Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap

Dosya


Dosya

Ginsberg'in akıllı telefonu olsaydı




Toplam oy: 1196

Başkaldırı, tükenmek bilmeyen bir yenilik arayışı, tüketim karşıtlığı, sınırsız cinsel haz ve uyuşturucu... Beat Kuşağı sadece geçen yüzyılın 10-20 yıllık dönemine damgasını vuran çılgın bir gençlik akımı değil, bugün hâlâ etkilerini hissedebileceğimiz, bugün hâlâ aradığımız ve özlediğimiz bir ruh hali.

 

1950'ler ve sonrasında New York ile San Francisco'da heyecan verici bir kültür atağına kalkan Beat Kuşağı temsilcilerinin kuşku yok ki en önemli temsilcilerinden biri, Allen Ginsberg. Uluma, Amerika... Allen Ginsberg'in aykırı ve ilham verici yazarlığını hepimiz biliriz. Peki onu bir fotoğrafçı olarak tanıyor muyuz?

 

Nereden çıktı bu, diyecekseniz hemen söyleyelim: San Francisco'daki Yahudi Müzesi'nde Ginsberg'in çektiği fotoğraflardan oluşan bir sergi var bugünlerde. "Beat Anıları" isimli bu sergide, Ginsberg'in yıllar boyu peşini bırakmayan fotoğraf aşkı sayesinde ortaya çıkan binlerce siyah beyaz fotoğraftan 79 tanesi seçilmiş; fotoğraflar eylüle kadar sergilenecek.

 

Evet, Ginsberg aynı zamanda fotoğraflar da çeken bir yazardı. Ancak serginin küratörü Colleen Stockmann'ın, Ginsberg ve fotoğrafçılığı hakkında düştüğü önemli nota göz atmakta fayda var: "Ginsberg'in çektiği fotoğrafları sergiliyoruz, ancak bilmek gerekir ki, Ginsberg'in fotoğraf algısı bilinçli bir sanat yaklaşımına sahip değil. Şöyle düşünmek daha iyi olacaktır, eğer Ginsberg bugün yaşasaydı ve bir akıllı telefonu olsaydı, çekeceği fotoğraflar işte bunlar olacaktı."

 

Biz bu fikri çok sevdik: İşte, eğer Ginsberg bugün yaşasaydı ve bir akıllı telefonu olsaydı böyle fotoğraflar çekecek ve fotoğrafların altına bu küçük notları düşecekti. Gelin, bir yandan bir Beat resmigeçidi ya da bir Beat anı defteri olarak da görebileceğimiz bu 79 fotoğrafın birkaçına göz atalım.

 

 

 

 

Rebecca Ginsberg, Buba, çamaşırhaneci Pincus'un karısı, 1953.

 

 


 

 

Jack Kerouac 7. caddede gezerken. 1953.

 

 


 

 

William S. Burroughs ciddi görünüyor. Üzgün aşığın gözleri, 1953.

 

 


 

 

Jack Kerouac. Elinde Trenyolu Frencisinin El Kitabı var, 1953.

 

 


 

 

 

Neil Cassady ve o yılki aşkı. 1955.

 

 

 


 

 

 

Peter Orlovsky, James Joyce'un mezarında. Zürih, 1980.

 

 

EB

 

 

Yorumlar

Yorum Gönder

Yeni yorum gönder

Diğer Dosya Yazıları

Günlük yaşantıdaki kurallar çoğu zaman, yazılan eserler için de geçerlidir. Zorla gerçekleşen, kendine biçilen rolden fazlası istenen veya aşırıya kaçan her şey güzelliğini yitirir. Şair Eyyüp Akyüz, son kitabı Eskiden Buralar’da, adeta bu bilginin ışığında şiirlerini uzun tutmadan bitiriyor ve akılda kalan mısraları bize yadigâr kalıyor.

 

-Kimsin?

-Anneannemin torunuyum.

 

Divan Edebiyatı, sahibi meçhul bir kavram. Her halükârda 20. yüzyılın başında ortaya çıktığı konusunda bir tartışma yok. İskoçyalı oryantalist Elias John Wilkinson Gibb’in 1900 yılında yayınlanan Osmanlı Şiiri Tarihi kitabında bu kavrama hiç yer verilmez. Hepsi batılılaşma döneminde düşünülen isim alternatiflerinden biridir “Divan Edebiyatı”.

Arap coğrafyasında üretilen roman, öykü ve şiirler son yıllarda edebiyat gündeminde karşılık buluyor. Avrupa başta olmak üzere Batı’da düzenlenen büyük ve uluslararası kitap fuarlarındaki temsiliyetin güçlenmesi, en yeni eserlerin prestijli birçok ödüle değer görülmesinin bu ilgideki payı büyük elbette. Batı’nın doğuyu gördüğü “egzotik göz”le romantize edilemeyecek bir yükseliş bu.

Yirminci yüzyıl başlarında İngiltere genelinde Müslümanlara yönelik hasmane tavırlar öne çıkarken, İslam’ı seçenlerin sayısında da gözle görülür bir artış söz konusudur. İslam’la müşerref olan bu şahsiyetler, yeri geldiğinde İslam dünyasının savunucuları olarak da önemli faaliyetlerde bulunmuşlardır.

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.