Murathan Mungan, öyküleri, şiirleri, oyunlarının yanı sıra denemeleriyle de rüştünü ispat etmiş bir yazar. Sinema yazılarını bir araya topladığı 'Kullanılmış Biletler' adlı güzel kitabını bir solukta okumuştum. İzlemediğim birkaç filmin adını hemen kaydetmiş; izlediklerimi de geri dönme ihtiyacını hissetmiştim (Amorcord filmi üzerine yazdıkları ile derin bir okuma fırsatı sunuyordu.)
Bazı edebiyat dergilerinde yayınlanan fragmanlarını yakın zamanda '227 Sayfa' adıyla kitaplaştırdı. Fragmanlar Adorno, Benjamin gibi yazarların eserlerinde hem ufuk açıcı hem de müthiş bir edebi zevk veren bir yazım biçimiydi. Mungan da bu kitabında aynı yolda aynı hassasiyetle ilerliyor. Bütün yazılarında okumaya yaşamaya ve neticede anlatmaya tutkulu bir yüreğin cömert sesi işitiliyor. Üstelik genç yazarlar için rehber olabilecek notlar da mevcut.
Kitapta en çok ilgimi çeken yazarın ısrarla günümüzde dile karşı takınılan vurdumduymazlığı, sözü taşıma ehliyeti ve sözü omuzlama sorumluluğu kavramların ışığında sorgulamasıydı. Sevdiği kelimler sözlüğünü yapmayı düşünen bu hassas tavrın yer yer estetik yer yer de etik bir bakışla kültür dünyasında verdiği örnekler de oldukça güzel.
Hızın, tüketimin hâkim olduğu dünyada kaybolup gidecek küçük şeylere mütevazı bir sahip çıkma çabasının ürünü paylaşımlar. Yaşam pratiğimizde hiçbir karşılığı olmadığı, büyük yazarlardan dev alıntılar yaparak süslediğimiz ezber yazılarımızda önce, söylediğimizin bizi ne derece kuşattığını ısrarla soran paragraflar.
Mungan, geniş merakı, entelektüel donanımı, birçok alanda söz söyleme ehliyeti ile müzik, sinema, siyaset gibi geniş bir yelpazede okurunu evine, kütüphanesine davet ediyor ve eserlerinin arka bahçelerinde usul bir seyahate çıkarıyor. Ben kendi adıma birçok yazarın beslendiği kaynakları hep merak etmişim. Bazı yazarların meçhul nedenlerle bunları saklayıp eserlerinde başka isimlere yer vermemesine karşılık Mungan’ın bu konudaki cömertliği de takdire değer.
Hepimizin okuması gerektiğini düşündüğü kitaplardan bazılarını adını anarken şu önemli isimleri tekrar buraya alma ihtiyacı hissetim: Nietzsche, E.Canetti, Baudrillard, E.M. Cioran, Susan Sontag, Gilles Deleuze, Felix Guattari, Walter Benjamin, Adorno, N.Chomsky, Edward W.Said, Alberto Manguel, Roland Barthes, Mircea Eliade, Umberto Eco, Georges Bataille, Richard Sennett, Judith Butler, Hannah Arendt, Terry Eagleton, Max Horkheimer, Slavoj Zizek, Michel Foucault, John Berger...
Birbirinden güzel ve has yazarların iyi bir takipçisi olduğu anlaşılan Mungan’ın birçok alanda mahir bir kalem olmasına şaşmamak lazım. Bugün bu yazarlardan sayısızca alıntı yapılıp birçok kişin ağzında isimleri dolaşmaktadır; ama ilginç bir şekilde Türkçedeki çevrilmiş kitaplarının satış grafiğine baktığımızda aslında bu şahsiyetlerden bahseden birçok insanın bunları hiç okumadığı ortaya çıkacaktır. Doğrusu böyle bir incelemeye de gerek kalmadan Adorno veya Benjamin’den tutun bir diğerine kadar adı anılan bu şahsiyetlerden icazet alarak konuşanların sığ düşünceleri, inanılmaz sakat yorumlarını görünce okumanın tek başına yetmediğini ve yaşamdan süzülmeyen bilginin ne derece ham, tehlikeli ve yapay olduğunu da fark edebiliriz.
Kitaptan:
Bazı kitaplar, kitaplığımızda vazgeçilmez güçlerini içeriklerine değil, yaşamımızdaki anı değerlerine borçlanırlar. Kapakları, eprimiş sararmış sayfaları, bir aile fotoğrafı, bir gençlik fotoğrafı gibi zamanla değer ve anlam kazanmıştır. Sonradan daha iyi bir kâğıda ya da daha iyi bir çeviriyle daha düzgün baskısı yapılmışsa bile bu kitabın, siz ilk göz olan sadakatinizi sürdürürsünüz. Sizin için bu kitap o kitaptır. (Anı Gücü, sy, 11)
Yeni yorum gönder