Sınıflar arası gerilimlerin Doğu toplumlarını, Batı toplumları kadar derinden etkileyip dönüştürememesinin nedenlerinin başında Doğu’nun kent-kır gerilimini bir türlü aşamaması geliyor. Kast sisteminin etkili olduğu Hindistan dışındaki Doğu toplumlarında tarihin ilerleyişinin içkin sebeplerine bakınca kent-kır gerilimi belirleyici etken; Rusya’da, Çin’de, İran’da, Kore’de kırın kente akınlarına ve bu akınların toplumun şekillenmesi üzerindeki dönüştürücü etkisine tarih boyu rastlanıyor.
Anadolu tarihi de benzer bir hikaye barındırıyor; Türk akınları, ardından Moğol istilası, Celali İsyanları, Mısır Valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşa Ayaklanması bir yönüyle taşranın kente meydan okumalarıydı.
Ulus devletlerin ortaya çıkışıyla yeni oluşan yönetim sistemleri içinde hukuk, çoğunlukla yine kentin elinde bir mücadele aracı olarak kalsa da; demokrasi, taşranın mücadelesinde sayısal üstünlüğünü kullanabileceği savaş alanı harici bir zemin bulmasını sağladı. Yakın dönemde taşra-kent kavgası Batı’da da Doğu’da olduğu kadar sertleşmeye başladı - örnek: Brexit taşranın Evet’i kentin (ve merkezin) Hayır’ını yendi.
Bireyselliğin ve modernitenin ürettiği sorunların öne çıktığı, dinamik ve yenilikçi kent ile cemaatlerin ve farklılıkların törpülenmesinin ortaya çıkarttığı varoluşsal krizlerin hüküm sürdüğü, dingin ve sert taşra insanlara farklı perspektifler, olanaklar ve farklı sorun setleri sunuyor. KarasızOkur’da bu ay; birbirleriyle hem çatışıp hem yoğun etkileşimde birbirlerini şekillendiren bu iki yapıya da hâkim olan, ikisinin içinden de seslenebilen yazarlara ve eserlerine yer verelim istedik.
(Görselin büyük hali için tıklayınız.)
Görsel: Onur Atay
Yeni yorum gönder