Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap

Dosya


Dosya

Dracula’nın yaratıcısı hakkında az bilinen 10 gerçek




Toplam oy: 1093

Kitabıyla ya da hiç değilse filmleriyle hemen hemen herkesin hayatına giren Dracula, geçtiğimiz mayıs ayında ilk baskısının 118. yılını kutladı. Telegraph da bir asırı çoktan deviren bu güzide eseri yazan ve bir dönem Daily Telegraph’ta da çalışan Bram Stoker hakkında hem hafızaları tazelemek hem de yazarı anmak için bir liste hazırladı. Gelin, Stoker’ın hayatının kısa bir özeti olarak adlandırabileceğimiz bu listeye yakından bakalım:

 

1- Bram Stoker aralarında Dracula’nın ve Yedi Yıldızlı Mücevher’in de bulunduğu 12 roman yazdı. Bunların yanı sıra, kısa öykülerini de derleyerek yayınladı. Yazarın Dracula’ya verdiği ilk ad "Ölümsüz" idi. Şimdiye kadar 1000’den fazla romana ve 200’den fazla filme konu olan Dracula, “İntikamım yeni başladı. Bu intikam yüzyıllara yayılacak ve zaman benden yana...” cümlesinin ispatı gibidir.

 

2- 1890’larda The Daily Telegraph için ara sıra serbest yazarlık yapan Stoker, 1905-1910 yılları arasında hem gazeteye tiyatro eleştirileri yazmış hem de kitap bölümünde düzenli olarak çalışmıştı. Stoker, bu dönemde The Lair of White Worm’u da yazıyordu.

 

3- Stoker Kasım 1847’de Dublin’de gözlerini açtı. Anne tarafı kendi oğlunu asan Galway şerifinin de dahil bulunduğu, renkli ve köklü bir soya sahipti. Bu durum, yazarın kurgularına önemli bir malzeme desteği sağladı.

 

4- Dracula’nın en önemli ilham kaynağının 15. yüzyılda Transilvanya’da doğan, Vlad III diye de bilinen prens Vlad Impaler olduğu yaygın bir iddiadır. Halbuki tarihçi Fiona Fitzsimons, İrlanda göndermelerini açıkça kullanmasa da, Stoker’ın Dracula’daki esas temayı belirlerken İrlanda tarihinden, yani bir nevi kendi ailesinin tarihinden etkilendiğini, kitabı bunları hayal dünyasında yeniden biçimlendirerek oluşturduğunu belirtmişti.

 

5- Stoker Londra’ya gitmiş, Lyceum Tiyatrosu’nda yönetici olarak çalışırken, tiyatronun en önemli aktörlerinden Henry Irving’le tanışmıştır. Irving ilk buluşmalarında Thomas Hood’un The Dream of Eugene Aram adlı korku hikayesinden bir bölümü okuyarak Stoker’ı çok etkilemişti.

 

6- Stoker’ın yolu ABD’ye de sık düşerdi. Bu durum sayesinde Başkan William McKinley ve Teddy Roosevelt ve edebi idollerinden biri olan Walt Whitman ile tanıştı.

 

7- Stoker hayatı boyunca sanatla ilgilendi. 1874’te Dublin Çizim Kulübü’nü de kurdu.

 

8- Stoker hastalıklı bir çocukluk geçirdi. Çocukluğunun ilk yıllarında yatalaktı. Bu süreçte, annesi Stoker’ı doğaüstü masallarla, Sligo’dan efsanelerle ve öykülerle eğlendirdi.

 

9- 1878’de Stoker aktris Florence Balcombie ile evlendi ve Londra’ya yerleştiler. Bir süre sonra, Irving Noel Thorley isminde bir oğulları oldu. Bu zaman zarfında, Stoker Oscar Wilde, William Butler Yeats ve Sherlock Holmes’un yaratıcısı Sir Arthur Donan Coyle gibi İrlandılar ile arkadaşlık etti.

 

10- 20 Nisan 1912’de dünyaya gözlerini kapatan Bram Stoker’ın ölümü hakkında bazı tartışmalar hâlâ mevcut. Stoker’ın yeğeni Daniel Forsen 1975’te yayınladığı biyografide ölüm belgesinde yazan sebeplerden birinin frengi hastalığı olduğunu iddia etmişti. Stoker önceden pek çok kez felç geçirmişti. Gerek diğer eserleri gerek Dracula sayesinde hâlâ bizimle olan Stoker’ın külleri Londra’daki Yeşil Krematoryumu’nda ziyaretçilerini bekliyor.

 


 

 

MA


 


 

>>> "Gelecek vadeden bir yazar"

 


 

 

>>> Fakat Dracula, bu derin bir tutku

 

 


 

 

* Görsel: Aidan Hickey

 

 

Yorumlar

Yorum Gönder

Yeni yorum gönder

Diğer Dosya Yazıları

Günlük yaşantıdaki kurallar çoğu zaman, yazılan eserler için de geçerlidir. Zorla gerçekleşen, kendine biçilen rolden fazlası istenen veya aşırıya kaçan her şey güzelliğini yitirir. Şair Eyyüp Akyüz, son kitabı Eskiden Buralar’da, adeta bu bilginin ışığında şiirlerini uzun tutmadan bitiriyor ve akılda kalan mısraları bize yadigâr kalıyor.

 

-Kimsin?

-Anneannemin torunuyum.

 

Divan Edebiyatı, sahibi meçhul bir kavram. Her halükârda 20. yüzyılın başında ortaya çıktığı konusunda bir tartışma yok. İskoçyalı oryantalist Elias John Wilkinson Gibb’in 1900 yılında yayınlanan Osmanlı Şiiri Tarihi kitabında bu kavrama hiç yer verilmez. Hepsi batılılaşma döneminde düşünülen isim alternatiflerinden biridir “Divan Edebiyatı”.

Arap coğrafyasında üretilen roman, öykü ve şiirler son yıllarda edebiyat gündeminde karşılık buluyor. Avrupa başta olmak üzere Batı’da düzenlenen büyük ve uluslararası kitap fuarlarındaki temsiliyetin güçlenmesi, en yeni eserlerin prestijli birçok ödüle değer görülmesinin bu ilgideki payı büyük elbette. Batı’nın doğuyu gördüğü “egzotik göz”le romantize edilemeyecek bir yükseliş bu.

Yirminci yüzyıl başlarında İngiltere genelinde Müslümanlara yönelik hasmane tavırlar öne çıkarken, İslam’ı seçenlerin sayısında da gözle görülür bir artış söz konusudur. İslam’la müşerref olan bu şahsiyetler, yeri geldiğinde İslam dünyasının savunucuları olarak da önemli faaliyetlerde bulunmuşlardır.

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.