Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap


Eleştiri Arşivi

En çok okunanlar  

Eleştiri


Yıldızların ve yılanbalıklarının döngüsü

Pozitif bilimlerin zaferinin şafağında sosyal bilimler meşruiyet zemininin ayaklarının altından kaydığını hissederek bağırıyordu: Bilimin işi açıklamaktır, bizim işimiz ise anlamak. Bilim moleküllere, frekanslara, izotoplara, DNA'lara bölerek bir gülün nasıl koktuğunu, o enstrümandan o yürek yakan sesin nasıl çıktığını, o çocuğun dedesine nasıl da benzediğini açıklamayı başarıyordu.


BaşkaDünyalar // Kanun dışı sanatların bir dalı olarak büyü

Taş Kavşak, babasının kim olduğunu bilmeyen, annesinin gizemli ölümünde kimlerin rol oynadığını bulmak isteyen, çocukken kendisini içinde bulduğu AMO (Büyücüler ve Kanun Kaçakları Birliği) adlı tuhaf bir derneğin çevresinde yetiştirilen, en sonunda kendisine verilen imkansız görevi yerine getirmek amacıyla gerçek dünyadan çıkıp fantastik bir boyuta nasıl adım atacağını öğrenen Daniel’ı


Eleştiride büyük hamle: Tehlikeli Dönüşler

Orhan Koçak, Türkçenin büyük eleştirmenlerinden/denemecilerinden. Yazdıklarıyla her daim zihnimizi açan, edebiyata bakışımızda yeni yollar, kavşaklar yaratan; klişe haline gelmiş birçok unsuru alaşağı eden fikirlerle eleştiri tarihinin yönünü değiştiren biri.


Popüler roman nasıl yazılır?

Popüler romanın alametifarikası nedir? Umberto Eco’nun deyimiyle, “sorunsal roman” ile popüler roman arasındaki farkları nerelerde aramak gerekir? Çok satan romanlar popüler romanlardır, deyip işin içinden sıyrılabiliriz elbette. Kimileri için üzerinde durmaya değmeyecek bir konu olabilir. Çoğunluğa hitap eden bu türdeki romanlara, has okur burun kıvırır.


Tıpkı bir rüyadaki gibi

"Rüyalar hakkında konuşmak, filmler hakkında konuşmaya benzer; çünkü sinema rüyaların dilini kullanır, yıllar bir saniyede geçebilir ve bir mekandan diğerine sıçrayabilirsiniz. Görüntülerin meydana getirdiği bir dildir bu.


Gölgelerinden kurtulabilir mi insan?

Gölgesi, insanı bir ömür takip eder, hiç bırakmaz peşini. Gün ışığı çekilince kurtuldum sanır ondan. Ama ne ki her yeni gün doğumuyla birlikte peşindedir yine. Kimileyin hemen yanı başında, kimileyin arkasında, kimileyinse önü sıra uzayıp gider. Varlığını mütemadiyen hissettirir. Derken kendi gölgesine yabancılaşır insan. Çünkü gün gelir, başka gölgeler düşer kendi gölgesinin üzerine.


Yazarlara fısıldayan kediler

Evet hepsi yer, içer, kumuna hazine değerinde bıraktığı şeyleri saklar, oyun oynar ve çoğu zaman uyur. Dışarıdan bakıldığında yeterli bir özet.


Hem tanıdık, hem yabancı

Yüz Kitap’ın farkında mısınız?


Kocaman bir Türk filmi oyunu mu?

Doksanlı yıllar itibariyle yeni Türk sinemasında televizyon konuşur daha ziyade kadının yerine. Kadın karakterler sessizleştikçe, edilgenleştikçe televizyonun sesi daha da yükselir.


Her şey zamanla

19. yüzyılın ilk yarısında yaşayan İrlandalı şair Thomas Moore'un "Yazın Son Gülü" başlıklı meşhur bir şiiri vardır; Yahya Kemal'in "Ömrün Şu Biten Neşvesi Tâm Olsun Erenler" şiiriyle de ruh akrabasıdır. Güzelliklerin solduğu, sohbetten lezzetin çekildiği, ahbapsız kalmanın burukluğuyla yazılmıştır ikisi de.

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.