Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap

Haber

Haber

Şairlere ve paraya dair



Toplam oy: 1384

“İnsanlar sadece şiir okusa, telif hakkı kanunu diye bir şey kalmaz.”



İngiliz yazar Tim Parks’a ait bu sözler, The New York Review of Books dergisinde telif hakkı üzerine yazdığı makaleden bir alıntı. Makale, şair Charles Simic’in dikkatini çekmiş olacak ki kendisi de aynı dergide Şairler ve Para başlıklı yazısıyla konuyu ayrıntılı bir biçimde ele almış.

 

 

 

Tim Parks

 

 

Simic, yazısına yukarıda verdiğimiz alıntıyla başlıyor. Şairlerin geçmişte olduğu gibi gelecekte de zengin olamayacaklarından bahsediyor. Ancak şiirlerin kolayca ulaşılabilir olması Simic’e göre şiirin geleceğinin belirlenmesinde önemli bir faktör. Hele ki son dönemde internetin, özellikle mobil cihazların yaygınlaşması şiirlere ulaşmamızı daha da kolaylaştırıyor.

 

 

 

Charles Simic

 

 

Gelgelelim şiirin işlevselliğine. Simic, şiirin işlevselliğinin kısa olmasında yattığını düşünüyor ve bu bağlamda şiiri romanla karşılaştırıyor. Bununla birlikte şairin ruh halinin ve mekanın da önemini fark ediyoruz. Simic, yağmurlu bir havada son derece uyuşuk bir ruh haliyle yazılmış şiirlerin sonraları antolojilerde yer alıp okullarda okutulabilmesini örnek gösteriyor. “Şiir öldü!” nidalarına ise her gün edebiyat dergilerine yollanan on binlerce şiirle yanıt veriyor.

 

 

 

 

 

Ve asıl mevzuya geri dönüyoruz; para. Başarılı bir yazarın veya niteliksiz bir ressamın bile oldukça iyi paralar kazandığını söyleyen Simic, çok az şairin kendini geçindirecek parayı kazandığını savunuyor. Hem de iddiası öyle sandığınız kadar klişe değil. Şair, hem geçmişten hem de modern zamandan örneklerle şair olarak geçinmenin zorluklarını anlatıyor. Mesela eskiden şairlerin kralın sarhoş misafirlerini eğlendirmek için davet bekledikleri, hatta krala methiyeler düzdüklerinde toprak parçası aldıkları bile oluyormuş. Öte yandan modern çağda, Stalin dönemi hariç, şairlerin üst düzey yerlere gelmesi engellenmiş. Ünlü şair Robert Frost bile zamanında olduça popüler olmasına rağmen ek iş olarak öğretmenlik yapıyormuş.

 

Buradan yola çıkarak şair, paranın en yüksek değer olarak görüldüğü bir ülkede birinin sevdiği işi yapmasının ne kadar sapkınca karşılanacağını anlatıyor. Verdiği örnek de gayet açık; “Harvard Üniversitesi İşletme Bölümü’nü kazanmış, maliye üzerine kariyer hedefi olan bir çocuk sonradan şiire ilgisi olduğunu keşfediyor. O ailenin korkusunu ve kızgınlığını, sonra da çocuğun kararını değiştirmesi için bahsettikleri cezbedici zenginlikleri ve gücü düşünün.” Çocuğun vereceği cevap ise tarihte saklı. “Kim seni şair olarak tanıdı? Adını şairler sınıfına kim yazdırdı?” diye bağırdı hakim, Rus şair Josef Brodsky’i beş yıl ağır hapse mahkum etmeden önce. “Hiç kimse” diye cevapladı şair.

 

Son olarak, Simic nasıl şair olduğunu hala açıklayamıyormuş. Zaten denemekten de vazgeçmiş. Fakat ilk günden beri kesin olarak bildiği şeyi cesurca söylüyor; “Paranın şiirle hiçbir ilgisi yok.”

 

 

 

 

 

Yorumlar

Yorum Gönder

Yeni yorum gönder

Diğer Haber Yazıları

İstanbul Uluslararası Edebiyat Festivali (İTEF) İtalya Özel programıyla sanatseverlerin karşısına çıkıyor. 23-27 Ağustos 2021 tarihleri arasında ekranlara gelecek olan etkinlikler sayesinde İtalya'ya ve İtalyan edebiyatına uzanan yeni bir yol açılacak.

 

 

Sanat Kritik’in yeni podcast serisi, Seval Şahin’in editörlüğünde dinleyicilerle buluşuyor. “Yaz Sıcağında Bir Esinti” başlıklı serinin ilki 120. doğum yıldönümü vesilesiyle Ahmet Hamdi Tanpınar’a ayrıldı. Dergâh Yayınları’nın desteğiyle hayata geçen projeye farklı alanlardan birçok yazar, şair, sanatçı ve akademisyen katıldı.

Kültür Sanat Şehir dergisi Z, 5. kez okur karşısında. Zeytinburnu Belediyesi tarafından yayımlanan tematik dergi, “kütüphane” konusunu mercek altına alıyor. 508 sayfa boyunca insanlık tarihinin bilinen en eski dönemlerinden günümüze kadar farklı kültürlerde kütüphanenin seyri, kütüphanenin unsurları, kütüphaneciler, kütüphane sahipleri ve kütüphane literatürü inceleniyor. 

Türk edebiyatının usta ismi Sait Faik Abasıyanık'ın hatırasını yaşatmak amacıyla her yıl bir öykücüye verilen "Sait Faik Hikâye Armağanı" bu kez Şermin Yaşar'ın oldu.

 

Sosyal medya paylaşımları, konuşmalar, anketler, veriler gösteriyor ki pandemi günlerinde evde geçen zamanın ciddi bir kısmını kitaba ayırdık. Türkiye ve dünya genelinde İNSAMER'in yaptığı araştırma kitap yayımı ve okuma oranlarındaki artışa odaklanıyor. Kitapyurdu ve Idefix sitelerinden alınan veriler de korona istatistiklerine katkı sunuyor.

 

 

 

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.