Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap


Eleştiri Arşivi

Eleştiri // En çok okunanlar



Şehirde iki adam

2012 yılı Nisan ayındayız. Roman kahramanı Selçuk, çocukluğunu ve gençliğini geçirdiği ama yirmi sene önce bir daha ayak basmamak üzere terk ettiği İstanbul’a geri dönüyor. Neden döndüğünü bilmiyor; herhalde kendisi ile hesaplaşmak için...



Yani hiçbir şey güzel olamaz

"Daha sonra bana o gümbürtüyü sorduklarında, gümbürtü bütün betimlemeleri gölgede bıraktı, dedim." Uyandım. Zaman yok. Mekan yok. İdeoloji yok. Her nesne kendi kozmosunu oluşturmuş, uzamıyla barışık ve dağınık. Nesnelerin kendini sıkmadan tekrar edişi, kirlenişi ve sahipsizliğini hissettiğinde kazandığı gerçek özgürlüğü ile işbirliği diğer insanları da nesneye dönüştürmüş.



'Sinir' hastalıkları ve pipilere dair

Biraz kişisel olacak ama bir bağı var diye anlatacağım.



Karanlık, tekinsiz ve rahatsız edici

Asilerin, kaybedenlerin, hayalperestlerin, küfürbazların, günahkarların, beyaz zencilerin, aşağı tırmananların, yola çıkmaktan çekinmeyenlerin, uçurumdan atlayanların dili, sesi olan yeraltı edebiyatı Çıplak Şölen’den ve Trainspotting’den bu yana yeni bir başyapıt kazandı. Galler’in Ruhu Ejderha (GRE), geri planında Jack Kerouac, Richard Brautigan, Jean Genet, Irvine Welsh ve William S.



Kabusa dönüşen Amerikan rüyası

Amerikan çağdaş edebiyatının en çarpıcı ve kışkırtıcı kadın yazarlarından A.M. Homes, tartışmalara yol açan kitapları ve sıra dışı öyküleriyle tanınıyor.

 

 

 

 



İnce İşlenmiş bir Minotor labirenti

Bulgar yazar Georgi Gospodinov’un Hüznün Fiziği romanı açılırken Pessoa’ya, Gaustin’e, Borges’e, Augustinus’a, Flaubert’e, Eliot’a ve Hemingway’e selam veriliyor. İlk işaretleri almış oluyoruz böylece. Roman ilerledikçe anlıyoruz ki selam verilen her yazarın üslubundan, tarzından biraz biraz var aslında bu romanın çatısında.



Kim korkar ejderhalardan!

Bir gün bir gezgin bir saraya gelir; sarayın bulunduğu yer dünyanın en güzel, en büyük şehri, bu sarayda oturan kişi ise dünyanın en büyük, en güçlü hükümdarıdır.



Susan Sontag: Derinlikli ve sade

Susan Sontag, bilmem ne dergisinin düzenlediği ankette "dünyanın en etkili bilmem kaçıncı kadını" gibisinden bir nitelemeye hiçbir zaman sahip olmadı. Kitaplar yazdı, eylemlere katıldı, dünyanın dört bir yanında konferanslar verdi. Bu melankolik, ciddi, lafını esirgemeyen, cesur ve esprili kadın, hastayken bile o günlerde yaşadıklarını yazıp bu haliyle bazı bazı dalga geçmeyi de bildi.



"Yola savaştan çıkan barışa varamaz"

Geçtiğimiz yıl “Satantango” adlı romanı Şeytan Tangosu adıyla çevrilince Türkçe okuruyla buluşan Laszlo Krasznahorkai’nin bu kez de,  “War and War” adlı romanı Savaş ve Savaş adıyla, Gün Benderli tarafından Türkçeleştirildi.



Bir dil paraziti: Kathy Acker

Punk şair, deneysel romancı, performans sanatçısı, anarşist, feminist olarak tanımlandı Kathy Acker. Ama o tüm bu sıfatlara karşıydı. Deneyselliği küçümsüyor, eril romanla alay ediyordu.

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.