Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap

Dosya


Dosya

Kelebek Etkisi// Bir başka yılı daha bitirdim, dedi Tanrı




Toplam oy: 993
İnsanların yepyeni kıyafetleriyle birbirinin Noel’ini kutladığı, soğuk ama pırıl pırıl bir Noel günü ve gecesinden bahseden ünlü Rus romanı hangisi peki?

O yılbaşı günü, kelebekle evde yalnızdık. Yeni yıla girmemize saatler kalmış olmasına rağmen, bir yılbaşı ağacından başka her şeye benzeyen zavallı salon bitkisinin hediyesiz, bomboş görünümü iyice moralimi bozuyordu. “Hediyesiz bir yılbaşı, yılbaşı değildir,” diye mırıldanmışım farkında olmadan. “Yanlış alıntı yaptın, doğrusu ‘Hediyesiz bir Noel, Noel değildir,’ olacaktı,” diyen kelebeğin sesiyle kendime geldim. “Bu da nerden çıktı bilmiş kelebek?” diyecek oldum ama bizimkisi hemen cevabı yapıştırdı, “Louisa May Alcott’un Küçük Kadınlar’ındaki Jo’nun lafıdır o, yerdeki halının üstünde umutsuzca yatar ve yoksulluk nedeniyle alamadıkları armağanları düşünürken böyle söyler. Ama yılbaşını değil, Noel’i kasteder.” Bizim kelebek, yılbaşı ve Noel deyince ilk akla gelen kitapları anımsamaya başlamıştı: Hans Christien Andersen’in bir yılbaşı günü sokaklarda donan Küçük Kibritçi Kız’ı, Charles Dickens’ın Bir Noel Hikayesi...

 

 

 

 

 

 

 

 

Kaptırmış gidiyordu ki muzip bir gülümsemeyle araya girip, “Peki sen her yılbaşı geldiğinde Hıncal Uluç’un köşesine koyduğu öyküyü bilir misin?” diye sordum. Kitap dışında bir şey okumayan bizimki, şaşırdı tabi. Şaşkınlığından yararlanıp anlatmaya başladım hemen, “O’Henry’nin Noel Armağanı öyküsü deyince anımsayacaksındır. Hani genç ve yoksul bir evli çift vardır. Kadın kocasına hediye almak için saçlarını kestirip satar, oysa kocası ona armağan olarak toka almıştır. Ama birbirlerine asıl armağanları aşkları olacaktır. Anımsadın mı?” Biraz bozulmuştu belli ki, kafasını salladı ama altta kalmamak için hemen o da bir soru sordu; “İnsanların yepyeni kıyafetleriyle birbirinin Noel’ini kutladığı, soğuk ama pırıl pırıl bir Noel günü ve gecesinden bahseden ünlü Rus romanı hangisi peki?” Bilmediğimi anlayınca kendisi cevapladı mecburen, “Savaş ve Barış. Tamam, kabul ediyorum bu biraz zor oldu. Peki, Noel günü aldığı evlilik teklifini reddeden ünlü Jane Austen karakteri kimdir?” Neyse ki bunu biliyordum. “Emma Woodhouse tabii ki. Madem Noel, evlilik ve İngiliz edebiyatından açıldı konu... Sen söyle bakalım hangi hüzünlü İngiliz romanının talihsiz iki kahramanı, yılbaşında evlenmeyi planlamıştı?” Onun için kolay bir soruydu. Hüzünle iç geçirerek, “Tabii ki Uğultulu Tepeler’in talihsiz aşıkları Catherine ve Heathcliff’in başkalarından olan çocukları Cathy ve Hareton. Böylece bu hüzünlü romana da umutlu bir son eklemiş olurlar zaten,” dedi.

 

 

 

 

Bir an hüzünlenmiştik ki, aklımıza Bridget Jones’un Günlüğü’nde kendine ümitsizce ‘kısmet’ arayan Bridget’in, teyzesinin evindeki yılbaşı partisine gitmeden önceki hali gelince aynı anda gülmeye başladık.

 

 

 

Kahkahalarımızın arasından, yeni yılın gelişini kutlayan komşuların neşeli çığlıkları çalındı kulağımıza. Kelebek, Thomas Hardy’nin Yılbaşı şiirinden şu dizelerle kutladı yeni yılın gelişini “Bir başka yılı daha bitirdim, dedi Tanrı.” Sonra ikimiz de en sevdiğimiz kitapları elimize alıp, yeni yılın ilk dakikalarında okumaya gömüldük.

 

 

Yorumlar

Yorum Gönder

Yeni yorum gönder

Diğer Dosya Yazıları

Günlük yaşantıdaki kurallar çoğu zaman, yazılan eserler için de geçerlidir. Zorla gerçekleşen, kendine biçilen rolden fazlası istenen veya aşırıya kaçan her şey güzelliğini yitirir. Şair Eyyüp Akyüz, son kitabı Eskiden Buralar’da, adeta bu bilginin ışığında şiirlerini uzun tutmadan bitiriyor ve akılda kalan mısraları bize yadigâr kalıyor.

 

-Kimsin?

-Anneannemin torunuyum.

 

Divan Edebiyatı, sahibi meçhul bir kavram. Her halükârda 20. yüzyılın başında ortaya çıktığı konusunda bir tartışma yok. İskoçyalı oryantalist Elias John Wilkinson Gibb’in 1900 yılında yayınlanan Osmanlı Şiiri Tarihi kitabında bu kavrama hiç yer verilmez. Hepsi batılılaşma döneminde düşünülen isim alternatiflerinden biridir “Divan Edebiyatı”.

Arap coğrafyasında üretilen roman, öykü ve şiirler son yıllarda edebiyat gündeminde karşılık buluyor. Avrupa başta olmak üzere Batı’da düzenlenen büyük ve uluslararası kitap fuarlarındaki temsiliyetin güçlenmesi, en yeni eserlerin prestijli birçok ödüle değer görülmesinin bu ilgideki payı büyük elbette. Batı’nın doğuyu gördüğü “egzotik göz”le romantize edilemeyecek bir yükseliş bu.

Yirminci yüzyıl başlarında İngiltere genelinde Müslümanlara yönelik hasmane tavırlar öne çıkarken, İslam’ı seçenlerin sayısında da gözle görülür bir artış söz konusudur. İslam’la müşerref olan bu şahsiyetler, yeri geldiğinde İslam dünyasının savunucuları olarak da önemli faaliyetlerde bulunmuşlardır.

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.