Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap

Eleştiri

Eleştiri

Sizin Kafka’nız hangisi?



Toplam oy: 2363

Kafka kült bir isim. Sadece eserleriyle değil, hayat öyküsüyle ve hatta fotoğrafıyla da... Dolaşımdaki iki fotoğrafı Che ya da James Dean’inkiler gibi dünyada en çok bilinen fotoğraflardan. Yüzü marka haline gelmiş. Hediyelik eşyalara, tişortlara basılmış. Fotoğraflarındaki masum bakışla birlikte hayat öyküsü birleşince bu imge daha da kuvvetleniyor. Genç yaşta veremden ölmüş olması, hayattayken hiç tanınmamış bir yazar olması, “ben ölünce tüm eserlerimi yakın” vasiyeti, ölümünden sonra kitaplarının yayınlanması, despot baba, kırık aşk hikayeleri, kadınlarla hiç ilişki kuramamış olması, kötü iş koşulları, yoksulluk, azınlık olmak... Kitap okuyan okumayan herkes onu tanıyor, hayat öyküsüne aşina.  

Kafka’nın bize anlatılan hayat hikayesinin pek gerçekçi olmadığına dair kuşku tohumları iki yıl önce, 2008’de yayınlanan haberlerle atılmıştı. Ünlü Kafka uzmanı James Hawes, basına yaptığı açıklamalarda hayat hikayesinde cinsellikle hiç ilişkisi olmadığı anlatılan Kafka’nın aslında porno meraklısı olduğunu söylüyordu. Hawes’e göre Kafka porno dergilere aboneydi ve bu dergilerden bazıları evindeki gizli bir çekmecede bulunmuştu. Hawes, Kafka'nın, not tuttuğu bazı hikâye metinlerinde de pornoya varan bir dil kullandığını, birçok tarihçinin bu belgeleri, "yazarın dünya edebiyatındaki imajını zedelememek" için kamuoyundan sakladığını da öne sürüyordu.    

James Hawes’in bu açıklamalarının amacı İngilizcede yeni yayınlanan Kafka hakkındaki kitabını tanıtmaktı. Gerçekten de bu açıklamalar çok etkili oldu ve James Hawes’in kitabı çok konuşuldu, tartışıldı. Hawes’in olay kitabı geçtiğimiz günlerde Sel Yayıncılık’tan Suğra Öncü çevirisi ile Türkçede yayınlandı. James Hawes “Hayatınızı Mahvetmeden Önce Neden Kafka Okumalısınız”da Kafka mit’ini yaratan “uydurulmuş” hayat hikayesini, onun için yaratılmış efsanelerin gerçekliğini sorguluyor.

Hawes, kitabına ilgi uyandırmak için açıkladığı sansasyonel porno koleksiyonunun işin sadece bir parçası olduğunu yazıyor. Kafka’nın kadınlarla ilişkisinin pek de sorunlu olmadığını, genç yaşlardan itibaren bir çok kadınla ilişkiye girdiğini, o dönem Prag’da çok yaygın olan randevuevlerinin gediklilerinden olduğunu belgeleriyle açıklıyor. Kafka’nın meşhur iki fotoğrafından melon şapkalı olanının aslında kadrajlı bir fotoğraf olduğunu, fotoğrafın kesilen yanında genç bir kadının bulunduğunu açıklıyor. Prag gecelerinde hafif meşrepliğiyle iyi tanınan Hansi Szokoll bu kadın.

James Hawes, adım adım Kafka efsanesini oluşturan mitleri çürütüyor. Kafka’nın fotoğraflarda oluşturulmaya çalışılan ufak tefek, ezik imajının aksine 1.90 boyunda, yapılı, kendine iyi bakan, sadece sebzelerle beslenen bir genç olduğunu belirtiyor. Hukuk eğitiminde başarılı olmuş, doktorluk payesi almış. İş koşullarının da hiç de söylenildiği gibi olmadığını, Dr. Franz Kafka’nın işinde başarılı, sevilen bir yönetici olduğunu, patronlarınca çok sevildiğini ve çok dolgun bir maaşı olduğunu anlatıyor. Patronları Kafka’yı öyle seviyorlarmış ki, askerlik görevini erteletip savaşa gitmesini bile önlemişler. Zengin bir ailenin çocuğu olan, iyi para kazanan Kafka, Prag sosyetesinde de önemli bir konuma sahip. Prag gazetelerinde sık sık adı geçiyor. Genç kadınların gözdesi.

Hawes, Kafka’nın sadece Prag’da Almanca konuşan Yahudi azınlık içinde bilindiği ve  ölümünden sonra tanındığı tezinin de doğru olmadığını kanıtlıyor ki bunu öğrenmek çok da zor değil. Wikipedia’ya bile baksanız ölümünden önce ne kadar çok eserinin yayınlandığını görüyorsunuz. Kafka, eserlerini yayınlatmaya başladığı ilk yıllardan itibaren Almanca konuşulan ülkelerde bilinen bir yazar olmuş. Kitaplarını büyük Alman yayıncılar yayınlamış, öyküleri iyi Alman dergilerinde çıkmış ve bir de önemli edebiyat ödülünü kazanmış. Yayıncılar Kafka’nın başarılı olacağından o kadar eminmiş ki savaş koşullarına rağmen transferler, avanslar bile söz konusu olmuş.     

Kafka mit’ini oluşturan en önemli figürlerden biri “despot baba”. Hawes, ünlü Babama Mektup’tan kaynaklanan bu kanının tamamen yanlış olduğunu Kafka’nın babasının oğlunu ezmek bir yana ona hep destek olduğunu belgeliyor. Kafka’ya çok liberal davrandığını yazıyor. Zaten despot bir baba söz konusu olsa Kafka'nın randevuevlerinde sabahlaması pek mümkün görünmüyor.

James Hawes, Kafka mit’ini oluşturan en önemli eser olan Dönüşüm’deki insanın böcekleşmesi olgusunun da orijinal bir buluş olmadığını, Kafka’nın hayranı olduğu Goethe’nin kült eseri Genç Werther’in Acıları romanından alındığını belirtiyor. Hawes, bir bölümünden söz ettiğim kitabında yer alan tüm bilgilerin kolayca ulaşılabilir, göz önündeki bilgiler olduğunu ama Kafka efsanesini yaratmak için göz ardı edildiklerini ya da gizlendiklerini yazıyor. Ama şu da gerçek ki aslolan eserdir. Kafka efsanesi yaratılmamış bile olsaydı sadece eserleriyle de biz onu sevecek ve yine çok okuyacaktık. Çünkü, Kafka insanın varoluş nedenlerini oluşturan temel olguları cesurca sorgulayn büyük bir edebiyatçı. James Hawes “Hayatınızı Mahvetmeden Önce Neden Kafka Okumalısınız” da bizdeki Kafka imajını biraz sarsıyor belki ama yıkamıyor ve bu büyük ustayı tekrar okuma arzusu uyandırıyor. 

Yorumlar

Yorum Gönder

Yeni yorum gönder

Diğer Eleştiri Yazıları

Modern sanat telakkisinin adeta “dinselleştiği” ve bunun da en önemli etkisini mimarlık alanında gösterdiği bir bağlamda yaşadı Turgut Cansever. Türkiye ekseninde bir yanda pozitivist bir dünya görüşünün diğer yanda da seküler mistik ve “yaratıcı insan” düşüncesinin egemen olduğu, “bilim”in dogmatikleştiği bir dönem.

Hayat parantezi 1916’da İstanbul’un Fatih semtinde, Atik Ali Paşa’da açıldı Behçet Necatigil’in. Sonra parantezin içerisine bir başka şehir girdi: Kastamonu. Zeki Ömer Defne’nin zilleri çalarken derslere bir bir girenler arasında o hassas ortaokul öğrencisi de vardı. Evlerden, kırlardan, denizlerden duyulan bu ses zil değil şiirin tınısıydı.

“Sanatçı, gözün göremediğini görendir.”

 

Çağdaş Amerikan edebiyatının en parlak yazarlarından Michael Chabon’un bir söyleşisini hatırlıyorum. Yaratıcı yazma atölyelerinin desteklenmesi gerektiğini söylüyordu: “Tamam, kimse kimseye dâhi olmayı öğretemez kuşkusuz ama yazarken hata yapmamak, yazmak denen şeye ‘okur’ gibi değil de ‘yazar’ gibi bakmak pekâlâ öğrenilebilir.

Nehir söyleşi, ara bir tür. Ne biyografi ne de otobiyografi. Otobiyografi değil çünkü hayatınızı nasıl anlatacağınızı söyleşiyi yapan kişinin soruları belirliyor. O çerçeveyi siz çizemiyorsunuz ve birkaç soruyla hiç istemediğiniz günlere veya olaylara geri dönmeniz mümkün.

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.