Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap

Dosya


Dosya

Kusursuz gerçek




Toplam oy: 233
Edebiyat üzerine kuramsal yazıların toplandığı bir kitaptan ne bekleriz? Akademik bir çalışmada kullanmak için altını çizeceğimiz satırlar. Eser sahibinin meselelere bakışı. Aykut Ertuğrul imzalı Kusurlu Rüya size istediğiniz seçeneği kovalamanın imkânını tanıyor.

İlk karşılaşmamızda ne benim henüz yayımlanan bir metnim vardı ne de Aykut Ertuğrul’un ilk öykü kitabı raflara düşmüştü. Yayın yönetmenliğini üstlendiği “Ğ” dergisine değerlendirilmesi için gönderdiğim bir öyküyle başlayan edebiyat sohbetimizde yılları devirdik. Sanırım en kıdemli okurlarından biriyim. Bir eleştiri yazısına da bu kadar duygusallık yeter.

 

Edebiyat üzerine kuramsal yazıların toplandığı bir kitaptan ne bekleriz? Akademik bir çalışmada kullanmak için altını çizeceğimiz satırlar. Eser sahibinin meselelere bakışı. Okur ya da yazar olarak yeteneğimizi geliştirecek ipuçları. Sosyal medya için afili bir cümle. Tamamı doğru. Aykut Ertuğrul’un yeni yayınlanan eleştiri/inceleme kitabı Kusurlu Rüya - Tuhaf Zamanlarda Öykü size istediğiniz seçeneği kovalamanın imkânını tanıyor. Ama ben bir başka ihtimalin peşinden gideceğim. Bir öykücünün edebiyat macerasına eşlik edelim.

 

Kitapta eleştiri ve kitap inceleme yazılarının toplandığı iki bölüm karşılıyor bizi. Ağırlık noktaları farklı olsa da her bir metin diğeriyle akraba. Aykut Ertuğrul, öykücülüğünün ilk yıllarından beri kimi zaman bir eleştiride kimi zaman incelediği bir eserde kendi gündeminin peşine düşmüş. Öykü kitaplarıyla beraber düşünüldüğündeyse yazarın kurgudaki denemelerini, oyunlarını ve buluşlarını Kusurlu Rüya’da da görmek mümkün. Tabii ki tam aksini de. Kitabın ayırıcı özelliklerinden biri bu. Sınırlandırılmış bir alanda düşünmek yerine Aykut Ertuğrul, kendi öykü anlayışının etrafını yolları çatallanan patikalarla turluyor. Derdi cevap bulmaktan çok yeni yokuşlara, mağaralara denk gelmek: “Büyük bir ihtimalle, her engel/soru her zaman cevabıyla olmasa da kendi hediyesiyle bekliyor bizi.”

 

Modern zamanlar

 

Kitaptaki temel tartışma gelenek ve modern kavramları doğrultusunda öykünün sınırlarını çizmek. Yeni bir tür olarak imkânlarını test etmek. Kendi öyküleriyle keşfettiklerini bu kez de kuramsal mecrada konuşuyor: “Hep ifade ettiğim gibi artık geleneksel döneme dönmemiz imkânsız, hatta görünen o ki ‘zorunlu modernler’ olarak kalabilmemiz bile zor; bütün dünyayı saran yorgunluk, hikâye yoksunluğu, deneyim eksikliği bizi de pekâlâ sarıyor, saracak.” Kitabın kalbindeki bu cümle, adının da açıklayıcısı. Kesin bir cevap vermeyeceğini belirttikten sonra ekliyor: “Ama hakikatin, anlamın, mananın izinin kaldığı son metinlerde bir yol işareti aramaya devam etmekten, geleneğin kesintilerle de olsa bugüne uzanan bir yol olduğunu hatırlayıp onu metinlerimizde tekrar canlandırmaya çalışmaktan bir zarar gelmeyeceği de kesin.”

 

Şenepik

 

Kışkırtıcı başlıklar ve afili ilk cümlelerle başlıyor çoğu metin. Akademik resmiyete boğulmadan devam ediyor. Kitabın taşıdığı biçimsel özellikler de içerik kadar önemli. Kuram yazılarında sıklıkla karşılaşmadığımız bir esneklik var Aykut Ertuğrul’un kaleminde. Kendi öykülerinden bir kısmını da tanımlamak için kullandığı şen anlatıcı, Kusurlu Rüya’ya da sızmış. Okur için kimi zaman sıkıcı olabilecek pek çok bölümü eğlenceli bir metne çeviriyor. Kurmaca yazarı olarak arayışına yine kurgudaki yetenekleriyle ortak oluyoruz. Bu durum, çağdaş eleştiri metinlerinde sık rastladığımız kapalılığı ortadan kaldırıyor. Johan Cruyff’a selam verecek olursak zoru başarıyor ve konuya çok hâkim olmayan muhatabına bile basitçe aktarıyor. Eleştiri metinlerinden oluşan bir kitabı satır satır değinerek incelemek mümkün değil. Okuru bekleyen çok nokta var. Ama en azından yazının sonuna gelirken peşinden gittiğim ihtimalin ipuçlarına değindim. Aykut Ertuğrul öyküsü ilk metninden bu ana değişimini sürdürüyor. Bazı durakları es geçiyor, bazılarında aylarca kalıyor. Kusurlu Rüya tam bu açıdan çok kıymetli. Aklımızdaki soru, peki bu yol nereye çıkıyor: “Her hikâye anlatıcısı (bunu aynı zamanda öyküler de yazan biri olarak söylüyorum) epikten uzaklaşmış olmanın bedelini gizli gizli düşünüyor olmalı. Entelektüel buhranlar, bencil sancılarla halkla ve onun yüzyıllardır dinlemeye alışık olduğu hikâyelerle arasına mesafeler koymuş olmanın hesabını kime verecek hikâyeci?”

Yorumlar

Yorum Gönder

Yeni yorum gönder

Diğer Dosya Yazıları

Günlük yaşantıdaki kurallar çoğu zaman, yazılan eserler için de geçerlidir. Zorla gerçekleşen, kendine biçilen rolden fazlası istenen veya aşırıya kaçan her şey güzelliğini yitirir. Şair Eyyüp Akyüz, son kitabı Eskiden Buralar’da, adeta bu bilginin ışığında şiirlerini uzun tutmadan bitiriyor ve akılda kalan mısraları bize yadigâr kalıyor.

 

-Kimsin?

-Anneannemin torunuyum.

 

Divan Edebiyatı, sahibi meçhul bir kavram. Her halükârda 20. yüzyılın başında ortaya çıktığı konusunda bir tartışma yok. İskoçyalı oryantalist Elias John Wilkinson Gibb’in 1900 yılında yayınlanan Osmanlı Şiiri Tarihi kitabında bu kavrama hiç yer verilmez. Hepsi batılılaşma döneminde düşünülen isim alternatiflerinden biridir “Divan Edebiyatı”.

Arap coğrafyasında üretilen roman, öykü ve şiirler son yıllarda edebiyat gündeminde karşılık buluyor. Avrupa başta olmak üzere Batı’da düzenlenen büyük ve uluslararası kitap fuarlarındaki temsiliyetin güçlenmesi, en yeni eserlerin prestijli birçok ödüle değer görülmesinin bu ilgideki payı büyük elbette. Batı’nın doğuyu gördüğü “egzotik göz”le romantize edilemeyecek bir yükseliş bu.

Yirminci yüzyıl başlarında İngiltere genelinde Müslümanlara yönelik hasmane tavırlar öne çıkarken, İslam’ı seçenlerin sayısında da gözle görülür bir artış söz konusudur. İslam’la müşerref olan bu şahsiyetler, yeri geldiğinde İslam dünyasının savunucuları olarak da önemli faaliyetlerde bulunmuşlardır.

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.