Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap

Eleştiri

Eleştiri

Kadın kadına öyküler


Şahane
Toplam oy: 743
Ayten Kaya Görgün
Ayizi Kitap
Okurken “Ben bu anı daha evvel yaşamıştım” hissi uyandıracak denli etraftan aşina olunan fakat belki de hiç dönüp ikinci kez bakma gereği duyulmayan kişi ve durumlar, Kimseye Söylemedim kitabı ile okuyucuyu geçip gittiği hayatlarla tanıştırıyor.

Kadının halinden kadın anlar, derler. Bu hal, yalnızca Türkiye’de değil, dünyanın en medeni ülkelerinde dahi karşımıza çıkan bir anlama biçimi doğurur. Ortak payda olan kadın olmanın alt başlıklarında hep aynı konular sıralanır.


Ayten Kaya Görgün'ün  Kimseye Söylemedim adlı öykü kitabı, çıkışını kadından alan hikayelere yer veriyor. Yazarın 2011'de yayınlanan ilk kitabı Arıza Babaların Çatlak Kızları romanının ardından 6 yıl sonra yayınladığı ilk öykü kitabı olma özelliği taşıyan Kimseye Söylemedim’de Görgün, kendine has üslubuyla okuru birbirinden farklı kadınların kapılarının ardına davet ediyor.


"Yolda karşılaştığım, hikayelerine girdiğim, dinlediğim tüm kadınlara... Bilirsiniz ağzım sıkıdır. İçiniz rahat olsun kimseye anlatmadım, oturup yazdım."


Görgün, okuyucuyla paylaştığı öykülerde kendi hikayesini yaşayan kadınların hayatlarından kesitlere ortak oluyor, üstelik bunu yaparken olabildiğince yalın ve kaygı gütmeyen bir dil takınıyor. Fakat bu yalınlığın ardında bazen yıllara yayılmış intikam, bazense umulmadık bir anda beliriveren bir hüzün okuru bekleyebiliyor. Hızla akan dili, kısa ama cımbızla seçilmiş durumları ardı ardına sıralıyor. Dilinden kalemine vuran ne varsa, cesaretle akıtan Görgün, duvarlara, sınırlara rağmen kendi özgürlük alanını yaratan kadınlara da kalemini çevirmeden edemiyor.

 

 


İçinde 23 öykü barındıran Kimseye Söylemedim, kelimelerini bir hedefe doğrultan fakat ne acıtan ne kanatan, yalnızca kulak verdiklerine kulak verilmesi için davet eden bir tutumla karşımıza çıkıyor. Okurken “Ben bu anı daha evvel yaşamıştım” hissi uyandıracak denli etraftan aşina olunan fakat belki de hiç dönüp ikinci kez bakma gereği duyulmayan kişi ve durumlar, Kimseye Söylemedim kitabı ile okuyucuyu geçip gittiği hayatlarla tanıştırıyor.

 

Altını çizme gereği duyulmayan karakterlerin kitap boyunca Görgün tarafından altı çiziliyor ve anlatımıyla o insanların bir karakter olarak değeri oluşturuluyor. Hatta yazar, bazı hikayelerin sahipleri biraz daha kalsın, biraz daha yaşasın, biraz daha anlatsın isteği uyandırıyor. Fakat bahsini açtığı hikayeler, kısa ve net şekilde belirdiğinden, hiç lafı dolandırmadan, ağdalı ve uzun cümlelere başvurmadan, olduğu gibi anlatıyor değinmek istediğini.



Kitabın bir diğer özelliği de feminist yayınevi olarak 2010’dan bu yana kitapları okurla buluşturan Ayizi Kitap tarafından basılması. Kadın diliyle, kadın kalemiyle, kadınların hayatına kapı açan öykülerin, kadını odağına alan bir yayınevi tarafından yayınlanması da kitap için ayrı bir nokta atışı olmuş.

 

 

 


 

 

 

Görsel: Seda Mit

Yorumlar

Yorum Gönder

Yeni yorum gönder

Diğer Eleştiri Yazıları

Modern sanat telakkisinin adeta “dinselleştiği” ve bunun da en önemli etkisini mimarlık alanında gösterdiği bir bağlamda yaşadı Turgut Cansever. Türkiye ekseninde bir yanda pozitivist bir dünya görüşünün diğer yanda da seküler mistik ve “yaratıcı insan” düşüncesinin egemen olduğu, “bilim”in dogmatikleştiği bir dönem.

Hayat parantezi 1916’da İstanbul’un Fatih semtinde, Atik Ali Paşa’da açıldı Behçet Necatigil’in. Sonra parantezin içerisine bir başka şehir girdi: Kastamonu. Zeki Ömer Defne’nin zilleri çalarken derslere bir bir girenler arasında o hassas ortaokul öğrencisi de vardı. Evlerden, kırlardan, denizlerden duyulan bu ses zil değil şiirin tınısıydı.

“Sanatçı, gözün göremediğini görendir.”

 

Çağdaş Amerikan edebiyatının en parlak yazarlarından Michael Chabon’un bir söyleşisini hatırlıyorum. Yaratıcı yazma atölyelerinin desteklenmesi gerektiğini söylüyordu: “Tamam, kimse kimseye dâhi olmayı öğretemez kuşkusuz ama yazarken hata yapmamak, yazmak denen şeye ‘okur’ gibi değil de ‘yazar’ gibi bakmak pekâlâ öğrenilebilir.

Nehir söyleşi, ara bir tür. Ne biyografi ne de otobiyografi. Otobiyografi değil çünkü hayatınızı nasıl anlatacağınızı söyleşiyi yapan kişinin soruları belirliyor. O çerçeveyi siz çizemiyorsunuz ve birkaç soruyla hiç istemediğiniz günlere veya olaylara geri dönmeniz mümkün.

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.