Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap

Dosya


Dosya

J.K Rowling’ten yazarlık üzerine düşünceler...




Toplam oy: 698

Harry Potter kitaplarıyla büyüyenler J.K. Rowling’in kişisel tarihine de az çok aşinadır. Bekar bir anne olarak hayatını sürdürmeye çalışırken kafelerde kaleme aldığı Harry Potter uzun bir süre yayıncılar tarafından reddedilmiş, sonunda bir yayıncı büyücü bir oğlan çocuğunun hikayesine şans tanıyınca Rowling’in bir yazar olarak başarı hikayesi de başlamıştı. Bu başarıda J.K. Rowling’in çalışkanlığının da hayli büyük bir payı var elbette, zira kendisi son yılların en üretken yazarlarından biri. Haliyle yazarlık hakkında kurduğu birkaç cümlesi de var yazarın, işte onlardan birkaçı:


1.    Yazmak benim için bir tür dürtü. Bu yüzden birinin beni yazmaya zorladığını ya da yazmaktan alıkoyabildiğini düşünemiyorum.


2.    Gerçekten iyi bir şey yazana dek epeyce bir ağaç israfında bulunmayı göze almalısınız. Bu iş böyledir. Tıpkı bir enstrüman çalmayı öğrenmek gibidir; arada bir yanlış notalara basmaya ya da epey müddet sessiz kalmaya kendinizi hazırlamalısınız. Bu öğrenme sürecinin bir parçasıdır. Ve bol bol okuyun. Okumak çok yardımcı olur. Elinize geçirdiğiniz her şeyi okuyun.


3.    Fikirlerin nereden geldiği konusunda bir fikrim yok ve umarım hiçbir zaman da olmaz. Eğer görünmez tren istasyonlarıyla alakalı fikirlerin beynimin hangi küçük komik kıvrımından kaynaklandığını bilseydim benim için işin bütün heyecanı kaçardı.


4.    En sevdiğim edebi karakter Jo March. Yazar olmak için yanıp tutuşan, tutkulu bir karakterin Jo adında küçük bir kıza ne ifade ettiğini anlatmakta kelimeler yetersiz kalır.


5.    Ne yazmak istediysem onu yazdım.  Beni eğlendiren şeyleri yazdım, tamamiyle kendim için. En çılgın hayallerim arasında dahi bu kadar popüler olmak yoktu.


6.    Altı yaşımdan beri yazıyorum. Bu bir tür dürtü, bu yüzden bu tutkunun kaynağı tam olarak neresidir söyleyemem, o her zaman benimleydi. Birinci kitapta elde ettiğim başarının kaynağı sebat etmekti, çünkü kitap birçok yayıncı tarafından reddedildi.


7.    Bazen fikirler kendiliğinden geliverir. Bazense onları açığa çıkarmak için ter ve hatta kan dökmem gerekir. Gizemli bir süreçtir bu fakat umuyorum nasıl işlediğini hiçbir zaman çözemem. Sizin de fark ettiğiniz gibi gizemli şeylerden hoşlanıyorum!

 

8.    Ne iş yaparsam yapayım, hep deliler gibi yazdım. Bir ofiste çalışmanın sevdiğim tek yönü kimse bakmazken bilgisayarda hikayeler yazabilmekti. Toplantılara dikkatimi veremiyordum, çünkü o sırada hikayelerimin kurgusunu karalıyor ya da karakterlere isim düşünüyor olurdum.


9.    Kafamda bir hedef kitle gözeterek yazmadım. Harry hakkında yazmak beni çok heyecanlandırdı. Asla çocuklar için yazmayı tasarlamadım, eğer iyi bir kitap yazarsanız herkes okur.


10.    En küçük çocuğum geçenlerde “Anne biz  ve yazmak arasında bir tercih yapman gerekse hangisini seçerdin?” diye sordu. Ona şöyle cevap verdim: “Sizi seçerdim ama çok ama çok huysuz biri olurdum.”


11.    Bir yazarın ihtiyacı olan iki şey vardır: Yetenek ve mürekkep.


12.    Yazıya ayırdığınız zamanı korumak konusunda acımasız olun, bu zamanlarda “gecikmiş” ya da “önemli” toplantıların batağına sürüklenmeyin. Komik olan şu ki son yıllarda asıl işim yazmak da olsa yazmaya vakit ayırabilmek için savaş vermek zorunda kalıyorum. Bazı insanlar hâlâ sessizce oturup kitap yazmam gerektiğini anlayamıyorlar, sanırım kitapların benim iradem dışında, mantar gibi yerden bittiğini zannediyorlar. Yazmaya ayırdığım zamanı bir ejderhanın yumurtalarını koruduğu gibi korumam gerekiyor.


13.    Her yerde yazabilirim. Bir keresinde uçakla seyahat ederken karakterlerin isimlerini kusmuk torbasının üzerine yazmıştım. Bunu bir grup çocuğa anlattığımda bir oğlan çocuğu bunun iğrenç olduğunu söyledi, ben de ona torbayı kullanmamış olduğumu söyledim.


14.    Bildiğiniz şeyler hakkında yazın; ilgi alanlarınız, duygularınız, düşünceleriniz, dostlarınız, aileniz, hatta evcil hayvanlarınız bile yazmaya başlamak için hammaddeniz olabilirler. Mümkünse yalnızlığa kendinizi alıştırın, çünkü yazarlık dünya yüzündeki en yalnız mesleklerden biridir!


15.    Dünya üzerindeki diğer yaratıklardan farklı olarak, insanlar bir şeyi deneyimlemeden de anlayabilir ve öğrenebilirler. Kendilerini başkalarının yerine koyabilirler. Dünyayı değiştirmek için sihire ihtiyacımız yok, ihtiyaç duyduğumuz gücü zaten içimizde taşıyoruz: Bizler daha iyisini hayal etme gücüne sahibiz.

 

EK

 


 

 

 

 

Kaynak: Bustle

 

Yorumlar

Yorum Gönder

Yeni yorum gönder

Diğer Dosya Yazıları

Günlük yaşantıdaki kurallar çoğu zaman, yazılan eserler için de geçerlidir. Zorla gerçekleşen, kendine biçilen rolden fazlası istenen veya aşırıya kaçan her şey güzelliğini yitirir. Şair Eyyüp Akyüz, son kitabı Eskiden Buralar’da, adeta bu bilginin ışığında şiirlerini uzun tutmadan bitiriyor ve akılda kalan mısraları bize yadigâr kalıyor.

 

-Kimsin?

-Anneannemin torunuyum.

 

Divan Edebiyatı, sahibi meçhul bir kavram. Her halükârda 20. yüzyılın başında ortaya çıktığı konusunda bir tartışma yok. İskoçyalı oryantalist Elias John Wilkinson Gibb’in 1900 yılında yayınlanan Osmanlı Şiiri Tarihi kitabında bu kavrama hiç yer verilmez. Hepsi batılılaşma döneminde düşünülen isim alternatiflerinden biridir “Divan Edebiyatı”.

Arap coğrafyasında üretilen roman, öykü ve şiirler son yıllarda edebiyat gündeminde karşılık buluyor. Avrupa başta olmak üzere Batı’da düzenlenen büyük ve uluslararası kitap fuarlarındaki temsiliyetin güçlenmesi, en yeni eserlerin prestijli birçok ödüle değer görülmesinin bu ilgideki payı büyük elbette. Batı’nın doğuyu gördüğü “egzotik göz”le romantize edilemeyecek bir yükseliş bu.

Yirminci yüzyıl başlarında İngiltere genelinde Müslümanlara yönelik hasmane tavırlar öne çıkarken, İslam’ı seçenlerin sayısında da gözle görülür bir artış söz konusudur. İslam’la müşerref olan bu şahsiyetler, yeri geldiğinde İslam dünyasının savunucuları olarak da önemli faaliyetlerde bulunmuşlardır.

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.