Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap

Dosya


Dosya

Kararsız Okur: Felaketin dilini çözen edebiyat...




Toplam oy: 1202

Felaket nasıl anlatılır? Bu sorunun, edebiyatı sınırları belirlenmiş bir evrene, hatta tarih yazımına getirip sıkıştırması tehlikesi vardır. Belki de bu yüzden edebiyatın temel dertlerinden biri, ama toplumsal ama kişisel felaketleri, acıları, krizleri tektipleştirmeden anlatmanın yollarına düşmek, cevaplar yerine sorular bulmak ve ihtimallerle yüzleşmektir.

 

Kararsız Okur bu ay insan ruhunu kitleler halinde parçalayan savaşlar, darbeler, göçler, siyasi krizlerle baş etmeye, bütün bunlarla yüzleşmeye çalışan edebi metinlere bakıyor. Hayali felaketlerde ve gerçek felaketlerin izdüşümlerinde geziniyor. Felaket duygusunu iyileştiren tek şey anlatmaksa, çıkış yolunu edebiyat gösteriyor çünkü. Yeri geldi mi acıdan korkmadan, kötülüğün karşı tarafını kollayarak, cesurca...

 

 

(Görseli büyütmek için tıklayınız.)

 

 


 

 

* Görsel: Sedat Girgin

 

 

Yorumlar

Yorum Gönder

Yeni yorum gönder

Diğer Dosya Yazıları

Günlük yaşantıdaki kurallar çoğu zaman, yazılan eserler için de geçerlidir. Zorla gerçekleşen, kendine biçilen rolden fazlası istenen veya aşırıya kaçan her şey güzelliğini yitirir. Şair Eyyüp Akyüz, son kitabı Eskiden Buralar’da, adeta bu bilginin ışığında şiirlerini uzun tutmadan bitiriyor ve akılda kalan mısraları bize yadigâr kalıyor.

 

-Kimsin?

-Anneannemin torunuyum.

 

Divan Edebiyatı, sahibi meçhul bir kavram. Her halükârda 20. yüzyılın başında ortaya çıktığı konusunda bir tartışma yok. İskoçyalı oryantalist Elias John Wilkinson Gibb’in 1900 yılında yayınlanan Osmanlı Şiiri Tarihi kitabında bu kavrama hiç yer verilmez. Hepsi batılılaşma döneminde düşünülen isim alternatiflerinden biridir “Divan Edebiyatı”.

Arap coğrafyasında üretilen roman, öykü ve şiirler son yıllarda edebiyat gündeminde karşılık buluyor. Avrupa başta olmak üzere Batı’da düzenlenen büyük ve uluslararası kitap fuarlarındaki temsiliyetin güçlenmesi, en yeni eserlerin prestijli birçok ödüle değer görülmesinin bu ilgideki payı büyük elbette. Batı’nın doğuyu gördüğü “egzotik göz”le romantize edilemeyecek bir yükseliş bu.

Yirminci yüzyıl başlarında İngiltere genelinde Müslümanlara yönelik hasmane tavırlar öne çıkarken, İslam’ı seçenlerin sayısında da gözle görülür bir artış söz konusudur. İslam’la müşerref olan bu şahsiyetler, yeri geldiğinde İslam dünyasının savunucuları olarak da önemli faaliyetlerde bulunmuşlardır.

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.