Savcı, Pınar Selek için müebbet hapis istedi
Mısır Çarşısı davasında mütalaa veren savcı, sosyolog Pınar Selek'e ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istedi. Duruşma 1 Ağustos 2012’ye ertelendi. Pınar Selek'in babası avukat Alp Selek bianet'e konuşarak, yerel mahkemenin Yargıtay’ın bozma kararına direnmesine rağmen savcının 7 yıl önceki mütalaayı tekrar okuduğunu, bu sebeple mütalaanın yok hükmünde olduğunu söyledi.
9 Temmuz 1998'de, 7 kişinin öldüğü 127 kişinin yaralandığı Mısır Çarşısı girişindeki patlamadan sonra Pınar Selek’le beraber 15 kişi tutuklanmıştı. Ancak bilirkişi raporları patlama sebebinin bomba olmadığı, tüp gazı olabileceği yönündeydi. Selek, İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi’nde iki kez beraat etmiş, Yargıtay 9. Dairesi de kararı iki kez bozmuştu. Buna rağmen mahkeme kararında direnerek üçüncü kez Selek’in beraatine karar vermiş; savcı da karara itiraz etmişti.
“Gazetecilik yüzünden tutuklanmadılar”
Avrupa Birliği Bakanı ve Baş müzakereci Egemen Bağış BBC'de yayımlanan Hardtalk programına konuk oldu. Bağış, program sunucusu Stephen Sackur'un bir sorusu üzerine, Türkiye'de 'mesleği yüzünden tutuklu hiçbir gazeteci' olmadığını, hapiste bulunan gazetecilerin 'tecavüzcü ve banka soygunu yaparken yakalanan' kişiler olduğunu söyledi.
Bu sözler üzerine Tutuklu Gazetecilerle Dayanışma Platformu (TGDP) 105 tutuklu gazetecinin neyle suçlandığını tek tek açıklayan bir liste yayınlandı. Listedeki gazetecilerden hiçbiri taciz veya tecavüzle suçlanmıyor. Büyük çoğunluk ‘terör örgütü üyeliği’nden yargılanırken, KCK operasyonlarında tutuklanan ve haklarında iddianame hazırlanmayan 32 gazetecinin tam olarak neyle suçlandığı henüz bilinmiyor. Başbakan Erdoğan ise parti grubunun toplantısında konuya değinerek listedeki 6 ismin ‘hayali’, 4 kişinin de tahliye edilmiş olduğunu savundu; gazetecilerin mesleklerinden dolayı tutuklanmadıkları iddiasını tekrarladı.
Telefonla ulaştığımız TGDP sözcüsü Necati Abay ise listeyi, ellerindeki bilgileri ilgili basın kuruluşlarına teyit ettirerek ve inceleme yaparak oluşturduklarını söyledi. Konu hakkında bilgi almak için Adalet Bakanlığı Basın Danışmanlığı’na başvurduklarını belirten Abay, listede hayali isimler veya tahliye edilmiş kişiler varsa bunun bilgilerini istediklerini aktardı. “Teknik olarak mümkünse bu bilgileri paylaşırız” şeklinde cevap aldığını belirten Abay, Başbakan’ın yanıltılmış olabileceğini sözlerine ekledi.
“Cezaevinde tecavüz” muhabirlerine gözaltı
Adana merkez ve ilçelerinde BDP il binası ile Ceyhan ve Seyhan ilçe binalarına, açlık grevinin yapıldığı Gülbahçesi Demokratik Kültür ve Dayanışma Derneği’ne, Kürt Dili Araştırma ve Geliştirme Derneği’ne (KURDÎ-DER), Dicle Haber Ajansı (DİHA) bürosuna, DİHA muhabirlerinin ve çok sayıda BDP'linin evlerine polis baskın yaptı. Adana Pozantı Çocuk Cezaevi'ndeki taciz tecavüz ve işkence haberlerini Türkiye'nin gündemine taşıyan DİHA muhabirlerinden Ali Buluş ve Özlem Ağuş'un da aralarında bulunduğu en az 30 kişi gözaltına alındı. Baskınlarda bilgisayar hard disklerine, hafıza kartlarına, görüntü kasetlerine ve çok sayıda malzemeye el konuldu. Dosyada gizlilik kararı olduğu için gözaltı gerekçesi öğrenilemedi.
Cezaevinde türkü söylediler, 3 ay daha yatıyorlar
Kocaeli T Tipi Cezaevi'nde 17 tutuklu, ‘halay çekip yasadışı türkü söyledikleri ve gürültü çıkardıkları’ gerekçesiyle cezaevi idaresi tarafından 3 aylık disiplin cezasına çarptırıldı.
23 ve 24 Şubat tarihlerinde tahliye olmaları gereken Hatice Şahin ve Doğan Şahin Ermiş de aldıkları ceza sebebiyle tahliye edilmedi. İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi'ne başvuran Hatice Şahin, gönderdiği mektupta şunları söyledi:
"Yaklaşık 7 yıldır cezaevindeyim. 23 Şubat 2012 tarihinde cezam bitti ve tahliye edilmem gerekiyordu. Fakat cezaevi idaresi anadilim olan Kürtçe ile şarkı söylediğim için hakkımda soruşturma açtı ve bu soruşturmadan dolayı tahliyemi engellemekteler. Soruşturma sonuçlanana kadar beni tahliye etmeyeceklerini söylediler."
Çağdaş Hukukçular Derneği İstanbul Şube Başkanı avukat Taylan Tanay, konunun ‘koşullu salıverilme’ ile ilgili olduğunu belirtti. Tanay, 1 Haziran 2005’te yapılan düzenlemeyle hapis cezalarının ¾’ünü yatan mahkumların koşullu salıverilme şartlarının arasına ‘iyi halli olma’ şartının da eklendiğini, kişinin iyi halli olup olmadığına ise cezaevi yönetiminin karar verdiğini ifade etti.
Gülünç iddianameden 1 yıl hapis
Yargıtay, Emek Partisi (EMEP) GYK Üyesi Halil İmrek’e ‘terör örgütü propagandası’ suçlamasıyla verilen 1 yıllık hapis cezasını onadı. 2006 yılında Adana ve Osmaniye’de düzenlenen Newroz mitinglerindeki konuşmalar sebebiyle verilen ceza gülünç hataların yer aldığı polis tutanaklarına dayandırılıyor.
İmrek mitingde, Newroz efsanesinin dayandığı zalim hükümdara karşı çıkan Demirci Kawa’nın hikayesini anlatmıştı. Tutanaklarda ise ‘Demirci Kawa’ sözü ‘Demirci kova’, ‘Zalim Dehak’ da ‘Zalim DEHAP’ olarak geçti. İmrek’in “DTP’yle omuz omuza” sözü ise “PKK’yle omuz omuza” şeklinde kaydedildi.
Avukatların ısrarlarına rağmen mahkeme, konuşma kasetlerinin tarafsız bilirkişilerce çözümlenmesi taleplerini reddetmiş; iyi hal indirimi uygulamayan mahkeme cezanın ertelenmesi talebini de kabul etmemişti.
Duygu Asena Ödülü Ersanlı ve Berktay’a
2012 PEN Duygu Asena Ödülü, KCK davası kapsamında tutuklu iki kadına, çevirmen Ayşe Berktay ile adakemisyen Büşra Ersanlı’ya verildi.
İki aydın 4 Ekim 2011 tarihinde gözaltına alınmış; tutuklu yargılanmak üzere Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevi’ne gönderilmişti. PEN Türkiye Merkezi Yönetim Kurulu ödülün verilme gerekçesini Berktay ve Ersanlı’nın “insan haklarını savunmaları, kadınların bilinçlenmesine yönelik çalışma yapmaları, mağdurun yanında yer almaları, barış için yılmadan mücadele etmeleri” olarak açıkladı. PEN Türkiye Merkezi’nden yapılan açıklamada, “Onların varlığı Türkiye için övünç kaynağı, pek çok başka aydın gibi tutuklu olmaları ise demokrasi açısından açıklanamayacak bir utanç kaynağıdır” denildi.
Mahkeme tehdidi eleştiri saydı
11 Temmuz 2009’da Alperen Ocakları piyanist İdil Biret’in konserinin düzenlendiği Topkapı Sarayı’nda şarap içilmesini protesto etmiş; kapı önünde konserin afişlerini yakmıştı.
Ocağın eski İstanbul Başkanı Mustafa Kayatuzu da “Şu kapıdan elinde şarap şişeleriyle giren hainleri gördük. ‘Aklınızı başınıza alın’ demiyorum. ‘O başınızı gövdenizden alırız’ diyoruz”, sözleriyle tehdit savurmuştu. Mahkeme bu sözleri ‘eleştiri özgürlüğü’ sayarak Kayatuzu’nun beraatine karar verdi. İstanbul 12. Asliye Ceza Mahkemesi hâkimi Refik Özcan, sanığın doğrudan şikâyetçiyi ya da belirli bir şahsı hedef almadığını ifade etti. Kararda sanığın eylemi ‘şiddet ve saldırı içermeyen davranış’ olarak değerlendirildi.
Boykotçu liselinin sofrasına polis baskını
Bayrampaşa İsmail Erez Endüstri Meslek Lisesi öğrencileri yüksek kantin fiyatlarına karşı boykot kararı aldı.
Öğrenciler okula peynir, zeytin, simit, börek ve meyve suyu gibi yiyecekler getirdi ve teneffüste ‘paylaşma masası’ kurdu. Fakat öğrencilerin anlatımına göre, okul müdürü ve bazı hocalar, yanlarında sivil polislerle beraber sınıfa girdi. Sofraların kaldırılmasını isteyen müdür direnişle karşılaşınca, sivil polislerden müdahale etmesini istedi. Boykota katılanlardan Lise Anarşist Faaliyet üyesi lise 3. sınıf öğrencisi A.Y, sivil polislerin evlerinden getirdikleri yiyecekleri yemelerini engellediğini söyledi. Boykotu organize eden yedi öğrenci disipline sevk edildi. Müdürün, okula çağırdığı Abdülmelit Y. isimli öğrencinin ailesine, “Siz okuldan almazsanız biz atacağız. Biz atarsak da ilk gideceği yer karakolu olur” dediği iddia edildi.
Dünya Müzik Özgürlüğü Günü
3 Mart Dünya Müzik Özgürlüğü gününde, Danimarka'dan Sudan'a, Arjantin'den Afganistan'a 16 ülkede çeşitli etkinlikler yapıldı. Hâlâ Türkiye'de bu konuda bir örgütlenme olmadığı için konu sahipsiz kaldı. 2006’da, Freemuse'un İstanbul'da yaptığı 3. kongresi sırasında başlatılan “Sanatta Sansüre Son” girişimi de dağılmıştı. Şanar Yurdatapan 3 Mart’a ilişkin bir yazı kaleme aldı.
Yeni yorum gönder