Neresinden tutsak elimizde kalan zamanların ve hiç tanışmadığımız, sadece bu dünyadan göçtüklerinde adlarını öğrendiğimiz çocukların ölüm haberleriyle sarsılıyoruz her gün. Öyle ki, yaşamak için bulduğumuz nedenlerin birçoğu sadece boşlukta sallanıp duruyor. Çocuklar büyüyemezken, biz bir şekilde devam edebilmenin sıkıntısıyla sadece yokluklarını sayabiliyoruz onların. Kurşunlarla, ellerinden büyük fişeklerle, boylarından büyük acılarla gidiyorlar uzak diyarlara. Biz geride kalanlar ise, gerçeklikten usanıp fantastiğin kucağında tazeliyoruz umutlarımızı.
Hepimizin yaratıcının ve evrenin adaletini sorguladığımız zamanlardır çocukları kaybettiğimiz zamanlar. Şimdi durup çocukların hiçbir nedenle ölmediği bir hastane düşünün. İşte orada biraz umut, biraz huzur, biraz ütopya var. Bedia Ceylan Güzelce’nin son romanı Göğün Bütün Çeyrekleri, böyle bir dünyaya yolculuk ederek, zamansız yitirilen bütün çocuklara selam yolluyor.
Bugün mü, dün mü, gelecek zaman mı, yoksa geçmiş mi aslında fark etmeyen bir roman yazmış Güzelce. Yıllar ve yıllarca aynı hastanenin içerisinde, dışarıya çıkmadan çocukların iyileşmesi için çaba sarf eden bir ekibin hikayesini anlatmış. Bu sarmalı bir şekilde etrafına ören Doktor Timur’un nevi şahsına münhasır bir süper kahramanken, herkesin yarasına merhem bir insanken kendi yaralarını tedavi edemeyişini de dile getirmiş. İnsanın en temel derdiyle dolu Doktor Timur; aşkla... Uyumak aşkının nesnesini rüyada görebilme ihtimali olduğu için güzel. O kadının yanında durarak iyileşebilme umuduyla yaşarken kadının gidişini seyretmiş ve onun arkasından bakakalmış biri Doktor Timur. Bir yanı buu dünyevi dertle meşgul, diğer yanı ise kendisini kapattığı hastanede çocukların hastalıklarını hemen teşhis edip gereken tedavi ve terapiyi hızlıca uygulayıp hayata döndürüyor onları.
Derken, her şeyin bir anda olduğu ve unutulduğu bu yüzyılın hikayesine yaşı belirsiz amber kokulu bir başka adam –Enuh-, bambaşka bir dertle sızıyor. Nuh Tufanı’nı görmüş ve her öldüğünde başka bir yerde yeniden dünyaya gelmiş, her varlıkla bir şekilde iletişim kurabilen bir insan olarak giriyor hastane kapısından içeriye... Onun o olduğunun bilincine varan Timur, amber kokusunun hatırlattıklarıyla başa çıkmaya çalışırken, varlığını hissettiği kanamayı durdurmaya çalışıyor. Bütün çocukları kalbinde büyütebilen ve onların ölmelerine asla izin vermeyen Timur’dan onu öldürmesini istiyor Enuh. Böylece Enuh’un da kavuşmak istediklerinin bulunduğunu anlıyor Timur, kendi kavuşamadıklarının anısıyla. Bu öyle bir yüzyıl ki, Enuh bile artık gitmek istiyor bu dünyadan; göğün açık kapılarından kendi yolunu bulmaya...
Dertli ve kambur bir metin
Bedia Ceylan Güzelce’nin hikayesinde daha evvel defalarca farklı isim ve kimlikle dünyaya gelen İdris Peygamber’in hikayesi var aslında. İçinde yaşadığımız dünyanın kötücüllüğünün farkında, kendi yaşadığımız fakir acıların içerisinde, büyüyemeden ölen çocuklara merhem olup kendi yaralarını durmadan kaşıyan bir adamın şifalı elleri bir yanda da...
Göğün Bütün Çeyrekleri kocaman bir nokta ile bitiyor. İnsanda bir ağaca sarılma, bir dağa kavuşma ihtiyacı doğuruyor. Dili ve anlatım tarzıyla okuru alıp götüren bu şairane dünyada, kendi yarasını kaşıyan insanlara merhem niyetine Enuh’u sunuyor. İnsanın hafızasından silinenlerin dünyanın hafızasından silinmediğinden, gamın suyla, toprakla taşındığından, ağaçla büyüyüp serildiğinden dem vuruyor.
Göğün Bütün Çeyrekleri dertli ve kambur bir metin. Başkalarını iyileştirirken kendilerini durmadan kanatanların meramını dile getiren, şifanın içimizde ve yolda olduğunu hatırlatan bir roman.
* Görsel: Akif Kaynar
Yeni yorum gönder