Aslında konumuz barış. Savaş edebiyatı, her şeyin üzerine büyüteç tutuyor. Kahramanlıklar, fedakarlıklar, kayıplar, acılar, aşklar daha büyük. Bedenler kadar ruhlar da ateş altında. Çocuklar, bu anlamadıkları olaylardan kendilerine tuhaf bir gerçeklik yaratıyorlar. Savaşı birinci elden gözlemlemiş yazarların eserleri, kurmaca, belgesel ve otobiyografinin kusursuz karışımı. Savaş romanları dünya tarihinin yazılı belgeleri, bu yüzden pek çoğu yazıldığı dönemde yasaklanıyor, yok edilmek isteniyor. Savaş edebiyatı karanlığı ve aydınlığı göstermeli ki, başka coğrafyalar ve zamanlara da ilham versin, teselli etsin.
Savaş, bazen romantik bir kahramanlık fanatizmine dönüşür. Soğuk savaş, casusluk roman türünü hediye etti edebiyata. Fantastik edebiyat, zamana ve mekana bağlı kalmadan, iyi kötü savaşı üzerinden yeni mitolojiler yarattı. Savaş teması, bazen bir ülkenin bütün edebiyatını esir alır, ona bir misyon yükler, barış geldikten sonra yazarların yazacak konusu kalmaz. Bazen de açıkça savunulamayan konular, yazarların dolambaçlı metaforlarıyla büyülü gerçekçilik ya da distopyaya dönüşür. Savaş hâlâ hayatlarımızı değiştiriyor. Bundan edebiyat da nasibini alacak, savaş yeniden edebiyatın ağırlıklı temalarından biri olacak. Önemli olan, konjonktür kurmacaları değil, kalıcı bir edebiyat yaratabilmek. Okları takip edin, zamana karşı değerini yitirmeyen savaş romanları arasından barışa ulaşın.
Hazırlayan: Aysu Önen / Çizen: Sedat Girgin
Resmin büyük haline gitmek için üzerine tıklayınız.
Yeni yorum gönder