Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap

Dosya


Dosya

Doris Lessing'den yazmaya dair...




Toplam oy: 1542

Geçtiğimiz günlerde hayatını kaybeden yazar Doris Lessing'in yarattığı Mara ile Dann ve Anna Wulf gibi karakterleri, Güney Afrika'da kurduğu dünyayı ya da Evlenmeyen Adamın Hikâyesi'ni sevmemek, bir edebiyat düşkünü için herhalde çok zor olurdu. Üstüne üstlük bu yazar, Nobel teşekkür metninde Zimbabve'de yokluk içinde yaşayan çocuklardan bahsederken, "Bu okulun öğrencilerinin ödüller alabileceklerini pek sanmıyorum" diyebilecek kadar adalet düşkünü bir insan, duyarlı bir yazar ise...

 

O halde, Lessing'in ardından baktığımız bu günlerde, bu bilge kadından yazmaya dair öğrenebileceğimiz 10 şeye göz atalım.

 

  1. "Yazmalısınız, her şeyden önce, kendinizi memnun etmek için. Başkaları zerre kadar umrunuzda olmamalı. Fakat yazmak bir yaşam biçimi değildir çünkü yazmanın önemli bir bölümü yaşamaktır. Öyle bir yaşamalısınız ki bundan yazı doğmalı." (A Small Personal Voice - "Küçük Kişisel Bir Ses")
  2. "En korkuncu ikincil olan, birincilmiş gibi davranmaktır. Sevgiye ihtiyacınız varken yokmuş gibi davranmak ya da daha iyisini yapabileceğinizi bildiğiniz halde işinizi sevmek." (Altın Defter)
  3. "Şüphesiz kurgu, gerçekten daha iyi iş çıkarır." (Tenimin Altında)
  4. "Yapmam gerekeni bana kitap, hikaye dikte eder. Onu nasıl anlatacağımı hikaye belirler." (2007'de Nobel Edebiyat Ödülü'nü aldıktan sonra nobelprize.org'un Yayın Yönetmenine telefonda verdiği röportajdan)
  5. "Çocuk yetiştirdiğim sırada, kendime taşkınlar halinde yazmayı öğrettim. Bir haftasonum veya bir haftam varken, inanılmaz miktarda işler yaptım. Fakat şimdi bu alışkanlıklar kökleşti. Halbuki akışkan olabilsem daha iyi yazardım. Bir şeye başlarsın. Başta her şey biraz pürüzlüdür, aksaktır ama taşların yerine otururduğu o anda mana belirir. O andan sonra akıcı oluverirsiniz. İşte, o zaman iyi yazdığıma kanaat getiririm. Her bir ifadenin üzerinde ter dökerken, iyi yazamam." (Paris Review'a verdiği bir röportajdan)
  6. "Sizden oldukça farklı birinin ağzından yazarken, kendiniz hakkında keşfettikleriniz inanılmazdır." (Paris Review'a verdiği bir röportajdan)
  7. "Bence yazarın görevi, okura soru sordurmaktır. Birinin benim kitabımı okurken, duşun edebi karşılığına maruz kaldığını, düşünmek hoşuma gidiyor. Bu şey ne bilmiyorum ama onları farklı düşünmeye sevk edecek bir şey... Bence yazarlar bunun içindir." (Paris Review'a verdiği röportajdan)
  8. "Edebiyat bir şeylerin üstesinden geliyor mu bilmem ama yola devam ediyoruz." (Southern Review'a verdiği röportajdan)
  9. "Okumanın tek bir yolu var. O da kütüphanelerden ya da kitapçılardan beğendiğiniz kitapları seçmek ve yalnızca onları okumak. Sıkıldığınız anda bırakmak, aksayan bölümleri atlamak. Asla ama asla okumaya mecbur olduğunuzu için ya da o sırada trend veya akım haline geldiği için bir şeyler okumamak. Unutmayın ki 20 ya da 30 yaşında sizi sıkan bir kitap, 40 ya da 50 yaşında size bir kapı açabilir. Veya tam tersi. Zamanı gelmemiş bir kitabı sakın okumayın." (Altın Defter için 1971'de yazdığı girişten)
  10. "Yapmanız gereken her ne ise, onu hemen şimdi yapın. Zira koşullar hiçbir zaman uygun olmayacak." (Kaynağı belli değil)

 



* Görsel: Scott Kennedy
* Kaynak: 11 Bits of Wisdom From Doris Lessing, Huffington Post

GG

Yorumlar

Yorum Gönder

Yeni yorum gönder

Diğer Dosya Yazıları

Günlük yaşantıdaki kurallar çoğu zaman, yazılan eserler için de geçerlidir. Zorla gerçekleşen, kendine biçilen rolden fazlası istenen veya aşırıya kaçan her şey güzelliğini yitirir. Şair Eyyüp Akyüz, son kitabı Eskiden Buralar’da, adeta bu bilginin ışığında şiirlerini uzun tutmadan bitiriyor ve akılda kalan mısraları bize yadigâr kalıyor.

 

-Kimsin?

-Anneannemin torunuyum.

 

Divan Edebiyatı, sahibi meçhul bir kavram. Her halükârda 20. yüzyılın başında ortaya çıktığı konusunda bir tartışma yok. İskoçyalı oryantalist Elias John Wilkinson Gibb’in 1900 yılında yayınlanan Osmanlı Şiiri Tarihi kitabında bu kavrama hiç yer verilmez. Hepsi batılılaşma döneminde düşünülen isim alternatiflerinden biridir “Divan Edebiyatı”.

Arap coğrafyasında üretilen roman, öykü ve şiirler son yıllarda edebiyat gündeminde karşılık buluyor. Avrupa başta olmak üzere Batı’da düzenlenen büyük ve uluslararası kitap fuarlarındaki temsiliyetin güçlenmesi, en yeni eserlerin prestijli birçok ödüle değer görülmesinin bu ilgideki payı büyük elbette. Batı’nın doğuyu gördüğü “egzotik göz”le romantize edilemeyecek bir yükseliş bu.

Yirminci yüzyıl başlarında İngiltere genelinde Müslümanlara yönelik hasmane tavırlar öne çıkarken, İslam’ı seçenlerin sayısında da gözle görülür bir artış söz konusudur. İslam’la müşerref olan bu şahsiyetler, yeri geldiğinde İslam dünyasının savunucuları olarak da önemli faaliyetlerde bulunmuşlardır.

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.