Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap

			

Kulis


Kulis

Kitap fuarında




Toplam oy: 1161

Cemal Karanlık

 

 

Kış aylarının Beylikdüzü ilimizdeki kitap fuarıyla başlaması artık fena bir alışkanlık oldu sevgili okurlar. Güzel, ama fena bir alışkanlık. Bir kere her yıl fuarda üşütmek garanti. Fuar izlenimlerimi ne yazık ki yine aksırarak yazıyorum. Ben oldum, siz olmayın, ne diyeyim…

 

Nerede o eski fuarlar diyerek canınızı sıkmayacağım; geçmiş, geçmişte kalmıştır. Bu yıl fuarda yayınevi standlarını dolaşırken dikkatimi bambaşka bir şey çekti. Pek çok yeni, cevval yayınevimiz var. Bunlar da yeni yeni kitaplar yayınlayarak kültür hayatımızı fevkalade zenginleştiriyorlar. Biz okurların önünde yepyeni ufuklar açıyorlar. Yayınlanan kitaplar o kadar çok ve çeşitli ki, hani şaşırmamak elde değil. Sevindirici, mutluluk verici bir şey.

 

Gerçi ben, gençler yeter ki okusun da, ne okursa okusun diyenlerden değilim. Eh, yaşlı da sayılamayacağıma göre; ne diye çer çöp okuyayım efendim? Oturur görgümü, bilgimi artıracak faydalı kitaplar okurum.

 

Diyeceksiniz ki, fayda nedir? Hepimize göre değişmiyor mu bu fayda dediğimiz şey? Kuşkusuz, kişiden kişiye değişir. Ancak kişinin, kendi yönelimlerini bilmesi, bunu sorgulaması da gerekir. Ayrıca, insanın bu dünyada, bana kalırsa, bir şeye, ne bileyim, müziğe, resme ya da sinemaya, edebiyata ilgi duyması da önemli değil midir? İçimizde dünyanın işleri karşısında bir merak olmasa neden okuyacağız? Sırf “okumak iyidir” dedikleri için mi?

 

Lise sıralarında çok sevgili bir öğretmenimiz vardı. Bir şey sorduğumuz zaman, cevabı bilse de hemen söylemez, bizi kitaplara yönlendirirdi. Aradığımızı kütüphanede bulmamız için çabalardı. Bunu, kitaplarla tanışmamız için yapardı kuşkusuz. Hepimiz üzerinde değilse de, kimimiz üzerinde başarılı da olmuştu.

 

Ancak, insanın kitaplarla bir ilişki kurabilmesi, kitabın göz önünde olmasına da bağlıdır biraz. Fuarı dolaşırken, bunca kitabın yayınlanmasının sevindirici olduğunu düşündüm. Ama yayınevleri bu kitapları nerelerde sergiliyor acaba? Kitapçılar bir bir kapanıyor, var olanlar da yeterli değil. Bir kitapçı arkadaşıma sormuştum; yeni çıkan bir kitabın, “yeniler” rafında bazen ancak bir gün kalabildiğini söylemişti.

 

Yine de, bu kadar çok kitabı yayınlayabildiğimize ve bu yayınevleri de ayakta kalabildiklerine göre, bizim acilen daha çok kitabevine ihtiyacımız var, diyebiliriz. Ve tabii kitap haberleri yayınlayan dergi ve gazetelere de.

 

Fuar belki en çok bu işe yarıyor; yayıncılığımızın kocaman bir fotoğrafını çekiyor ve kitapların bir haftalığına da olsa bir bütün olarak gözümüzün önünde sergilenmesini sağlıyor. Az şey değil.



Yorumlar

Yorum Gönder

Yeni yorum gönder

Diğer Kulis Yazıları

 

 

 

 

Yeni romanınız Empedokles’in Dostları, Novalis’in “Romanlar Tarih’in kusurlarından doğar” sözüyle açıldığına göre, size tarihin hangi kısmı kusurlu geldi ve bu yeni romanınız ortaya çıktı?

 

 

 

 

 

Füruzan Yolyapan Hanım’la 9 yıl önce tanıştınız. Bir sohbetten kitaba giden yolculuğu dinlemek isteriz.

 

 

 

 

 

İlk eseriniz Muhtelif Evhamlar Kitabı’ndaki öykülerin tadı damağımızda kalmıştı ve siz, araya beş yıl gibi uzun bir süre koydunuz. Şimdi Kum Tefrikaları çıkageldi. Geçen sürecin edebi kısmını kısaca anlatır mısınız, neler yaptınız?

 

 

 

 

 

Son bir yıl içinde art arda iki ilginç roman yazdınız. Tarihimizdeki yer almış figürlerin hayat hikâyelerini romanlaştırmayı tercih ediyorsunuz. Sizin açınızdan önemi nedir bu karakterlerin?

 

 

 

 

Şermin Hanım, Deli Tarla’nın ortaya çıkışı, içindeki öyküleri bir araya getirme maceranızla başlayalım isterim…

 

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.