Burun deliklerimizden düzenli olarak havanın girmesi ve çıkması, takdir edilmek için yeterli bir emek ve beceri. Hem de, bu esnada bir yandan saçlarınız ve tırnaklarınız uzayacak, teniniz yağlanacak, kaslarınız kurşun askerler gibi her türlü emre hazır duracak ve bazı doğal dürtülerinizin peşine düşeceksiniz. Size ait olan her bir parça sürekli çalışacak. İletişim kuracak, anlaşacak ve sizi tuvalete götürecekler. İletişim kuracak, anlaşacaklar ve siz gözlerinizi kırpacaksınız. Her gün görünmez bir maestro gibi, evrende kalmanızı sağlayacaksınız; milyonlarca şeye hükmederek. Üstüne, bu hikaye başarıyla ve yıllarca böyle sürecek.
Gel zaman git zaman, parçalarınız oluru verecek ve toprağa karışacaksınız. Her gün düzenli olarak diş fırçalamak bile büyük sorumluluk iken, bir ömür düzenli nefes aldınız. Tebrikler. Bir de üstüne yemek yediniz, tuvalete gittiniz, heyecanlandınız, ağladınız ve öldünüz. Epey mesai. Daha ne yapacaktınız?
(Görsel çalışma: Kyle Montemurro)
"Daha neler neler yapmak istiyoruz Elif" diye cevap verseniz yeridir. Biliyorum. Gündemlerimiz hep o kadar dolu ki! Düzgünce nefes alıp sadece durmaya hiç mi hiç vaktimiz yok.
Peki burun deliklerimizden düzenli olarak havanın girmesi ve çıkması, takdir edilmek için yeterli emek ve beceriyken... Ve dahi hayatımızın hemen hemen tüm amacı düzenli nefes alabilmekken... Neden birtakım sanal gündemler, sanal çatışmalar ve var oluş mahiyetimize uymayan hedefler peşinde, sınırlı ömürlerimizi heba ediyoruz?
Meraklanmaya gerek yok. Suçlu, tabii ki de "onlar".
"Nasıl "o" insan olabilirsiniz?" , "Nasıl sevilebilirsiniz?", "Nasıl takdir edilebilirsiniz?" sorusu etrafında dönen ve bilinçaltınızla oynayan o sanal gündemler. Sizden, normal şartlar altında karşılığı olması gereken hislerinizi alıyor ve karşılık... Vermiyor. Size sizi gösteriyor ve nasıl "o insan" olabileceğinizi anlatıyor. Nasıl takdir edilip onaylanabileceğinizi anlatıyor size. Siz de, daima "en başarılı", "en cool" ya da "en hot" olabilmek istiyorsunuz. Takdir edilmek için! Oysa söyledim ya, burun deliklerinizden düzenli olarak havanın girmesi ve çıkması, takdir edilmek için yeterli bir emek ve beceri. (Ölüme birkaç saniye kaldığında, en değerli olan bu olacak çünkü.)
Bu dinamiklerin nasıl yaratıldığı, bizlerin nasıl da bu dinamiklerin bir parçası oluverdiğimiz ve en önemlisi, bizi bu dinamiklerin içinden çıkarmadan, hatta tam da göbeğine konumlayarak nasıl daha mutlu olabileceğimizi anlatan bir koca sektör -kişisel gelişim- bu ayki kapak konumuz.
Keyifle okuyun. Suçlu siz değilsiniz, meraklanmayın, "onlar".
Yeni yorum gönder