Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap

Dosya


Dosya

Yazarlar ve en sevdikleri daktiloları




Toplam oy: 193

Daktilolar, ilham veren bir yazı aleti olma özelliklerini yitirdiler sanki son yıllarda. Daktilo ve plak gibi nesneler, hispter’lıkla, nostalji ya da retro düşkünlüğüyle bir tutulmaya başlandı; ilham için basit bir kalemin yeterli olduğu görüşü giderek daha çok hakimiyet kazandı. Kaleme silgiye ulaşmak basit, onları yanımızda taşımak zahmetsiz; üstelik ses de çıkarmıyorlar... Sade olan kazanır elbette!

 

Yine de unutmamak lazım ki, her yazarın kendine has bir yazma pratiği var. Kendini kaptırarak yazmak, ilhamla, coşkuyla kelimeleri ardı ardına dizmek için çoğu yazarın kendine has bir rutini var. Bu rutinler bir kez yerleşti mi, onları kırmak da hayli zor!

 

 

Daktilolar da, her harfi önemsemenizi sağlayan sesleri ve yazma deneyimini farklılaştıran yapıları itibariyle retro akımına kurban edilmeyecek kadar önemli araçlar. Bookstr, 22 Haziran’da kutlanan Daktilo Günü (!) vesilesiyle ünlü yazarların daktiloları ile kurdukları ilişkiyi hatırlattı bize.

 

 

Agatha Christie

 

 

Christie, edebiyat dünyasındaki çıkışını ablasının Empire marka daktilosunda yazdığı metinlerle yapmıştı, ancak onun gözde daktilo markası Remington'dı. Kader ağlarını ördü, Christie el bileğini kırdı ve bir daha da daktilo kullanamadı.

 

 

 

Ernest Hemingway

 

 

Hemingway yazarlık hayatı boyunca çok farklı model ve markada daktiloları denedi. Aralarında en sevdiği marka ise Royal Quiet Deluxe’tü.

 

 

 

Mark Twain

 

 

Mark Twain ilk daktilosuna 1874 yılında sahip olmuştu. Tom Sawyer’ın ilk taslağını daktiloyla yazdığı söylenir.

 

 

 

Maya Angelou

 

 

Angelou, şiirlerini Adler marka elektronik daktilosunda yazıyordu. Yıllarca kullandığı daktilosu ölümünün ardından bir müzayedede 5 bin dolara satıldı.

 

 

 

Tennessee Williams

 


Williams, burada saymakla bitmeyecek kadar çok metne imza atarken, Remington’dan Smith-Corona’ya çok çeşitli markalara sahip daktilolar kullandı.

 

 

Truman Capote

 

 

Capote, yazma pratiğini şöyle anlatıyor: "Başlangıçta daktilo kullanmıyorum. Öncelikle kalem kağıt kullanarak yazıyor, daha sonra tekrar kalemle tüm düzeltmelerimi yapıyorum. Üçüncü müsveddeyi özel bir sarı kağıt kullanarak, daktilomda yazıyorum. Bunu yapmak için yatağımdan çıkmıyorum bile. Makineyi dizlerimin üzerinde hizada tutabiliyorum ve dakikada 100 kelime yazabiliyorum."

 

 

AB

 

 

 


 

 

 

Görsel: Unsplash

 

 

 

Yorumlar

Yorum Gönder

Yeni yorum gönder

Diğer Dosya Yazıları

Günlük yaşantıdaki kurallar çoğu zaman, yazılan eserler için de geçerlidir. Zorla gerçekleşen, kendine biçilen rolden fazlası istenen veya aşırıya kaçan her şey güzelliğini yitirir. Şair Eyyüp Akyüz, son kitabı Eskiden Buralar’da, adeta bu bilginin ışığında şiirlerini uzun tutmadan bitiriyor ve akılda kalan mısraları bize yadigâr kalıyor.

 

-Kimsin?

-Anneannemin torunuyum.

 

Divan Edebiyatı, sahibi meçhul bir kavram. Her halükârda 20. yüzyılın başında ortaya çıktığı konusunda bir tartışma yok. İskoçyalı oryantalist Elias John Wilkinson Gibb’in 1900 yılında yayınlanan Osmanlı Şiiri Tarihi kitabında bu kavrama hiç yer verilmez. Hepsi batılılaşma döneminde düşünülen isim alternatiflerinden biridir “Divan Edebiyatı”.

Arap coğrafyasında üretilen roman, öykü ve şiirler son yıllarda edebiyat gündeminde karşılık buluyor. Avrupa başta olmak üzere Batı’da düzenlenen büyük ve uluslararası kitap fuarlarındaki temsiliyetin güçlenmesi, en yeni eserlerin prestijli birçok ödüle değer görülmesinin bu ilgideki payı büyük elbette. Batı’nın doğuyu gördüğü “egzotik göz”le romantize edilemeyecek bir yükseliş bu.

Yirminci yüzyıl başlarında İngiltere genelinde Müslümanlara yönelik hasmane tavırlar öne çıkarken, İslam’ı seçenlerin sayısında da gözle görülür bir artış söz konusudur. İslam’la müşerref olan bu şahsiyetler, yeri geldiğinde İslam dünyasının savunucuları olarak da önemli faaliyetlerde bulunmuşlardır.

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.