Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap

Dosya


Dosya

Bir Çimdik Öykü




Toplam oy: 132
Sözün en ekonomik hatta çoğu zaman büyük boşluklar bırakacak denli ekonomik kullanıldığı küçürek öykü türünün iyi örneklerinden biri Kendi İmdadına Da Koşup Gelen Hızır.

Küçürek öykü bir tür olarak şiirdeki haiku yahut rubai ile kıyaslanabilir. Öykü alabildiğine daraltılmış ve sınırlandırılmış bir andan yahut kesitten ibarettir. Çoğu zaman başı ve sonu net değildir. Öncesi ve sonrası olduğunu ama metinde yer almadığını okura “ihsas” ettirir. Sözün en ekonomik kullanıldığı hatta çoğu zaman büyük boşluklar bırakacak denli ekonomik kullanıldığı bir türdür küçürek öykü. Okurundan çok yoğun bir katılım ve mesai bekler. Kendi İmdadına Da Koşup Gelen Hızır şiirlerini, tercümelerini, derlemelerini, öykü, deneme ve eleştirilerini okuduğumuz Ahmet Sarı’nın en yeni kitaplarından biri.

 

SÜRPRİZLİ SONLAR

 

Kitapta yer alan çoğu hikâye bir-iki paragraftan ibaret. Büyük bir bölümü birinci tekil şahsın anlattığı metinlerde, küçük sürprizli sonlar olduğu kadar belirsizliğin yoğun olduğu öyküler de mevcut. Bazen de soğuk duş etkisi yaratan bir sonla yüz yüze geliyorsunuz.

 

Dostoyevski’den bir alıntı ile başlıyor kitap: “Her şeyi anlıyorum ve bu beni öldürecek”. Gerçekten de kitapta yer alan metinler “topluca” okunduğunda her şeyi anladığı için bunalan bir kişinin parçalanmış anlatılar toplamı olarak tanımlanabilir Kendi İmdadına Da Koşup Gelen Hızır. Kimi öykülerde alacakaranlık öykülerindeki gizem kimi öykülerde ise çok yalın ve sıradan gerçeklik alanına dâhil ediliyoruz yazar tarafından. Kimi metinlerde kısa ve dinamik cümlelerle ilerleyen anlatı bazılarında uzun ve ağdalı cümlelere dönüşüyor. Yine de yazarın bir iç ritim ve kurgu kaygısı güttüğünü rahatlıkla söyleyebiliriz.

 

Mercedes Kadir gibi sosyal medyada paylaşıldığı için bildiğimiz “gerçek kişiler” var kimi hikâyelerde. “Yahya Efendi Çıkmazı” gibi gerçek mekânlarla karşılaşıyoruz. Ancak “Kuyu” gibi tamamen entelektüel fantezi ile yapılmış bir harf üzerinden kotarılan hikâyeler de söz konusu. Bir televizyon yarışmasının karakteri ile yatsı namazının iç içe geçmesi gibi rahatsız etmeyi, kişiyi kendisini hesaba çekmeyi davet eden metinler de mevcut. Küçürek öykünün bu anlamda bir karnavala dönüşme potansiyeli var ve Ahmet Sarı da bu karnavalı alabildiğine büyütmeyi başarıyor. Bir çiçek dürbününe dönüşüyor kitap ve okur bu dürbüne uzun uzun bakma isteği duyuyor.

 

BİR ÇİÇEK DÜRBÜNÜ GİBİ

 

Küçürek öykü, sosyal medyanın yaygınlaşmasıyla daha belirginleşen bir tür. Elbette sosyal medya öncesinde de yazılırdı. Ancak sosyal medyada yer alan kısa metinlerin paylaşılmalarının artmasına paralel olarak küçürek öykünün ironik ve hikmetli nükteleri daha da ön plana çıktı. McLuhan “mesaj araçtır” derken aracın mesajı belirleme gücünün altını çizmişti. Küçürek öykü de aracın baskın bir şekilde belirlediği bir “tür” olarak okunabilir. Belki de zamanla “küçürek öykü” bir öykü türü olmaktan çıkıp görselliği ve teknolojiyi de kullanarak kendi ayakları üzerinde duran bağımsız bir anlatı türüne dönüşecek. Ancak bu yazının amacı elbette kehanette bulunmak değil.

 

Kendi İmdadına Da Koşup Gelen Hızır, küçürek öykü türünün belli bir çıtanın üstündeki örneklerinden oluşan bir kitap.

 

 

KENDI İMDADINA DA KOŞUP
GELEN HIZIR

Ahmet Sarı
İZ YAYINCILIK 2019

Yorumlar

Yorum Gönder

Yeni yorum gönder

Diğer Dosya Yazıları

Günlük yaşantıdaki kurallar çoğu zaman, yazılan eserler için de geçerlidir. Zorla gerçekleşen, kendine biçilen rolden fazlası istenen veya aşırıya kaçan her şey güzelliğini yitirir. Şair Eyyüp Akyüz, son kitabı Eskiden Buralar’da, adeta bu bilginin ışığında şiirlerini uzun tutmadan bitiriyor ve akılda kalan mısraları bize yadigâr kalıyor.

 

-Kimsin?

-Anneannemin torunuyum.

 

Divan Edebiyatı, sahibi meçhul bir kavram. Her halükârda 20. yüzyılın başında ortaya çıktığı konusunda bir tartışma yok. İskoçyalı oryantalist Elias John Wilkinson Gibb’in 1900 yılında yayınlanan Osmanlı Şiiri Tarihi kitabında bu kavrama hiç yer verilmez. Hepsi batılılaşma döneminde düşünülen isim alternatiflerinden biridir “Divan Edebiyatı”.

Arap coğrafyasında üretilen roman, öykü ve şiirler son yıllarda edebiyat gündeminde karşılık buluyor. Avrupa başta olmak üzere Batı’da düzenlenen büyük ve uluslararası kitap fuarlarındaki temsiliyetin güçlenmesi, en yeni eserlerin prestijli birçok ödüle değer görülmesinin bu ilgideki payı büyük elbette. Batı’nın doğuyu gördüğü “egzotik göz”le romantize edilemeyecek bir yükseliş bu.

Yirminci yüzyıl başlarında İngiltere genelinde Müslümanlara yönelik hasmane tavırlar öne çıkarken, İslam’ı seçenlerin sayısında da gözle görülür bir artış söz konusudur. İslam’la müşerref olan bu şahsiyetler, yeri geldiğinde İslam dünyasının savunucuları olarak da önemli faaliyetlerde bulunmuşlardır.

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.