Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap


Eleştiri Arşivi

En çok okunanlar  

Eleştiri


Muallakta Fikret Mualla

“Her yerde olduğu gibi Fransa’da da bir artistin eserleri Bila kaydü şart hürmet görmesi için vefat etmiş olması lazımdır” diyor Fikret Mualla, Semiha Berksoy’a yazdığı bir mektupta.

 


''Gelenek'' Tasavvurunun Temsilcisi: Rene Guenon

1900’ler: Buhranla geçen yıllar

 


Bir Yeryüzü Eşiği: Şahdamar-Körfez-Sesler

Sarsıcı ve ters yüz edici bir modernleşme tezgâhından geçen toplumlarda, gelenek en çok tartışılan kelimelerden biridir. Kimi, geleneği günü geçmiş, köhnemiş bir olgu diyerek elinin tersiyle iter; kimi de geleneği bir anakronizm tuzağına düşerek biçimsel bir oyuna dönüştürür. Bu köklerini unutan tarihsizlikten, bu biçimsel ve hamasî şiir akrobasilerinden geriye ne kalabilirse artık.


Özgürlüğe Doğrultulan Kılıç

Genel tarih anlatılarına, eğer işin uzmanı veya ilgilisi değilsek, şüpheyle yaklaşmaz anlatıları olduğu gibi kabul ederiz. Bunda ilkokul sıralarından itibaren gördüğümüz tarih dersinin payı büyüktür. Derslerde devletler, savaşlar, antlaşmalar minvalinde öğretilen dünya ve ülke tarihi genel çerçevesiyle zihnimize yerleşir.


Biraz Kan, Biraz Kahkaha: Komplocular

Dinleri, dilleri, kültürleri, müzikleri, mutfakları ve bize uzak olan diğer pek çok şeyleriyle Uzak Doğu, dünyanın geri kalanının merakını celbediyor. Bunlar arasından en zahmetsiz şekilde ulaşılabilir ve deneyimlenebilir olanlar, kitap, manga, anime, film, müzik gibi kültür - sanat öğeleri hiç şüphesiz.


Bir Veda Mehtubu: 24 Frames

“Resim sanatı mağara devrinden beri düşüşte.” Geçen yüzyılın en büyük ressamların biri olan Joan Miro’nun bu aforizması sevimli bir taşkınlık; bir esrime ve coşku anında söylenmiş yüksek bir cümle olarak anlaşılabilir. Joan Miro ve onun döneminin yaratıcı radikalizmini dışa vuran bu kabil cümleler küstahlıktan uzak bir deha gösterisidir.


Attila İlhan: Dünya Masalında Bir Çığlık

Masalların içinden kaçmıştı dünyaya

 


Sineklerin Tanrısı Yalanmış!

Öyle romanlar vardır ki, etraflarına bir koza örercesine kendi “gerçeklik” efsanelerini yaratırlar. Sonrasında ne yaparsanız yapın bir daha o efsaneyi yıkamazsınız. İlk olarak 1954’te basılan ve bence William Golding’in aldığı Nobel’in esas sebebi olan Sineklerin Tanrısı da bu “gerçekten daha gerçek” olduğu kanısıyla sevilen ve hak ettiğinden daha çok okunan romanlardan biri.

 


Metinlerarasılık

Bir edebi metni kaleme alırken daha önce hiç yazılmamış gibi davranma lüksümüz yok. Okuduğumuz, okumadığımız, açık veya gizli hayranlık duyduğumuz yahut hafife aldığımız, nefret ettiğimiz pek çok metin sayesinde veya onlara rağmen yazıyoruz kaleme aldıklarımızı. Zira boş kâğıda yazarken boş kafayla da yazarsak ortaya çıkan ürünün edebi kalitesinde ister istemez bir yavanlık bulunabilir.


Tekinsizlik Her Daim Kapıda: Piyango Ve Diğer Öyküler

“Gerçekleri telaffuz etmekten, bu ölümcül hızın kasti olduğu bilgisiyle yüzleşmekten korktuğunun farkındaydı - insanlar kasten kasten fırıl fırıl dönüyor, hızlanarak, hızlanarak yıkıma gidiyordu.”

 

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.