Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap

Dosya


Dosya

Turgut Uyar'ın ELELE dergisindeki okuma güncesi




Toplam oy: 194
Turgut Uyar
Yapı Kredi Yayınları

Turgut Uyar’ın 1978-1984 yılları arasında Elele dergisinde yayımlanan yazıları, geçtiğimiz günlerde Yapı Kredi Yayınları etiketiyle yayımlandı. Kitapta bir araya getirilen metinler, İkinci Yeni'nin büyük şairinin o dönemde okuduklarına dair görüşlerini dolambaçsız bir şekilde paylaştığı bir okuma güncesi olarak da görülebilir.

Aynı zamanda, ki belki de yazıları daha mühim kılan bu, Turgut Uyar’ın düzyazıya yer yer yaklaşan şiirlerindeki gibi içini açtığı, satır aralarında, dünyaya dair hassasiyetlerini kendine ait kelimelerle yansıttığı metinler bunlar. O yüzden de, yeni bir Turgut Uyar şiiri bulmuş kadar mutlu oluyor insan bu metinleri okuyunca.





İçinde hangi yazarların bahsi geçmiyor ki; Gabriel García Márquez, José Mauro de Vasconcelos, Elias Canetti, Sevgi Soysal, Oktay Rifat, Adalet Ağaoğlu, Melih Cevdet Anday, Yaşar Kemal, Cemal Süreya, Edip Cansever, Sevim Burak, Nazlı Eray, Orhan Pamuk...

Karşımızdaki şair değil de eleştirmen Turgut Uyar mı? Bunu öne sürmek biraz fazla iddialı olur. Uyar'a soracak olursanız, bu yazılar, bir eleştirmenin dikkatli bakışından ziyade okurda "tat" bırakma amacını taşıyor.

 

Her şekilde, Elele dergisindeki “Okuyalım” adlı köşede çıkmış bu yazıların arasında dolanmak, Uyar’ın güzel kelimeleriyle karşılaşmaya yetiyor.

 

Kitaptan, Nobel Ödüllü Yugoslav yazar İvo Andriç'in Ver Elini Çocukluk adlı yapıtına dair bir bölüm:


"Bir yazarın, daha doğrusu sadece bir yazarın değil bir insanın yaşlılık döneminde çocukluğuna dönmesi, onu anlatmaya çalışması nasıl açıklanır bilemiyorum. Çünkü bunlar çoğu zaman anı olmaktan ötede, çocukluk çevresinin -yaşlı kişi bili ve bilinciyle- yargılanması haline dönüşür. Çok uzakta kalmış sevgiler abartılıyor, korkuluyor, kinler farkına varmadan büyütülüyor, çocuğun çocuk yaşta algıladığı duygular yaşlı ağzı ve kafası ile belki de saptırılıyor. Yaşlı bir insan nasıl yeniden duyabilir, hatta düşünebilir çocukluğunu, duygularını nasıl yeniden yaşayabilir? Artık onun yazdığı çocukluk hele kötü geçmişse, ilendiği, yakındığı, daha doğrusu yeniden yarattığı bir çocukluktur. Çoğu kendisinin çocukluğu değildir. Yazarak kurtulmak istediği bir yaşam dilimidir sanki."

 

 

AB

 

 

Yorumlar

Yorum Gönder

Yeni yorum gönder

Diğer Dosya Yazıları

Günlük yaşantıdaki kurallar çoğu zaman, yazılan eserler için de geçerlidir. Zorla gerçekleşen, kendine biçilen rolden fazlası istenen veya aşırıya kaçan her şey güzelliğini yitirir. Şair Eyyüp Akyüz, son kitabı Eskiden Buralar’da, adeta bu bilginin ışığında şiirlerini uzun tutmadan bitiriyor ve akılda kalan mısraları bize yadigâr kalıyor.

 

-Kimsin?

-Anneannemin torunuyum.

 

Divan Edebiyatı, sahibi meçhul bir kavram. Her halükârda 20. yüzyılın başında ortaya çıktığı konusunda bir tartışma yok. İskoçyalı oryantalist Elias John Wilkinson Gibb’in 1900 yılında yayınlanan Osmanlı Şiiri Tarihi kitabında bu kavrama hiç yer verilmez. Hepsi batılılaşma döneminde düşünülen isim alternatiflerinden biridir “Divan Edebiyatı”.

Arap coğrafyasında üretilen roman, öykü ve şiirler son yıllarda edebiyat gündeminde karşılık buluyor. Avrupa başta olmak üzere Batı’da düzenlenen büyük ve uluslararası kitap fuarlarındaki temsiliyetin güçlenmesi, en yeni eserlerin prestijli birçok ödüle değer görülmesinin bu ilgideki payı büyük elbette. Batı’nın doğuyu gördüğü “egzotik göz”le romantize edilemeyecek bir yükseliş bu.

Yirminci yüzyıl başlarında İngiltere genelinde Müslümanlara yönelik hasmane tavırlar öne çıkarken, İslam’ı seçenlerin sayısında da gözle görülür bir artış söz konusudur. İslam’la müşerref olan bu şahsiyetler, yeri geldiğinde İslam dünyasının savunucuları olarak da önemli faaliyetlerde bulunmuşlardır.

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.