Üye Eleştirileri Arşivi
Üye Eleştirileri
//php print_r ($fields); ?>
Yazar Türk insanının hayata bakışını belirleyen bu üç olguyu anti-emperyalizm temelinde birleştirme ve birbirine yaklaştırma çabasını vermiş bu kitapta. Üç olgunun da iyi ve kötü yönlerini sıralamış, bunu yaparken de suçu olgularda değil,olguları yanlış yorumlayanlarda bulmuş.
//php print_r ($fields); ?>
Michael Shermer´ın kitaplarını zaten takip ederim; bu kitap da benim için oldukça faydalı oldu. Evrimcilerle yaratılışçıların hangi zemin üzerinde tartıştıklarını anlamak için gerçekten kapsamlı bir araştırma yapmak lazım.
//php print_r ($fields); ?>
"Osmanlıların, tarihleri hakkında ne söylediklerine değil, gerçekte ne yaptıklarına bakalım" diyor Lindner. Bir tarihçinin düsturudur herhalde "gerçekte ne oldu?" sorusu. Hele söz konusu Osmanlı tarihleri gibi anakronik kaynaklarsa, kişi şüpheciliği elden bırakmamalı.
//php print_r ($fields); ?>
2008´in Kasım ve Aralık aylarında, Fransızların BBC World gibi, uluslararası yayınlar için kullandıkları TV5 kanalında "LE DERNIER SEIGNEUR DES BALKANS" (Balkanların Son Efendisi) ismiyle bir mini dizi yeniden yayınlandı. 2005 tarihli. Film senaryosu, Viran Dağlar kitabı temelinde hazırlanmış. Fransızların entellektüel merakına şapka çıkardım.
//php print_r ($fields); ?>
Mehmet Açar edebiyata 90’lı yıllarda başlayan yazarlarımız arasında en sevdiklerimden.
//php print_r ($fields); ?>
Ahmet Yaşar Ocak bu kitabında topladığı makalelerinde Türkiye´de İslam ve müslümanlıkla ilgili tartışmalara tarihsel açıdan bakarak çözüm önerileri getiriyor.
//php print_r ($fields); ?>
´´Mevlana ve Şems´in diliyle Aşk´ı anlatmak yürek ister´´ kitabı almadan önce zihnimden geçirdiğim cümle aynen buydu.
//php print_r ($fields); ?>
Fatih Altaylı geçenlerde İlber Ortaylı´ya sormuştu: "Roman şeklinde tarih olur mu?" diye. "Adam gibi yazılırsa tabi ki olur!" demişti İlber Hoca.
//php print_r ($fields); ?>
Yakın bir geçmişte bir arkadaşım, peçetenin üzerine birşeyler çizip, neye benzettiğimi sordu. Baktığımda şapkadan başka bir şeye benzetemedim ve "Sanki, şapka gibi" dedim. Bunun üzerine bana "Sen de büyük birisin" dedi. Aslında bu bir şapka değil, fil yutmuş bir boa yılanının resmiydi ve Küçük Prensin hikayesi de böyle başlıyordu.
//php print_r ($fields); ?>
Hayatımda ilk defa Gaiman okudum ve tarzına resmen aşık oldum. Nobody Owens´ın büyümesi, öyle sıcak anlatılmış ki... İnsan ölüp, hayalet olarak çocuğa yardım etmek istiyor. Kurgu fantazyayla çok iyi bütünleşmiş. Hayalet tanımı tam olması gerektiği gibi. Ve bunun dışında yazara özgü bazı sınıflar da var... Ki benim en çok hoşuma gidenler Cehennem Tazıları oldu.