Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap

Dosya


Dosya

İlk eserini kırkından sonra yayımlayan yazarlar



Şahane
Toplam oy: 459

Genç yaşta üne kavuşan yazarlar gerek okurun, gerekse basının ilgisine mazhar olmaya alışıktır. Genç yaşında bir başyapıt ortaya koymayı başarabilmiş bir yazar yazmanın bir yetenek işi olduğunun ve bu yeteneğin de doğuştan geldiğinin bir kanıtı gibi görülür kimi zaman. Ama olgunluk çağlarına ermeden ortaya çıkmayan, görünür olmaktan kaçınan, kimi zaman da gün yüzüne çıkmayı başaramayan yazarlar da vardır elbette. Üstelik birçoğu da arkalarında son derece önemli eserler bırakmış ve edebiyat tarihinde kendilerine ayrılan yere yerleşmişlerdir. İşte ilk eserini kırk yaşından sonra yayımlayan kimi yazarlar:

 

1. William S. Burroughs

 

Beat Kuşağı'nın efsanevi isimlerinden William S. Burroughs'un uyuşturucu maddelere olan merakı bir sır değil. Bu konudaki tecrübeleri yazarın ilk kitabı Junky için de bir temel oluşturmuştu. Junky yayınlandığında takvimler 1953 yılını gösteriyodu ve kırk yaşındaydı Burroughs. Junky ile yazara hayran olan okurların ise bir sonraki roman Çıplak Şölen için tam altı yıl beklemesi gerekecekti.

 

 

 

2. Marcel Proust

 

Bir milyon iki yüz elli bin sözcükten ve üç bin sayfadan oluşan 20. yüzyılın en ünlü romanlarından Kayıp Zamanın İzinde'nin öyle bir çırpıda yazılmasını beklemek elbette mümkün değil. Nitekim Marcel Proust'un başyapıtını bitirmesi de on yedi yılını almıştı. Kayıp Zamanın İzinde ancak yazarı kırk üç yaşına vardığında yayımlanabilmişti. Üstelik roman ilk olarak genel yayın yönetmenliğini Andre Gide'in yaptığı bir yayınevi tarafından reddedilmiş, ardından Proust romanını kendi imkanlarıyla bastırmıştı. Fakat Marcel Proust'un Kayıp Zamanın izinde için yaptığı "masraflar" bununla da kalmadı. Proust kendi kitabını öven eleştirilerin yayımlanması için gazetelere para da vermişti.

 


3. Henry Miller


Yaşadığı ve yazdığı dönemin edebi formlarının dışına çıkarak ve roman, otobiyografi ve mistizmi harmanlayarak kendine özgü biçimler yaratan Amerikalı yazar Henry Miller ilk romanı Yengeç Dönencesi'ni yayınlayabildiğinde kırk dört yaşındaydı. Üstelik kitap Amerikan piyasası için fazla "riskli" bulunduğundan ilk olarak Fransa'da yayımlanması uygun görülmüştü.

 

 

 

4. J.R.R. Tolkien

 

Orta Dünya'nın yaratıcısı J.R.R. Tolkien'in Orta Dünya'yı ilk kez gözler önüne çıkardığı ve bizleri elfler, hobbitler, ejderhalar ve diğerleriyle tanıştırdığı ilk eseri Hobbit yayımlandığında yazar kırk beş yaşındaydı. Sonraki on yıl boyunca dünyaca ünlü üçlemesi Yüzüklerin Efendisi üzerinde çalışan yazar bu üçlemeyi yayımlatmayı başardığındaysa altmış üç yaşına gelmişti.

 

 


5. Bram Stoker

 

Bram Stoker denince akla ilk gelen, hiç kuşkusuz, dünyanın en ünlü vampirini anlatan Dracula romanıdır. Fakat Stoker'ın ilk romanı Dracula değildir. Yazarın ilk romanı  The Snake’s Pass yazar kırk üç yaşındayken yayımlanmıştır. Yazara asıl şöhretini kazandıran Dracula yayımlandığında ise ellisine gelmiştir Stoker.

 

 

6. Raymond Chandler

 

Polisiyenin ustalarından sayılan Raymond Chandler'ın roman yazma macerası epey geç başlamıştı esasen. 1932'de ekonomik kriz sırasında işsiz kalınca polisiye öykü denemelerine girişen yazar ilk polisiye öyküsü "Blackmailers Don't Shoot" (Şantajcılar Ateş Etmez)'u Black Mask adlı dergide yayımlamıştı. 1888 yılında doğan Chandler o zamanlar kırk dört yaşındaydı. İlk romanı Büyük Uyku yayımlandığında ise elli bir... Geç başlayan kariyerinde hızlı bir ivme kazanan yazar dönemin birçok ünlü Hollywood filmine de senarist olarak katkıda bulunmuştu.

 

 

7. Daniel Defoe


İngiliz edebiyatı tarihinde Daniel Defoe'nun da, yazarın ilk ve en ünlü romanı Robinson Crusoe'nun da çok önemli bir yeri vardır. Zira Daniel Defoe kimileri tarafından  İngiliz romanının kurucularından, ünlü eseri Robinson Crusoe da ilk İngilizce roman kabul edilir. Robinson Crusoe'nun yayımlandığı 1719 yılında Daniel Defoe elli dokuz yaşındadır.

 

 

 

 

 

 


 

 

 

 

Kaynak: The Writing Cooperative

 

Yorumlar

Yorum Gönder

Yeni yorum gönder

Diğer Dosya Yazıları

Günlük yaşantıdaki kurallar çoğu zaman, yazılan eserler için de geçerlidir. Zorla gerçekleşen, kendine biçilen rolden fazlası istenen veya aşırıya kaçan her şey güzelliğini yitirir. Şair Eyyüp Akyüz, son kitabı Eskiden Buralar’da, adeta bu bilginin ışığında şiirlerini uzun tutmadan bitiriyor ve akılda kalan mısraları bize yadigâr kalıyor.

 

-Kimsin?

-Anneannemin torunuyum.

 

Divan Edebiyatı, sahibi meçhul bir kavram. Her halükârda 20. yüzyılın başında ortaya çıktığı konusunda bir tartışma yok. İskoçyalı oryantalist Elias John Wilkinson Gibb’in 1900 yılında yayınlanan Osmanlı Şiiri Tarihi kitabında bu kavrama hiç yer verilmez. Hepsi batılılaşma döneminde düşünülen isim alternatiflerinden biridir “Divan Edebiyatı”.

Arap coğrafyasında üretilen roman, öykü ve şiirler son yıllarda edebiyat gündeminde karşılık buluyor. Avrupa başta olmak üzere Batı’da düzenlenen büyük ve uluslararası kitap fuarlarındaki temsiliyetin güçlenmesi, en yeni eserlerin prestijli birçok ödüle değer görülmesinin bu ilgideki payı büyük elbette. Batı’nın doğuyu gördüğü “egzotik göz”le romantize edilemeyecek bir yükseliş bu.

Yirminci yüzyıl başlarında İngiltere genelinde Müslümanlara yönelik hasmane tavırlar öne çıkarken, İslam’ı seçenlerin sayısında da gözle görülür bir artış söz konusudur. İslam’la müşerref olan bu şahsiyetler, yeri geldiğinde İslam dünyasının savunucuları olarak da önemli faaliyetlerde bulunmuşlardır.

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.