Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap

Dosya


Dosya

Zadie Smith'ten yazmanın 10 kuralı




Toplam oy: 812

Elmore Leonard’ın 2010 yılında The New York Times’ta yayınlanan, “Yazmanın 10 kuralı” başlıklı yazısı, The Guardian’a günümüzün en ünlü yazarlarına ulaşmak ve onlara kendi kurallarını sormak için ilham verdi. Ulaşılan yazarlardan biri de, Kamboçya Elçiliği adlı kitabı, geçen günlerde Türkçe okuruyla buluşan Zadie Smith idi. İşte, yazarın 10 kuralı:

 

1) Çocukluktan itibaren çok fazla kitap okuyun. Buna diğer her şeyden daha fazla zaman ayırın. 

 

2) Bir yetişkin olduğunuzda kendi yazdığınızı bir yabancıymışsınız gibi okumaya başlayın; hatta düşmanınızın yazdıklarını okuyormuşsunuz gibi...

 

3) İşinizi romantize etmeyin. Ya güzel cümleler yazabilirsiniz ya da yazamazsınız. Yani, yazar gibi yaşamak diye bir şey yoktur. Bütün mesele kağıda ne döktüğünüzdür. 

 

4) Zayıflıktan kaçının; yapamadığınız şeylerin yapmaya değer olmadığına kendinizi inandırmayın. Güvensizliklerinizi kibirle maskelemeyin.

 

5) Yazmak ile düzenlemek arasında yeterli bir zaman bırakın. 

 

Zadie Smith'in Kamboçya Elçiliği adlı kitabı, geçen günlerde Türkçe okuruyla buluştu.

 

 

6) Zümreleri, çeteleri, grupları görmezden gelin. Bir topluluğun varlığı sizin daha iyi yazmanızı sağlamayacaktır.

 

7) İnternet bağlantısı olmayan bir bilgisayarla çalışın. 

 

8) Yazdığınız zamanı ve mekanı koruyun; insanları buradan uzak tutun. En çok önemsediklerinizi bile...

 

9) Ödül almak ile başarılı olmak aynı şey değildir; bunları karıştırmayın.

 

10) Doğruları anlatın; herhangi bir şeyi gölgede bırakmadan. Kendinizi asla tatmin olmamaktan kaynaklanan ve ömür boyu süren üzüntüye de hazırlayın. 

 

 

 


 

 

* Kaynak: Brain Pickings

 

EK

 

 

Yorumlar

Yorum Gönder

Yeni yorum gönder

Diğer Dosya Yazıları

Günlük yaşantıdaki kurallar çoğu zaman, yazılan eserler için de geçerlidir. Zorla gerçekleşen, kendine biçilen rolden fazlası istenen veya aşırıya kaçan her şey güzelliğini yitirir. Şair Eyyüp Akyüz, son kitabı Eskiden Buralar’da, adeta bu bilginin ışığında şiirlerini uzun tutmadan bitiriyor ve akılda kalan mısraları bize yadigâr kalıyor.

 

-Kimsin?

-Anneannemin torunuyum.

 

Divan Edebiyatı, sahibi meçhul bir kavram. Her halükârda 20. yüzyılın başında ortaya çıktığı konusunda bir tartışma yok. İskoçyalı oryantalist Elias John Wilkinson Gibb’in 1900 yılında yayınlanan Osmanlı Şiiri Tarihi kitabında bu kavrama hiç yer verilmez. Hepsi batılılaşma döneminde düşünülen isim alternatiflerinden biridir “Divan Edebiyatı”.

Arap coğrafyasında üretilen roman, öykü ve şiirler son yıllarda edebiyat gündeminde karşılık buluyor. Avrupa başta olmak üzere Batı’da düzenlenen büyük ve uluslararası kitap fuarlarındaki temsiliyetin güçlenmesi, en yeni eserlerin prestijli birçok ödüle değer görülmesinin bu ilgideki payı büyük elbette. Batı’nın doğuyu gördüğü “egzotik göz”le romantize edilemeyecek bir yükseliş bu.

Yirminci yüzyıl başlarında İngiltere genelinde Müslümanlara yönelik hasmane tavırlar öne çıkarken, İslam’ı seçenlerin sayısında da gözle görülür bir artış söz konusudur. İslam’la müşerref olan bu şahsiyetler, yeri geldiğinde İslam dünyasının savunucuları olarak da önemli faaliyetlerde bulunmuşlardır.

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.