Tüm dünyada yalnızca bilimkurgu-fantastik tutkunlarını değil, her nevi izleyiciyi ekran başına toplayabilen ve herkesi kendine hayran eden bir dizi Game of Thrones; Türkçesiyle Taht Oyunları. Uyarlandığı kitap serisi olan Buz ve Ateşin Şarkısı da yazılmaya devam ediyor... Dünyayı peşinden sürükleyen bu fantastik iktidar oyununun arkasında ise, gerçek bir çizgi roman tutkunu olan George R. R. Martin var. Martin, ilki 1996’da yayımlanan ve yedi kitaptan oluşmasını tasarladığı serinin altıncı kitabını yazadursun, hayranları için serinin çizgi roman versiyonları, dizinin 6 Nisan’da başlayacak dördüncü sezonu öncesinde hafıza tazelemek için bir fırsat.
Akılçelen Kitaplar tarafından yayımlanan Taht Oyunları çizgi romanı da, tıpkı dizide olduğu gibi Kral Robert’in Stark’ları ziyaretiyle başlıyor ve genel olarak diziyle paralel ilerliyor. Türkçede şimdilik iki cildi yayımlandığı için hikaye henüz diziye göre ortalarda. Yani ikinci sezonu izlediyseniz spoiler’dan korkmaya gerek yok.
Cömert çizgiler
Çizgi romanlarda hikaye, son derece cömert çizgilerle yansıtılmış. Ne dalgalanan upuzun saçlar, ne dev göğüsler, ne kaslı erkekler, ne kimi yerde birbirinin iki katı boyutundaki karakterler ne de şahlanan kılıçlarda çizgiden sakınılmamış; mümkün mertebe abartılı çizimler yapılmış. (İlk gençliğinizde Amerikan çizgi romanı okuyanlardansanız bayılabilirsiniz.) Ama zaten, Westeros’u yönetmek isteyen aileler, Duvar’ın ötesindeki “Diğerleri” yahut ejderha kanının son temsili, koskoca Daenerys Targaryen daha yumuşak çizilmeyi kaldıramazdı. Ejderhalara gelince… İkinci cildin sonuna vardığınızda, hikayede yeterince ilerlememiş olduğumuz için onları görmedik. Ejderha yumurtaları henüz taş halinde ve bu yaratıkların varlıkları henüz sadece bir efsane! Yine de, belki onlar kadar olmasa da görkemli atlar ve tabii Stark ailesinin efsanevi ulu kurtları bizi karşılıyor. Özellikle Daenerys’in atla ateşin üzerinden atladığı sahneye hayranlık duymamak elde değil. (Buz ve Ateşin Şarkısı serisini çizgi romana uyarlaması için çok sayıda aday arasından bizzat George R. R. Martin tarafından seçilen Tommy Patterson, kitabın sonunda yer alan özel teşekkür bölümünde, muhteşem canlılar oldukları ve asla hakkıyla yansıtılamayacaklarını düşündüğü atlara teşekkür ediyor.)
“Ama benim aklımdaki bu değildi”
Geçtiğimiz günlerde dizinin ardından kitapları sinemaya da uyarlamayı istediğini açıkladı George R. R. Martin. Yarattığı dünyanın bir şeylere uyarlanmasından büyük zevk duyuyor olmalı; o kadar ki, evde keçeden Jon Snow bebeği yapıp postayla gönderseniz sevinçten uçabilir. Öyle başka yazarlar gibi, “Ama benim aklımdaki bu değildi,” diye itirazlarını da, hiç değilse medya önünde pek sık dile getirmiyor. Yarattığı bu zengin dünyanın; 31 farklı karakterin, yedi hanedanın, binlerce olayın, sayısız akrabalık ilişkisinin, hırs ve intikamın televizyona uyarlanmasıyla ne kadar eğlendiğini her fırsatta dile getiren George R. R. Martin, çizgi roman uyarlamalarının da her adımıyla bizzat ilgilenmiş.
Çizgi romanları taçlandıran da, George R. R. Martin’in hem kişisel çizgi roman merakını hem de çizgi roman tarihini kaleme aldığı önsöz. Bu uyarlamalara “resimli roman” denmesinin altını çizen Martin, “Ama benim çocukluğumda çizgi romanlara karşı duyduğum hayranlık var ve bu yüzden bu kitaplar benim için hep ‘çizgi roman’ olarak kalacaktır,” diyor. George R. R. Martin, yazarlığa da çizgi roman sayesinde başladığını yine bu önsözde dillendiriyor: “Marvel’in süper kahramanlarının tümünü satın almaya başlamıştım. Örümcek Adam, Fantastik Dörtlü, X-Men, Avengers, Thor, Iron Man ve Ant-Man. Onları o kadar çok sevdim ki, mektup köşelerine yazmaya başladım. Mektuplarımın bir kısmı yayımlandı, bu sayede diğer karikatür kitabı meraklıları benimle iletişime geçtiler ve bana kendi fanzinlerini yollamaya başladılar, sonra onların fanzinleri için hikayeler yazmaya başladım ve sonra da… Evet bugün olduğum yere geldim.” Martin’in 1950’li yıllarda geçen çocukluğunda çizgi roman, edebiyat öğretmenlerinin övdüğü bir yayın değilmiş. Bu konuda özellikle annesine teşekkür ediyor: “Anneler, arkanızı döndüğünüz anda koleksiyonunuzu çöpe atarlardı. (Ne mutlu ki benim annem onlardan biri değildi.)” Neticede annesi müsaade etmiş, George R. R. Martin de çizgi roman okumuş ve bu sayede de bizler bu muhteşem fantastik dünyada kaybolabiliyoruz.
Özel bölümler
Serinin okurlarının bildiği ama sadece diziyi izleyenlerin bilmediği bazı detaylar da çizgi romanda yer alıyor. (Örneğin Sansa Stark’ın kızkardeşi Arya’ya, “At binmek ancak üstünün çamurlanmasına yarar,” ifadesinden sonra, kral adayı Joffrey’nin karşısında, “At binmeye bayılırım,” diye eriyişi, diziye yansımayan ama çizgi romana girmeyi başarmış bir sahne.)
Bu –şimdilik– iki ciltlik çizgi romanları kütüphanenize girmeye değer kılansa yalnızca ne dizide yer almayan sahneleri içermesi ne de Martin’in şahane bir makale niteliğindeki önsözü. İki ciltte de, özel bölümlerde, çizgi romanların hazırlanış hikayeleri yer alıyor. Üstelik ilk ağızdan... Kitapları uyarlayan isim, The Dagger ve The Coin’in yaratıcısı Daniel Abraham ve Boom!
Stüdyoları’nda çalışmış çizer Tommy Patterson, uzun uzun çizgi romanı nasıl hazırladıklarını anlatıyor. Taslaklar, hikayelerin aktarılış biçimi, çizgi romana girmeyen çizimler, “Diğerleri”nin çizgide nasıl hayat buldukları... Tommy Patterson’ın, Arya’yı kızından ilham alarak çizdiği hikayesi de işte bu özel bölümlerdeki detaylardan biri. Bu meşakkatli çalışmayı, “Umarız elinizdeki kitabın hazırlık süreci hakkında bilgi edinmek hoşunuza gitmiştir ve siz de bu maceradan en az bizim kadar keyif almaya devam edersiniz,” diyerek sonlandırmışlar. Bize de bu kibar temenniye katılmak düşüyor.
* Görsel: Tommy Patterson
Yeni yorum gönder