Bugün tek bir sözcük çıksa ağzınızdan, kimliğinize dair bir şeyler söyleyebilirim. Mesela “çapulcuyum” deseniz, olasılıklar vardır ya, kim olduğunuz az çok belli olur. Hele birkaç cümle daha kurarsanız, seçtiğiniz sözcükler, onları sıraya dizişiniz neredeyse ifşa eder sizi. Saklanmanız çok zor. Üstelik, bugün sizi “ifşa” edebilecek en küçük dil birimi, sözcükler değil, harfler. “Newroz” ya da belki de “walla” derken kullandığınız bir w, ya da isminizin önüne koyduğunuz bir TC hiç de az şey söylemez sizin hakkınızda.
Kısa vadede hakkımızda birçok şey bilen, uzun vadede ise daha çok şey söyleyen dil peki, bugünün Türkiye’sinde ne durumda? Ülkenin toplumsal borderline halinden nasibini almış mıdır?
Bugün dil direnişte diyebiliriz ülkemizde. Öztürkçeciler, Türk Dil Kurumu, Güneş Dil Teorisi, internetçiler, Osmanlıcacılar... Herkes kendi dil direnişini veriyor, herkes kendi karşısındakine direniyor. Ortalıkta bir sürü “doğru” fink atıyor, bizim ise başımız sıkıştığında danışabileceğimiz ortak bir dil kaynağımız, sözlüğümüz bile yok! Sıkıştığınızda danıştıklarınız bile sizi siyasi bir hale getirebilir. Yine de her gün, tartışırken, sevişirken, düşünürken hâlâ bu dili kullanmaya devam ediyoruz. Öyle bir direniş bizimki!
Çapulcu-Yağmager-Maskaralık-Voyou
Bugün Erdoğan’ın Gezi protestocularına “çapulcu” diye seslenmesi az şey değildir. “Osmanlı seçkinlerinin Paris Komünü sırasında da isyancıları ‘yağmager’ (yani, birebir ‘çapulcu’) diye nitelediğini biliyoruz. De Gaulle, 68 hareketi için ‘maskaralık’; Sarkozy de 2005 ayaklanmasının arifesinde ‘it kopuk sürüsü’ diye tanımladığı banliyö gençleri için, olaylar devam ederken ‘voyou’ (serseri, çapulcu) demişti.” İktidarın dil silahı işte, deyip geçmek mümkün. Ama Erdoğan’ın bu dil oyunları, ortaya Gezi dili gibi taze ve heyecan veren bir dil çıkarmış olduğu için geçivermek çok da kolay değil. Gezi’de ortaya çıkan ve tüm dil meraklılarının heyecanlandıran bu “bağzı”lı, “chapulling”li yeni dil, bugün belki de incelenmeye en çok değer olan. Hem dildeki tüm iktidarları devirdiği hem de çağın ruhunu da içinde barındırdığı için. Öyle ya, dilimiz yalnızca siyasi erklere değil, çağa da teslim.
Ağzımızdan çıkan her sözcüğü daha iyi okumak ve dilimizdeki tüm iktidarları tanımak için gerekli bir yazı yazdı bu ay Süreyyya Evren kapağımız için. Evren’in de bu değerli yazıda söylediği gibi, “dil hakkında düşünme konusunda da ufkumuzun açıldığı bu dönemde yeni bir sözlük çalışması çıksın artık” umuduyla... İyi okumalar!
Ayşegül Kanat'ın alnından öpmek istedim sorusu için.
Kim bilir belki bir gün.
Sayın Bereketli "dil" diyorsunuz sonra "toplumsal bordline" le açıklama yapıyorsunuz. Ne demek "toplumsal bordline", hangi sözlükte aramalıyım anlamını?
Yeni yorum gönder