Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap

Dosya


Dosya

Paris-Berlin hattında




Toplam oy: 1410
Bu ay yine kaldığı yerden kanatlarını çırparak havalanmayı kafasına koymuş belli ki. Kelebek bu kez Paris hattından uçuşuna başlıyor.

Geçtiğimiz ayki yazımızı Paula McLain’in Ernest Hemingway’in ilk eşi olan Hadley ile Paris’teki yıllarının ve evliliklerinin hikayesini anlattığı Paris’teki Eş (Remzi Kitabevi) adlı romanla bitirmiştik hatırlarsanız. Eh işte hiçbir şey tesadüf değildir aslında. Meğer bizim ‘edebiyat kelebeği’nin bir bildiği varmış da, ondan bizi en son orada bırakmış.

 

 

Bu ay yine kaldığı yerden kanatlarını çırparak havalanmayı kafasına koymuş belli ki. Kelebek bu kez yine Paris hattından uçuşuna başlıyor. Bu ayın macerasını başlatan ilk kitabımız Enis Batur’un Paris, ecekent’i (Remzi Kitabevi)… Batur, otuz yılı aşkın bir süredir ‘ikinci şehri’ kabul ettiği Paris’i, sokak sokak gezerek anlatıyor kitabında. Tüm zamanların iç içe geçtiği, ezelden ebediyete uzanan bir Paris var karşımızda. Yazar şehrin hem bilindik tarihini, hem kendi kişisel tarihi üzerindeki etkilerini hem de herkesçe pek bilinmeyen detaylarında saklı duran bir özel tarihi anlatıyor kitapta. Üstelik bu kitapta bizi bekleyen bir başka güzel sürpriz daha var! Ama önce küçük bir hatırlatma yapalım. Son zamanlarda Paris denilince hepimizin aklına kitaplardan önce Woody Allen’ın son izlediğimiz filmi Paris’te Geceyarısı geliyor değil mi? Hani kahramanının bir gece sokaklarında dolaşmaya çıktığı ve kendini bir başka zamanın Paris’inde bulduğu şu film… İşte o filmi şöyle yeniden bir anımsayın ve ecekent’in 96. sayfasını açın. Başlığı okuyoruz; ‘Paris’te geceyarısı’…

 

 

 

 

 

 

Bir şehir, üç ayrı kitap

 

 


Zaman tüneli ve şehirler demişken, bir şehri farklı zamanlarında paralel okumak için üç ayrı kitap önereceğim şimdi de… Bu kez şehrimiz Berlin. İlk kitabımız olan Hoşça Kal Berlin (Yapı Kredi Yayınları); şehrin artık yok olup gitmiş bir dönemine, Hitler öncesi, 1930’ların ilk yarısına götürüyor bizi. Yazarı Christopher Isherwood, kendisinin de yıllarca yaşadığı bu kenti hüzünle karışık bir görkemle anlatıyor; sokaklarından, insanlarından ve her şeyden de önce renkli gece hayatından bahsediyor. İkinci kitabımız Ian Mc Ewan’ın Masumiyet ya da Özel İlişki’si (YKY)… Bu kez II. Dünya Savaşı’nın hemen ertesinin Berlin’indeyiz. Sıcak savaş bitmiştir ama soğuk savaş yer altında devam etmektedir. Batı Berlin’deki İngiliz ve Amerikan gizli servisleri, Doğu Berlin’deki Sovyetlerin kritik telefon görüşmelerine sızmak için dev bir tünel projesini ortaklaşa yürütmektedir. Roman, bu projede çalışmak için Berlin’e gelen ‘masum’ bir İngiliz gencinin, Leonard’ın gerilime doğru ilerleyen hikayesini anlatır.

 

Son kitabımız ise “Emine” Sevgi Özdamar’ın Berlin anılarından oluşan Tuhaf Yıldızlar Dünyaya Bakıyorlar Gözlerini Kırpmadan (İletişim Yayınları)… Muhsin Ertuğrul, Beklan Algan, Ayla Algan, Haldun Taner, Melih Cevdet Anday ve Nurettin Sevin gibi Türk tiyatrosunun en önemli ustalarından ders alma şansına sahip olmuş, 1946 doğumlu “Emine” Sevgi Özdamar, aynı zamanda öykü, roman ve oyun yazarı. Özdamar, 1976 yılında Brecht tiyatrosunu öğrenmek için, Brecht’in öğrencisi Benno Besson’un yanına Berlin’e gitti. Asistan, dramaturg ve oyuncu olarak çalıştı. Ve daha sonra çalışmalarından dolayı Paris Vincennes Üniversitesi tarafından kendisine doktora yapma hakkı tanındı. İşte Tuhaf Yıldızlar Dünyaya Bakıyorlar Gözlerini Kırpmadan, Özdamar’ın İstanbul’dan Berlin’e gidişiyle başlayan ve Paris’e gidişiyle noktalanan 1976-77 arasındaki Batı ve Doğu Berlin’deki anılarını anlatıyor. Ve bize bu kez de asıl olarak duvarın ayırdığı bir Berlin’i tanıtıyor. Yine sokakları, insanları, gündüz ve gece hayatıyla…

 

Ve bu kitapla bu ayki maceramız da sonlanırken, bizim kelebek de kitabın son satırıyla bir kez daha başladığı kente dönmüş oluyor, Paris’e! Söylemiştim size kitapların dünyası böyle sürprizlerle dolu. Tabii görmek isteyenlere…

 

 

 

Çizer: Ece Gökalp

Yorumlar

Yorum Gönder

Yeni yorum gönder

Diğer Dosya Yazıları

Günlük yaşantıdaki kurallar çoğu zaman, yazılan eserler için de geçerlidir. Zorla gerçekleşen, kendine biçilen rolden fazlası istenen veya aşırıya kaçan her şey güzelliğini yitirir. Şair Eyyüp Akyüz, son kitabı Eskiden Buralar’da, adeta bu bilginin ışığında şiirlerini uzun tutmadan bitiriyor ve akılda kalan mısraları bize yadigâr kalıyor.

 

-Kimsin?

-Anneannemin torunuyum.

 

Divan Edebiyatı, sahibi meçhul bir kavram. Her halükârda 20. yüzyılın başında ortaya çıktığı konusunda bir tartışma yok. İskoçyalı oryantalist Elias John Wilkinson Gibb’in 1900 yılında yayınlanan Osmanlı Şiiri Tarihi kitabında bu kavrama hiç yer verilmez. Hepsi batılılaşma döneminde düşünülen isim alternatiflerinden biridir “Divan Edebiyatı”.

Arap coğrafyasında üretilen roman, öykü ve şiirler son yıllarda edebiyat gündeminde karşılık buluyor. Avrupa başta olmak üzere Batı’da düzenlenen büyük ve uluslararası kitap fuarlarındaki temsiliyetin güçlenmesi, en yeni eserlerin prestijli birçok ödüle değer görülmesinin bu ilgideki payı büyük elbette. Batı’nın doğuyu gördüğü “egzotik göz”le romantize edilemeyecek bir yükseliş bu.

Yirminci yüzyıl başlarında İngiltere genelinde Müslümanlara yönelik hasmane tavırlar öne çıkarken, İslam’ı seçenlerin sayısında da gözle görülür bir artış söz konusudur. İslam’la müşerref olan bu şahsiyetler, yeri geldiğinde İslam dünyasının savunucuları olarak da önemli faaliyetlerde bulunmuşlardır.

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.