Dosya Arşivi
Dosya // En çok okunanlar
//php print_r ($fields); ?>
İki dünya savaşı arasında geçen yıllar, buhranların yanı sıra kültürel hareketliliklere de sahne olmuştur. Savaş meydanları ve ideoloji arenalarında cereyan eden mücadeleler, suretleri değişse de sonraki dönemlerde yansıma bulurlar. Bu hareketlerin yoğun bir biçimde gözlemlendiği Fransa’da siyasi ve ideolojik tutumlarıyla öne çıkan şahsiyetlerden birisi de Roger Garaudy’dir.
//php print_r ($fields); ?>
Borges hakkında Sonsuz Labirent alt başlığını taşıyan biyografik bir çizgi roman yayımlandı. Bizde daha önce çıkan, Márquez’in hayatının anlatıldığı Gabo’nun (Desen Yayınları, 2015) yazarı Pantoja’nın (d. 1971) senaryosunu yazdığı, genç İspanyol çizer Castell’in (d. 1988) çizdiği albüm, geçtiğimiz yıl İspanyolca yayımlanmıştı.
//php print_r ($fields); ?>
SALT Araştırma, görsel pratikler, yapılı çevre, sosyal yaşam ve ekonomik tarih konuları ağırlıklı ihtisas kütüphanesi ile fiziki/dijital belge ve kaynaklardan oluşan bir arşiv sunuyor kullanıcıların erişimine. 19. yüzyıl sonlarından günümüze, başta İstanbul olmak üzere, Türkiye, Güneydoğu Akdeniz havzası ve Güneydoğu Avrupa’da odaklanıyor.
//php print_r ($fields); ?>
İki yıla yakın bir süre elimde ve cebimde e-kitapla dolaştım…
Cebimde diyorum, çünkü gerçekten cebimdeydi. Yıllardır hayalini kurduğum bu boyut ve hafiflik beni kendine bağımlı kılmıştı.
Havam da yerindeydi doğrusu! Beni küçümsemeye kalkan kâğıt fetişistlerine “cebimde kitap değil, kütüphane taşıyorum” diyordum.
//php print_r ($fields); ?>
Bir Nevi Dipnot adlı Youtube kanalının Türkçe altyazıyla paylaştığı videoda, 1957 yılında Albert Camus ile bir futbol müsabakası sırasında yapılan röportajdan kısacık bir parça izliyoruz.
//php print_r ($fields); ?>
Vazgeçebileceğimizi değil de tercih edebileceğimizi düşünmek ne kadar aldatıcı? Her şeyden umudunu yitirmiş birini görüyorsanız belki hırslarına belki beklentilerine küsmüştür ama en çok da bir tercih yapabileceğine inanmıştır. İnsan en çok tercih edemeyince anlamını yitiriyor olmalı vazgeçince değil. O yüzden vazgeçebileceğimiz şeylerin ne kadar fazla olduğunu görünce dehşete kapılıyoruz.
//php print_r ($fields); ?>
2018 yılı, büyük Türk yazarı Tarık Buğra’nın 100. doğum yıldönümü. Bu tarz tarihlerin sanatçıların, yazarların eserlerine ve hayatlarına tekrar bakmak için birer vesile olmasından dolayı özellikle gündemime almaya çaba gösteriyorum. Keşke kültür kurumlarımız da aynı hassasiyeti gösterip bu büyük yazarı layıkıyla anmak için etkinlikler düzenleseler.
//php print_r ($fields); ?>
"Acıyı gördüm. Gözlerinin ortasında bir çiçek gibi büyüyen irisin önce ağır ağır büzülmesini, ardından çığlık gibi ansızın patlamasını gördüm. Titreyen dudaklar, bal mumuna dönüşen yüzleri, çöken yanakları, irileşen elmacık kemiklerini, birer mağara gibi derinleşen göz çukurlarını, kurumuş ağızların içinde pelteleşen dilleri gördüm."
//php print_r ($fields); ?>
Son olarak T. S. Eliot’ın Bütün Şiirleri (1909-1962) kitabını çevirdim. Bu eserin ortaya çıkmasının üç yıla yakın süren inişli, çıkışlı, sancılı bir öyküsü var. T. S. Eliot, nihayetinde 20’nci yüzyıl şiirinin muhkem bir uğrak noktası olan bir şair.
//php print_r ($fields); ?>
Çadırın önündeki dev çam ağaçları kömüre dönmüş. Söndü sönecek bir alev, kütüklerden birinin ucuna sarılmış duruyor hâlâ. Geceden küçük bir hatıra. Küçük yalım, küçücük bir ışığı gecenin karanlık tünelinden geçirip ertesi günün sabahına eriştirmiş. Biteviye salınıyor. Kepenek, eski cecim ve kalın yün yorganlarının altında gözlerimi aralıyorum.