Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap

Eleştiri

Eleştiri

Çivisi Çıkmış Dünya



Toplam oy: 1261
Amin Maalouf
Yapı Kredi Yayınları

Kapitalizmin küresel bir sisteme dönüşme eğilimini Batılı iki düşünür, Karl Marx ve Friedrich Engels, 1848’de yazdıkları Komünist Manifesto’da ortaya koymuştu. Son çeyrek yüzyıla damgasını vuran küreselleşme sürecini de, küresel boyutta iş yapmaya odaklanan Batılı şirketler tetikledi. Bu süreçte sermaye hareketlerinin yanı sıra üretim süreçleri de ilk kez gerçek anlamda küreselleşti ve daha önce kapitalist sistemin etki alanı dışında kalmış olan Çin ve bazı diğer Asya ülkeleriyle eski Sovyet Bloğu ülkeleri de küresel sistemin oyuncuları haline geldi.

Sanayi devriminden beri dünyaya hükmeden Batı’nın hâkimiyetini bu kez de “küreselleşme” adı altında sürdüreceğini düşünenler hayli fazlaydı. Ancak çeyrek yüzyıl sonra gelinen noktada farklı bir tablo çıktı ortaya. Lübnanlı ünlü yazar Amin Maalouf, Çivisi Çıkmış Dünya adlı son kitabında bu tabloyu şöyle özetliyor: “Batı’nın kendi üstünlüğünü pekiştirmesi beklenen zaferi, aksine Batı’nın gerilemesini hızlandırdı; kapitalizmin zaferi onu tarihinin en beter bunalımına sürükledi.

Batı’yı sarsan çelişki

Dünyaya hükmetmeye alışmış olan Batılıların bazen kabul etmekte zorlandığı bu gerçeği, Batı’da yaşadığı halde aslen Batılı olmayan Amin Maalouf çekinmeden ortaya koyabiliyor.

Kapitalizmi küresel sistem halene getiren sürecin Batı’nın “altın çağı”nı bitirdiğini ve heyecan verici yeni bir süreci başlattığını anlatan Maalouf buna karşın mutlu değil, tersine kaygılı. Kaygılı olmasının temel nedeni, insanlığın küresel yaşama zorlandığı ortamda, küresel ekonominin istikrarlı gelişmesini ve küresel toplumun uyum içinde yaşamasını sağlayacak olan ilkelerin, kuralların ve kurumların gelişmemiş olması.

Maalouf’u “çivisi çıkan” dünyanın yönetilemez bir noktaya doğru sürüklenmekte olması, ideolojik farklılıkların azaldığı ortamda kimliğe dayalı aidiyetlerin öne çıkması ve kapitalizmin özendirdiği tüketim modelinin dünyanın kaynaklarını zorlamaya başlaması korkutuyor. İnsanlığı bu noktaya getiren “Aydınlanma Çağı” mirasının da bu süreçte tehdit altında kaldığını düşünen Maalouf, “Geç kalmadan bambaşka bir siyaset, ekonomi, iş, tüketim, bilim, teknoloji, ilerleme, kimlik, kültür, din, tarih görüşü yaratılması ve bunun insanlara kabul ettirilmesi şart” diyor.

İslam âleminin dramı

Maalouf’un tek derdi, küreselleşmenin yarattığı yeni tehditler değil. Çivisi Çıkmış Dünya’nın önemli bir bölümü de Batı’yı reddetmeye odaklanmış olan Arap – İslam âleminin ve aydınlarının çıkmazına ayrılmış. Arap – İslam âlemindeki laik aydınların bile yalnızca Batı’ya karşıtlık ilkesine dayanan bir meşruiyet anlayışının dışına çıkamadığını anlatan Lübnanlı yazarı en fazla kaygılandıran gelişmelerden biri de Batı ile İslam dünyası arasında hoşgörüsüzlüğün giderek artmakta olması.

 

Dünyanın ve İslam âleminin geleceği sizi ilgilendiriyorsa bu kitabı atlamayın.

 

Yorumlar

Yorum Gönder

Yeni yorum gönder

Diğer Eleştiri Yazıları

Modern sanat telakkisinin adeta “dinselleştiği” ve bunun da en önemli etkisini mimarlık alanında gösterdiği bir bağlamda yaşadı Turgut Cansever. Türkiye ekseninde bir yanda pozitivist bir dünya görüşünün diğer yanda da seküler mistik ve “yaratıcı insan” düşüncesinin egemen olduğu, “bilim”in dogmatikleştiği bir dönem.

Hayat parantezi 1916’da İstanbul’un Fatih semtinde, Atik Ali Paşa’da açıldı Behçet Necatigil’in. Sonra parantezin içerisine bir başka şehir girdi: Kastamonu. Zeki Ömer Defne’nin zilleri çalarken derslere bir bir girenler arasında o hassas ortaokul öğrencisi de vardı. Evlerden, kırlardan, denizlerden duyulan bu ses zil değil şiirin tınısıydı.

“Sanatçı, gözün göremediğini görendir.”

 

Çağdaş Amerikan edebiyatının en parlak yazarlarından Michael Chabon’un bir söyleşisini hatırlıyorum. Yaratıcı yazma atölyelerinin desteklenmesi gerektiğini söylüyordu: “Tamam, kimse kimseye dâhi olmayı öğretemez kuşkusuz ama yazarken hata yapmamak, yazmak denen şeye ‘okur’ gibi değil de ‘yazar’ gibi bakmak pekâlâ öğrenilebilir.

Nehir söyleşi, ara bir tür. Ne biyografi ne de otobiyografi. Otobiyografi değil çünkü hayatınızı nasıl anlatacağınızı söyleşiyi yapan kişinin soruları belirliyor. O çerçeveyi siz çizemiyorsunuz ve birkaç soruyla hiç istemediğiniz günlere veya olaylara geri dönmeniz mümkün.

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.