Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap

Dosya


Dosya

10 romanla İstanbul'u okumak




Toplam oy: 1437

İstanbul sonu yazılmamış, henüz tamamlanmamış bir roman gibidir. Zira her köşesinden, her penceresinden, her tepesinden başka başka görünür. Her romanda farklı bir İstanbul çıkar karşımıza. Her roman ayrı bir sokağa, ayrı bir döneme, ayrı bir İstanbul’a kapı açar.

 

Bu şehir hakkında yazılıp çizilenlerin üzerine yeni bir şey söylemek gerçekten güç. Çünkü İstanbul binlerce yıllık bir tarihtir, hem pembe gözlüklü rüyadır hem kabus. Hem aşktır hem sürgün. Hem yaşamdır hem de ölüm.

 

Onu konu alan cilt cilt ansiklopediler, anılar, incelemeler, şiirler, içinde geçen yüzlerce roman varken, her İstanbullunun hayatı ayrı bir romanken aşağıdaki liste elbette yetersiz kalır. Bu haliyle bizimkisi naçizane bir deneme, ilk akla gelenleri listeleme olabilir ancak. Sadece seçtiğimiz bu 10 romanla edebiyatta kısa bir İstanbul turuna çıkmak istedik.

 

 

 

 

 

 

İstanbul’un Bir Yüzü - Refik Halit Karay

 

İkinci Meşrutiyet ve Birinci Dünya Savaşı’nda geçen roman o dönemin değişim rüzgarına kapılan farklı bir İstanbul anlatıyor bize. Bizi bu değişime ayak uydurmaya çalışan İstanbullularla tanıştırıyor. İstanbul’da yitip giden, sönen ve aynı zamanda parlayan insanlarla…

 

 


 

 

 

 

 

Üç İstanbul - Mithat Cevdet Kuntay

 

Aynı kent, aynı insanlar, aynı siluet ama üç farklı İstanbul. İstibdat, meşrutiyet ve mütareke dönemlerinin şehre yansımasının anlatıldığı kitapta dönemin sosyal hayatını ve İstanbul’unu okuyoruz.

 

 


 

 

Huzur -Ahmet Hamdi Tanpınar

 

Tanpınar’ın Huzur’unda Mümtaz ve Nuran’dan sonraki başkahraman İstanbul’dur. Kent onların aşklarının içine işlemiş, aşklarının müsebbibi olmuştur.

 

Üstelik, “Mümtaz için kadın güzelliğinin iki büyük şartı vardı. Biri İstanbullu olmak, öbürü de Boğaz’da yetişmek. Üçüncü ve belki en büyük şartı tıpkının tıpkısına Nuran’a benzemek, Türkçeyi onun gibi teganni edercesine konuşmak…”tır.

 

 


 

 

 

 

 

 

 

Esir Şehir Üçlemesi - Kemal Tahir

 

Esir Şehrin İnsanları, Esir Şehrin Mahpusu ve Yol Ayrımı kitaplarından oluşan üçleme işgal yıllarında geçiyor. Kemal Tahir’in kaleminden çıkan bu görkemli eserde biz, esareti de hürriyeti de, fetihleri de savaşları da görmüş geçirmiş olan İstanbul’un sokaklarında dolaşır, buhranın göbeğindeki esir şehrin esir kahramanlarıyla tanışırız.

 

 


 

 

 

 

 

 


Ağır Roman - Metin Kaçan

 

Metin Kaçan’ın ünlü romanı İstanbul’un görmezden gelinen, baş çevrilen taraflarına ayna tutuyor ve bizi İstanbul’un arka sokaklarına götürüyor. İstanbul’un bambaşka bir diliyle, rengiyle, altkültürüyle yüz yüze getiriyor, belki de gerçekleri yüzümüze çarpıyor.

 

Ve Berber Ali şöyle diyor; “Bak oğlum burası şehir. Düşene bir tekme de sen atacaksın. Yemek buldun mu yiyeceksin, dayak buldun mu kaçacaksın. Herkesin içinde karı gibi gülmeyeceksin.”

 

 


 

 

 

 

 

 

Boğazkesen: Fatih’in Romanı – Nedim Gürsel

 

İstanbul’u okumak elbet uzun bir mesai ister. Fethi okumadan geçmek, Fatih’in İstanbul’una bakmadan da olmaz. Son dönemde tarihi romana duyulan ilginin artmasıyla yazılan romanlar artsa da Nedim Gürsel’in Boğazkesen romanını ayrı bir yere koymak gerekiyor.

 

 


 

 

İstanbul Bir Masaldı - Mario Levi

 

Mario Levi’nin İstanbul gibi kalabalık bir kadroya sahip romanında Yahudi bir ailenin gözünden İstanbul’u okuyoruz. Her zaman karşılaşabileceğimiz bizden hikayeleri ve içe işleyen samimi anlatımıyla İstanbul’un masalı.

 

“Benim İstanbul’um bir masaldı… Bu masal benim hikayemdi… Bu masal ‘onların’ hikayesiydi… Bu masal bizim hikayemizdi… Bu masal sizin hikayenizdi…”

 

 


 

 

 

 

 

Leyla’nın Evi - Zülfü Livaneli

 

Leyla ve Roxy iki farklı dünyada iki farklı İstanbul’da yaşarlar aslında. Onların tek ortak noktası ise yalnızlıklarıdır ve farklılıkları. Yakınlaşmalarına sebep olan da belki de budur. Eski İstanbul kültürüne ve insanlarına dair pek çok unsurun yer aldığı Leyla’nın Evi insana İstanbul’u yaşatıyor.

 

 


 

 

 

 

 

Masumiyet Müzesi - Orhan Pamuk

 

Diğer bütün özelliklerinin yanında Orhan Pamuk’la ilgili söylenebilecek bir şey varsa o da bir İstanbul romancısı olduğudur. Hemen hemen tüm kitaplarının yanı sıra, İstanbul - Hatıralar ve Şehir’le de Orhan Pamuk’un kitaplarına İstanbul sinmiştir. Masumiyet Müzesi ise İstanbul kokan romanlarından biri, zira Kemal’in aşkı sadece eşyada değil sokaklarda da hayat bulur, İstanbul’u da aşkının bir müzesine dönüştürür.

 

 


 

 

 

 

 

İstanbul Hatırası - Ahmet Ümit

 

İstanbul Hatırası romanının başkahramanı İstanbul... İstanbul Hatırası, yedi yönetici ve yedi farklı olay üzerinden okurları farklı zamanlarda ve mekanlardaki İstanbul'da dolaştırıyor. Hikaye örgüsünün yanı sıra kitabın en önemli özelliklerinden biri de İstanbul hakkında detaylı bilgi içermesi...

 

 

Yorumlar

Yorum Gönder


fatih harbiye ve huzur gibi iki temel, listenin ilk sıralarını zorlaması olası eser...
ne kadar eksik pardon endüstriyel bir liste tebrik ederim, şaşırtmıyorsunuz hiçbir zaman.

53%
47%

Beşir Ayvazoğlu- Geceleyin Dersaadet' i de listeye eklemek isyerim.

42%
58%

Sevim Burak'ın Yanık Saraylar'ı da Taksim-Kuzguncuk arasında geçen bir İstanbul sunuyordu sanırım okuyucuya..

40%
60%

Bu listeye tabii ki itirazım olmaz ama Vedat Türkali'nin Güven romanı da bir İstanbul romanıdır. En azından 11. sırayı hakediyor bence...

33%
67%

Yeni yorum gönder

Diğer Dosya Yazıları

Günlük yaşantıdaki kurallar çoğu zaman, yazılan eserler için de geçerlidir. Zorla gerçekleşen, kendine biçilen rolden fazlası istenen veya aşırıya kaçan her şey güzelliğini yitirir. Şair Eyyüp Akyüz, son kitabı Eskiden Buralar’da, adeta bu bilginin ışığında şiirlerini uzun tutmadan bitiriyor ve akılda kalan mısraları bize yadigâr kalıyor.

 

-Kimsin?

-Anneannemin torunuyum.

 

Divan Edebiyatı, sahibi meçhul bir kavram. Her halükârda 20. yüzyılın başında ortaya çıktığı konusunda bir tartışma yok. İskoçyalı oryantalist Elias John Wilkinson Gibb’in 1900 yılında yayınlanan Osmanlı Şiiri Tarihi kitabında bu kavrama hiç yer verilmez. Hepsi batılılaşma döneminde düşünülen isim alternatiflerinden biridir “Divan Edebiyatı”.

Arap coğrafyasında üretilen roman, öykü ve şiirler son yıllarda edebiyat gündeminde karşılık buluyor. Avrupa başta olmak üzere Batı’da düzenlenen büyük ve uluslararası kitap fuarlarındaki temsiliyetin güçlenmesi, en yeni eserlerin prestijli birçok ödüle değer görülmesinin bu ilgideki payı büyük elbette. Batı’nın doğuyu gördüğü “egzotik göz”le romantize edilemeyecek bir yükseliş bu.

Yirminci yüzyıl başlarında İngiltere genelinde Müslümanlara yönelik hasmane tavırlar öne çıkarken, İslam’ı seçenlerin sayısında da gözle görülür bir artış söz konusudur. İslam’la müşerref olan bu şahsiyetler, yeri geldiğinde İslam dünyasının savunucuları olarak da önemli faaliyetlerde bulunmuşlardır.

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.