Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap


Yazarlar


Selim Yalçıner

1952’de doğdu. İlk ve ortaokulu Heybeliada’da okudu. Deniz Lisesi’ne girdi. Heybeliada Hüseyin Rahmi Gürpınar Lisesi’nden mezun oldu. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’ne devam etti. 1976-1983 yılları arasında gazetecilik yaptı. 1983’ten bu yana Viyana’da kurduğu küçük işini sürdürüyor. Vasiyet adlı romanı 2007, Vakıf adlı romanı 2009 yılında yayımlandı. Evli, bir oğlu var.

Tüm Yazıları

Aynı anda hem bir tek ağaç, hem de ormanın kendisi olunabilir mi, bu nasıl yapılabilir, yüreğinde, hatta tüm hücrelerinde o ateşi duymazsan? Ateş, bu kavrama giderek yaklaşarak okudum Rafael Chirbes'in "Eski Dostlar"ını.

BİLGİNİN, YAŞLILIĞIN SEVGİ GEREKSİNİMİNİ KARŞILAMADAKİ YARARLARININ SORGULANMASI

"...Tahta bir kutunun içinde, üzerlerinde insanların kaderleri yazılı taşlar yuvarlanıyor Beyrut'un elinde. Aklı başında şehirlerde, aklı başında hikayeler yazılıyor şimdi. Ama muz sesleri, herkesi hiç kimse yapan o gürültüde duyuluyor yine de...Çuk...çuk...çuk... Tam yaranın içinde."

Ergin Yıldızoğlu, Cumhuriyet Kitapları'ndan yayımlanan son yapıtı "Kriz"de, uzmanlığını yaptığı bu konu üzerine olan çalışmalar

Sibel K. Türker'in Turkuvaz Kitap'tan yayımlanan romanı "Benim Bütün Günahlarım", iki özelliğiyle öne çıkıyor: İlki, hemen bilineni, aynı anda e-kitap olarak da yayımlanmış olması.

Olağanüstü yüksek bir entelektüel birikim, yakıcı bir zeka ve düşüncesine uygun dili üretme yolunda atılan özgür adımlar... Bu tanımlamalar, Baudrillard'ın niteliklerinden bir bölümünü anlatabilir ancak.

Genç devrimci, 87 yaşındaki ünlü İspanyol yazar Jorge Semprun'un Özgür Yayınları'ndan yayımlanan Yirmi Yıl ve Birgün'

Emel Koç’un “Behice – ‘Bir devrimci... Bir kadın... Bir anne...”’ kitabını okurken, olmaz ya, bir insanı bir tek sözcükle tanımlamak nasıl olur, olabilir mi, böyle bir tanımlama yapılması durumunda yanlış payı ne olur gibi şeyler düşündüm. Emel Koç da sanırım aynı düşüncelerle Behice başlığının altına, üç sıfat eklemiş. Tümü doğru.

Eşik, Irmak Zileli’nin, kahramanı ve tanığı Eylül’e, dünyanın tüm suçlarını yüklettirerek dönüştürüp yükselttiği romanı değil sadece, okuru da yakasından yakalayıp içine katarak tanıklıkla sanıklık arasında götürüp getirdiği, başını dalgalı ve akıntılı sularak sokup çıkardığı bir ırmak.

Kitapları, yakın zamana kadar 30 milyon adet satmış bir yazar -ülkesi İsveç’te de 5 milyon- başarısını göremeden ani bir kalp kriziyle yaşama veda ettiğinde, sevenlerini hangi duyguları göğüslemeye yöneltmiştir, önemi var mı?

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.