Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap

Dosya


Dosya

Gölgede Kalanlar // Dev eserlerin dev gölgeleri altında




Toplam oy: 1264
Jack London
İthaki Yayınları
İlginç konusuyla, akıcı polisiye kurgusuyla, alt metindeki sorgulamalarıyla en az Jack London’ın diğer ünlü eserleri kadar ilgiyi hak eden bir roman Suikast Bürosu.

Hem daha önce bu sayfalarda bir süre izini sürdüğümüz “Yarım Kitaplar”a hem de ünlü yazarların ünlü eserlerinin gölgesinde kalmış “diğer” kitaplarına, “Gölgede Kalanlar”a bir örnek Suikast Bürosu. Jack London’ın kaleme aldığı yaklaşık 20 bin kelimelik bir taslağın ardından romanı olması gerektiği gibi sürdüremeyeceğine hükmedip yarım bıraktığı Suikast Bürosu, ABD’li polisiye yazarı Robert L. Fish tarafından tamamlanıp 1963 yılında yayımlanır. Tam da Kennedy suikastının gerçekleştiği yıla denk getirilmiş olması, sanırım romanın daha çok ilgi çekmesine yönelik bir girişimdi. Ancak Suikast Bürosu, London’ın diğer eserlerine göre daha az bilinir. Ne de olsa pek kolay değil Demir Ökçe, Vahşetin Çağrısı, Beyaz Diş, Martin Eden gibi dev eserlerin dev gölgelerinden sıyrılabilmek!

 

 

 

Suikast Bürosu’nun hikayesi, adı üstünde, bedeli ödendiği takdirde ortadan kaldırılması istenen her kişiyi öldüren gizli bir suikast bürosu etrafında dönüyor. Ancak sıkı sıkıya izlenen bazı “etik” kuralları vardır bu büronun. Örneğin, aldıkları suikast talimatının toplumsal açıdan haklı bir gerekçeye sahip olduğu kanaatine varmaları gerekmektedir mutlaka, öldürülmesi istenen kişinin tavırları ve kişiliği incelenmelidir; “tüm faaliyetlerimizi ahlaken onaylamamız gerekiyor.” Bir kez bu karar verilince de, katiyen geri alınmamaktadır. Suikast Bürosu’nun başkanı İvan Dragomiloff, sarsılmaz bir mekanizma kurduklarına inanmakta, yıllardır devam eden başarılarını müşterileriyle onurlu bir şekilde iş yapmalarına, büronun maharetle yönetilmesine dayandırmaktadır. Romanın kırılma noktasında ise, büroya başvuran bir müşterinin İvan Dragomiloff’a suikast düzenlenmesini istemesi yer alıyor. İşte bu nokta, aynı zamanda romanın alt metnine de giriş niteliğinde; Jack London'ın (ve elbette Robert L. Fish’in) adalet, ahlak gibi kavramları irdelediği bölümler...

 

 

Bir kara-komedi


Suikast Bürosu, 1969 yılında aynı isimle beyazperdeye de uyarlanmış. Yönetmenliğini Basil Dearden’ın üstlendiği, başrollerinde Oliver Reed, Diana Rigg, Telly Savalas ve Curt Jürgens gibi isimlerin yer aldığı kara-komedi türündeki bu film de, anlaşılan, hikayeye arzulanan popülerliği kazandıramamış. Türkçede de durum farklı değil; Jack London’ın diğer eserleri yıllar içerisinde farklı yayınevleri tarafından –farklı ebatlarda, ciltli ciltsiz, uzun kısa halleri– defalarca yayımlanmış olmasına karşın, Suikast Bürosu’nun yalnızca iki üç farklı çevirisine rastlıyoruz. Oysa ki ilginç konusuyla, akıcı polisiye kurgusuyla, alt metindeki sorgulamalarıyla en az Jack London’ın diğer ünlü eserleri kadar ilgiyi hak eden bir roman Suikast Bürosu.

 

 


 

* Görsel 1 : Burcu Günister

Yorumlar

Yorum Gönder

Yeni yorum gönder

Diğer Dosya Yazıları

Günlük yaşantıdaki kurallar çoğu zaman, yazılan eserler için de geçerlidir. Zorla gerçekleşen, kendine biçilen rolden fazlası istenen veya aşırıya kaçan her şey güzelliğini yitirir. Şair Eyyüp Akyüz, son kitabı Eskiden Buralar’da, adeta bu bilginin ışığında şiirlerini uzun tutmadan bitiriyor ve akılda kalan mısraları bize yadigâr kalıyor.

 

-Kimsin?

-Anneannemin torunuyum.

 

Divan Edebiyatı, sahibi meçhul bir kavram. Her halükârda 20. yüzyılın başında ortaya çıktığı konusunda bir tartışma yok. İskoçyalı oryantalist Elias John Wilkinson Gibb’in 1900 yılında yayınlanan Osmanlı Şiiri Tarihi kitabında bu kavrama hiç yer verilmez. Hepsi batılılaşma döneminde düşünülen isim alternatiflerinden biridir “Divan Edebiyatı”.

Arap coğrafyasında üretilen roman, öykü ve şiirler son yıllarda edebiyat gündeminde karşılık buluyor. Avrupa başta olmak üzere Batı’da düzenlenen büyük ve uluslararası kitap fuarlarındaki temsiliyetin güçlenmesi, en yeni eserlerin prestijli birçok ödüle değer görülmesinin bu ilgideki payı büyük elbette. Batı’nın doğuyu gördüğü “egzotik göz”le romantize edilemeyecek bir yükseliş bu.

Yirminci yüzyıl başlarında İngiltere genelinde Müslümanlara yönelik hasmane tavırlar öne çıkarken, İslam’ı seçenlerin sayısında da gözle görülür bir artış söz konusudur. İslam’la müşerref olan bu şahsiyetler, yeri geldiğinde İslam dünyasının savunucuları olarak da önemli faaliyetlerde bulunmuşlardır.

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.