Kafka’nın çığlığı gökkubede yankılanmaya devam ediyor. Gökkubbe soğukkanlılığından ödün vermese de, modern zihnin ve onun türettiği dünyanın bunaltılı yazarlarının çığlıklarından oluşan o akordsuz koro giderek genişliyor. Kendi dilinde, kendi meşrebince bazen bir haykırış bazen bir uluma yahut mırıltı olabilen bu çığlıkların ortak bir özelliği var: Modern zihnin kurumsallaşması ve varoluşçu temaların tedavüle girmesiyle dünyayı olduğu kadarıyla bilen, o dünyaya fırlatılmışlığının sancısını duyan modern öznenin -Sartre gibi söylersek- bunaltısı... 20. yüzyılın ortalarından sonra bunun üzerine yeni temalar da eklendi elbette: Tüketim toplumu, konformizm, gösteri toplumu ve daha niceleri.
Hakan Akdoğan beşinci romanı Varlık ve Piçlik’te başkarakteri Derman’ın ağzından alkol ve sigarayla kalınlaşmış, hırıltılı bir çığlık savuruyor. Kaybedenler Kulübü’nün daimi üyelerinden radyo programcısı Derman şöyle sesleniyor dinleyicilere: “Aşağı doğru tırmanmaya hazırlanın, Kül Köpeği’yle birlikteliğiniz başlıyor. İki saat boyunca en dibe ineceğiz, yerin altına, hayal kırıklıklarımıza, nefretlerimize, kendimizden bile sakladıklarımıza. Bu gece çukurdaki zirvemize tırmanacağız.”
Hedonizm ile nihilizm arasında
Çukurda bir zirve arayışı, insanın kendi düşkünlüğünden kendi varoluşunu olumlayıcı bir destan çıkarma çabası, sonunda bu düşkünlüklerde bir keyif ve bir güzellik bulmaya yahut bulduğunu sanmaya varıyor. Programın dinleyicileri, kendi düşkünlüklerini itiraf ediyorlar.
Bir modern kahraman olarak Derman, varoluşun bunaltısından mustarip, bolca okuyor, reel politiğe ve ülkedeki problemlere karşı eleştirel bir tavır sahibi. Kaplan Bar’da takılıp kendini bitirene kadar içiyor, sırtında çocukluk sancılarını testislerinde ise ölümcül tümörler taşıyor. Sahip olduğu bilinç onu tiksintiye ve yalnızlaşmaya ve yine ayrı rotada, daha fazla düşkünleşmeye götürüyor.
Gökdemir İhsan, “Modern Kahramanın Düşüşü” başlıklı yazısında haklı bir ifadeyle, modern kahramanın ruhuyla göbek bağını keserek kendi bedeninden ibaret kaldığını, ödenmesi gereken kefareti de yine kendi bedeniyle, “öz-yıkıcılık” ile ödediğini söyler (İhtiyar, Ağustos 2011). Hedonizm ile nihilizm ise bu öz-yıkıcılığın farklı veçheleridir. İhsan’ın bu tespitlerini Varlık ve Piçlik’te bu kadar net bir şekilde teşhis edebiliyor olmamız ise ilginç.
Hikayeye kaldığımız yerden devam edelim: Derman’ın karısı ikizlere hamile, bebeklerin kendinden olmadığını bilen başkahramanımız karısından uzaklaşıyor, Peri’ye âşık oluyor fakat Peri de onu terk ediyor. Derman, çukurun bir zirvesi olmadığını, yalnızca giderek derinleştiğini fark ediyor. İkizlerin doğduğu gün, eve gelip başarısız bir intihar girişiminde bulunuyor.
Modern kahramanın öz-yıkıcı eğilimlerinden ikincisi, tıkılıp kaldığı varoluştan kurtulmak, karnındaki bunaltıyı dindirmek için yöneldiği diğer alan nihilizm. Yine nihilizmin son durağı olarak intihar da Derman’ın yolculuğunda arzıendam ediyor.
Hakan Akdoğan’ın modern kahramanlar korosuna kazandırdığı karakterinin adının Derman olması ise, kendi içine düşen modern kahramana bir öğüt olabilir.
Varlık ve Piçlik, modern kahramanın derdine dermansızlığı üzerine bir roman.
Ol hikayet bundan ibaret.
* Görsel: Akif Kaynar
Yeni yorum gönder