2000’li yılların hemen başında, bazı önemli riskleri göze alarak Antalya’dan İstanbul’a gelişimde, Anton Çehov’un Maksim Gorki’ye yazdığı mektubun da etkisi olmuştu. Çehov, Gorki’ye taşradan ayrılmasını, edebiyat çevresine yakın olmak için Moskova’ya veya Petersburg’a yerleşmesini öneriyordu söz konusu mektubunda. Gorki reddetmişti belki ama Çehov’un büyük şehir davetine ben icabet etmiştim! Şimdi buradan durup baktığımda çok da kötü bir karar olmadığını düşünüyorum ama Gorki’nin değil de Çehov’un sözünü dinlememin tek nedeni, büyük ihtimalle yalnızca bir “bahane”ydi. İşte şimdi de, 28 Mart 1868 doğumlu Maksim Gorki’nin, doğumunun 150. yılını “bahane ederek”, edebiyatta taşra ve kent konusunu irdeleyelim istedik SabitFikir’in mart sayısında. Bülent Usta’nın da dosya yazısında altını çizdiği gibi, “Türkiye’nin modernleşme sürecinden ve modernleşmeye dair tartışmalardan ayrı düşünülemez taşra ve kent. Bu tartışma da her zaman bir hayat-memat meselesi olageldiğinden, Doğu-Batı, gelenek ve modernleşme arasında yaşanan çatışmalar, yazılan ilk romanlardan günümüze edebiyatımızın değişmeyen temalarından biri oldu.”
Bir taraftan da, son zamanlarda, şehirlerden bir an önce kaçmamızı öneren –sözüne güvenilir– tanıdıklarımızın sayısı artmaya başladı. Üstelik Gorki’nin cümleleri daha bir “anlamlı” sanki artık: “Tekrar kentteydim; iki katlı, beyaz, tabuttan farksız, kalabalık bir evde kalıyordum. Ev yeniydi, ama birden zenginleşince önüne geleni tıkınmaya başlamış, yağlanmış sıska bir fakiri andırıyordu. Sokağa yan duruyordu, her katında sekiz pencere vardı, evin ön yüzü olması gereken yerde ise her katta dört pencere... Alt katın pencereleri avlunun dar bir geçidine, üst katın pencereleri ise avlu duvarının üzerinden çamaşırcı bir kadının küçük evi ile çamurlu yamaca bakıyordu. (...) İnanılmaz derecede sıkıcı, pis bir yerdi burası. Sonbaharın havası bu çöplü, vıcık vıcık toprağı bozmuş, ayakkabılara yapışan sarı bir zifte çevirmişti. Bu kadar küçük bir alanda bu kadar çamur daha önce hiç görmemiştim; tertemiz tarlalardan, ormanlardan sonra kentin bu köşesi hüzünlendiriyordu beni.” (Maksim Gorki, İnsanlar Arasında, çev. Ergin Altay, Can Yayınları, 2014.)
Yeni yorum gönder