Eleştiri Arşivi
Eleştiri
//php print_r ($fields); ?>
Küreselleşmeyi kabaca bir sistemin kendi sınırlarını aşması olarak tanımlamak mümkün. İkinci dünya savaşından sonra başlayan tartışmalar 1960’lardan itibaren Avrupa’da sosyal devleti öne çıkardı. Özellikle Almanya merkezli bu yapı daha sonra farklı ülkelerde kendini gösterdi. Ve dünyanın birçok ülkesi için örnek oldu.
//php print_r ($fields); ?>
İlklerin romanı Milat: Edebiyat tarihinde tanıtım filmi çekilen ilk roman, yazarının ilk romanı ve Türkiye’de kitap albümü yapılan ilk roman. Haliyle de son derece dikkat çekici.
//php print_r ($fields); ?>
Ödüller bir yazar için eserlerinin değer bulması, takdir edilmek, beğenilmek, kıymet verilmek gibi bir çok iyi nitelikler taşır. Hele ödülün maddi bir yönü varsa, ödül şiltiyle birlikte bir de yüklüce para veriliyorsa yazara gelecek için güvence sağlayacağından daha da değer kazanır. Tüm iyi yanlarının yanında ödüllerin dezavantajları ve bolca tartışılacak bir sürü nitelikleri de vardır.
//php print_r ($fields); ?>
“Negativity & Revolution- Adorno and Political activism” Theodore Adorno’nun son derecede yoğun ama bir o kadar da ilginç yapıtı Negative Dialectics içindeki savları, devrimci teori ve pratik açısından kullanılabilir kılmayı amaçlayan bir derleme; dört kısı
//php print_r ($fields); ?>
İki genç balık birlikte yüzüyorlarmış. Yanlarından geçen yaşlı bir balık başıyla onlara selam verip, “Günaydın çocuklar. Su nasıl?” diye sormuş. Biraz daha yüzdükten sonra genç balıklardan biri diğerine dönmüş ve sormadan duramamış:
“Su da neyin nesi?”
Son zamanlarda sıklıkla duymaya başladık: Ölümden önce hayat var mı?
//php print_r ($fields); ?>
Geçtiğimiz ay Berlin duvarının yıkılışının 20. yıldönümü değişik Avrupa ülkelerinde törenlerle kutlandı. Sosyalizm, komünizm, reel-sosyalizm, doğu bloku...
//php print_r ($fields); ?>
Beşir Ayvazoğlu, Tanrı Dağı’ndan Hıra Dağı’na (Kapı yay.) adlı kitabına “Elinizdeki kitapta okuyacaklarınızı iliklerine kadar yaşamış biri olarak yazdım.
//php print_r ($fields); ?>
“Kaybolan Şeyler
Barış ve adalet haykırarak doğan yirminci yüzyıl kanın içinde boğulmuş olarak öldü ve bulduğundan çok daha aaletsiz bir dünya bıraktı arkasında.
Yine barış ve adalet haykırarak doğan yirmibirinci yüzyıl da, önceki yüzyılın izinden gitmekte.
//php print_r ($fields); ?>
Edebiyatta 2009’un bombası, 2010’un sorusu
Yeni yıla kanon sefilleri olarak giriyoruz. Kutlu olsun.
//php print_r ($fields); ?>
Feridun Zaimoğlu altmışlı yıllarda Almanya’ya çalışmak için giden ailelerden birinin oğlu. 1965 yılında annesinin kucağında Münih’e vardığında henüz beş aylıktı. Evde sadece Türkçe konuşuluyor, Türkiye anlatılıyordu. Okula başladığında neredeyse tek kelime Almanca bilmiyordu. Ama öğrenmek zorundaydı. Çünkü öğrenmezse öğretmeni onu sınıftan atacağını söylemişti. O da öğrendi.