Dosya Arşivi
Dosya // En çok okunanlar
//php print_r ($fields); ?>
Bir çocuk için bir kitabı anlamlı kılan ve heyecanla okumasını sağlayan şeylerden birisi içindeki macera ve mizah sosudur. Eğer bunu günlük hayatın akışına boyayabilirseniz bu çocuk için daha cazip bir kitaba dönüşür elbette. Selçuk Ceyhan’ın yazdığı Dünyayı Kurtaran İnek romanının da yaptığı tam olarak bu.
//php print_r ($fields); ?>
Edebiyat kelimesinin en büyük talihsizliği zaten biliniyor olması. İnsanların “zaten biliyorum” deyip sözlüklere müracaat etmediği talihsiz kavramlardan biri edebiyat. Hiç okumasak da, elimizden romanlar, öykü kitapları düşmese de edebiyat orada bir yerde aşikâr olarak durur zaten. Edebiyat kelimesinin ilk anlamı ile mecaz anlamı arasındaki tezat ise rahatsız edicidir.
//php print_r ($fields); ?>
Guardian’da yayımlanan bir yazı, Charlotte Higgins’in labirentleri konu alan kitabından yola çıkarak, Yunan mitolojisindeki Minotaur'dan günümüzdeki görsel sanatlara kadar pek çok metinde ve sanat ürününde karşımıza çıkan labirent imgesinin neden bu
//php print_r ($fields); ?>
//php print_r ($fields); ?>
Bu köşede sadece çocuk kitaplarını kritik ediyorduk ama geçtigimiz ay içinde bütün çocuk kitaplarını ilgilendiren önemli bir karar alındı. Haliyle bir kitap yerine belki de binlerce kitabı ilgilendiren bu konuya çocuk yararı açısından bakmak elzem hale geldi.
//php print_r ($fields); ?>
SAZLIKLARDAN HAVALANAN, BİR ÖRDEK GİBI SESİN YA DA BİR KEDİM BİLE YOK ANLIYOR MUSUN!
İlhan İrem ya da Sezen Aksu’nun konumuzla alakası olmasa da hayata dair ne öğreniyorsak şarkılardan öğreniyoruz sanırım.
//php print_r ($fields); ?>
Çizgi romanlar yaşlılarla pek ilgilenmezler. Çocuklara yönelik olarak üretildikleri uzun senelerde “dede” imgesi dışında yaşlıları pek aklına getirmiş değillerdir. Eski çocuk dergilerinde torunuyla aynı esprilere gülen dede imgesi sık başvurulan klişelerdendir. Dedelerin, torunları için dergiyi satın aldığı, onlarla ebeveynlerinden daha fazla vakit geçirdiği düşünülmüş olabilir.
//php print_r ($fields); ?>
Daha çok Dünyaların Savaşı, Görünmez Adam, Dr. Moreau’nun Adası, Zaman Makinası gibi bilim kurgu ve fantastik romanlarıyla tanınan H. G. Wells (1866-1946) öyküleriyle de bu türün iyi örneklerini vermiştir. Fantazya ve bilim kurgu türünde insan doğasına ilişkin ütopya ya da distopya eserler kaleme alan H. G. Wells, aldığı biyoloji eğitiminin gerçeklerini hikâye ile örnekledi.
//php print_r ($fields); ?>
//php print_r ($fields); ?>
Taşra, edebiyattan sinemaya geçişin en kestirme yoludur. Orada zaman, mekân ve insan sinematografik anlamın bütün ihtiyaçlarını karşılayabilecek bir derinliğe sahiptir. Ancak bu derinlik çoğu zaman bir daralmayı, dışa kapalılığı, durağanlığı, kasvetli ve sonu gelmez bekleyişleri de içinde taşır. Bu yönüyle İnsanoğlunun ebedi yazgısını, ilk sürgün anını hatırlatan ihsaslarla doludur taşra.