Gelişen teknolojiyle birlikte daha evvel hayatımızın merkezinde duran birçok şey tarihe karışırken, pek çok alışkanlığımız da değişti. Bu değişimin etkisi kitaplara da yansıyınca –özellikle internetin doğuşuyla birlikte– e-kitaplar, hatta elektronik kütüphaneler önce birer hayal olarak kuruldu. 2009 yılının başlarında bu fikir artık Türkiye’ye de ulaşmış bir olasılıktı. Kitapseverlerin, “Kitabın elektroniği mi olurmuş, basılı kitabın yerini nasıl tutarmış!” tepkisiyle karşıladıkları bir fikirdi bu. Dijitale gönül verenler ise sessiz ve sabırlıydı.
E-kitabın Türkiye’deki yolculuğunu başlatan online kitabevi Idefix, Nisan 2010’da ilk e-kitap dükkanını açtı ve 15 Nisan 2010 günü saat tam 18:49’da Vanlı bir öğretmen, İnan Çetin’in İblisname: Bir Hayalin Gerçek Tarihi’ni satın alarak Türkiye’nin ilk e-kitap okuru oldu. Bir başka “hayalin” tarihi başlamış oldu ve işte şimdi bugünlerde de e-kitabın beşinci yılını kutluyoruz...
KDV engeli, korsan korkusu
E-kitaplar, ilk aşamada kişisel bilgisayarlardan ve elektronik mürekkep (e-ink) ekranlı e-kitap okuma cihazlarından okunabiliyordu. 2010’un sonunda mobil cihazlar için hazırlanan bir kitaplık uygulaması, zamanla tablet ve akıllı telefonlarda da kullanılabilir hale geldi. Artık amaç, satılan e-kitapları her tür cihaz ve platforma dağıtabilmekti. Fakat sürece beklenenden az sayıda yayıncının destek vermesi, okur beklentisini karşılamak konusunda pek yardımcı olmadı.
E-kitabın önündeki bir diğer engel ise katma değer vergisi (KDV) oranlarıydı. Sürecin ilk zamanlarında e-kitaplar için okurdan basılı kitaplarla aynı oranda, yani yüzde 8 vergi alınıyordu. Söz konusu dönemde e-kitap piyasasına başka firmaların da girmesiyle birlikte, e-kitapların hangi kategori altında değerlendirilmesi ve verginin neye göre hesaplanması gerektiği konusunda bir kafa karışıklığı yaşandı. Maliye Bakanlığı’na bu konu hakkında yapılan başvuru sonucunda çıkan kararla oran yüzde 18’e yüksedi. Diğer bir deyişle, herhangi bir kitabın basılı versiyonu için yüzde 8 KDV alınırken, aynı kitabın e-kitap versiyonu için yüzde 18 alınması e-kitabın yaygınlaşmasının önünde bir engeldi hiç kuşkusuz. Sonrasında yapılan itirazlar neticesinde ise, Aralık 2013’te Bakanlar Kurulu kararı ile, oran e-kitaplar için yeniden yüzde 8’e düşürüldü. Böylece e-kitabın 3. yaşı bitmeden bu sorun da ortadan kalkmış oldu. KDV oranının düşmesiyle birlikte yayıncılar, e-kitap fiyatlarını revize ettiler ve hatta birkaç yayıncı fiyatları basılı kitabın yarısına kadar çekti. E-kitabın fiyatının düşmesiyle birlikte, e-ticaret platformlarında yüksek indirim ile satılan ürünler arasına e-kitap da eklendi. Böylece e-kitabın da bir indirimi oldu!
Diğer bir sorun ise, bilginin korunmasıyla ilgili güven sorunuydu. Matbu kitap basıldığında “kapanıyor”, yani içine bir şey konulamıyor ya da içinden bir şey çıkarılamıyordu; ancak e-kitap konusunda yayıncılar, kitapların değiştirilmesinden ve korsana düşmesinden korkuyordu. Bu korkunun panzehiri ise DRM oldu. Kişiye özel bir şifrelemeyle DRM, satın alınan kitabın yalnızca belli sayıda cihazda okunmasına olanak sağlıyor. Güvenlik önlemleri alındıktan sonra, e-kitaplar teknik editörlerin büyütecinden geçip sorunsuz ve güvenli bir şekilde okura ulaşıyor.
2010’da başlayan bu emekleme döneminde e-kitabın yanında yer alan yayıncı sayısı 20’lerdeyken, şu sıralar 300’den fazla yayınevinin e-kitap yayımladığını söyleyebiliriz. Hatta bazı yayıncılar, artık basılı kitap ile aynı anda e-kitabı da piyasaya sürüyor. Yayımlanan kitaplar da idefix.com, dr.com.tr, babil.com, ttnet.com.tr ve Turkcell Kitaplık’ta satışa sunuluyor. Mart 2015 itibariyle okura sunulan e-kitap sayısı 14 binin üzerinde. Bu sayıyı basılı kitap sayısı ile kıyasladığımızda e-kitabın daha gidecek çok yolu var belki ama piyasanın belli bir hızla büyüdüğünü göz ardı etmemek gerekiyor. ABD’de ise e-kitabın iş hacmi, sektör içerisinde yüzde 25’lere ulaşmış durumda. Amazon, son dört yıldır e-kitapta basılı kitap satışlarını geçti. ABD'de 2018’de dijital kitapların basılı kitaplarla eşit miktarda satılması bekleniyor. Türkiye'de ise önümüzdeki süreçte e-kitap için yüzde 5 gibi bir pazar payı öngörmek mümkün.
Avantajlar-dezavantajlar
Elbette, basılı kitabın yüzyıllar boyu süren varlığının getirdiği alışkanlıklardan, dokunma ve koklama duyularına hitap eden yönlerinden vazgeçmek zor. Böylesi “dezavantajlara” rağmen e-kitap, “yine de” yaygınlaşıyor. Çünkü artık çok ağır kitapların tümünü bir arada taşıyabilmek (örneğin havuz başına hafif bir çantayla inmek), okuduğunuz kitabı etrafınızdakilerden gizlemek, hatta karanlıkta da okumak mümkün. Yaklaşık 3 bin 500 kitabın sığdığı 250 gram civarındaki e-kitap okuyucular, bir dokümana birkaç saniyede erişilmesini sağlıyor. Örneğin Umberto Eco da e-kitaplara olumlu yaklaşanlardan; “Savaş ve Barış’ı e-kitaptan okumanın ne kadar elverişli olacağını merak etmeden duramıyorum,” diyor. Profesör George P. Landow ise, e-kitap için “kitabın ötesi” tanımını yapıyor. Diğer avantajlarının yanında, metin içerisinde hızlı arama yapılabilmesini, not alınabilmesini sayıyor.
Fotoğraf resim sanatını öldürdü mü; ya televizyon sinemayı, tiyatroyu? Öyleyse neden e-kitabın basılı kitabı öldüreceğini düşünelim...
* Görsel: Mehmet İnanır
Yeni yorum gönder