Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap

Haber

Haber

Düşünce Özgürlüğü Bülteni (12 Haziran 2014)



Toplam oy: 1065

Vicdani ret hakkı için AYM'ye başvuru

 

Vicdani retçi Osman Murat Ülke, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) kendisi hakkında verdiği 2006 tarihli kararı Türkiye'nin uygulamaması ve vicdani ret hakkının tanınmaması nedeniyle Anayasa Mahkemesi'ne (AYM) başvurdu.

 

AİHM, 39437/98 sayılı ve 24 Ocak 2006 tarihli kararında Osman Murat Ülke'nin vicdani ret kararı nedeniyle maruz kaldığı cezaların yaşamını bir bütün olarak etkilediği tespitinde bulunmuş ve Türkiye'nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (AİHS) işkence ve diğer kötü muamele yasağı başlığını taşıyan üçüncü maddesini ihlal ettiğini kararlaştırmıştı.

 

Avukat Hülya Üçpınar aracılığıyla konuyu AYM'ye taşıyan Ülke; verilen ihlal kararıyla ilgili 8 yıldır gerekli yasal düzenlemenin yapılmadığını belirterek AİHM kararının yerine getirilmesine ve yaşanan ihlalin tüm sonuçlarıyla ortadan kaldırılması için gerekli önlemlerin alınmasına talep etti.

 

(3 Haziran 2014 / bianet)

 

 


 

 

Türkiye AİHM'de yine mahkum

 

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) karara bağladığı iki ayrı başvuruda Türkiye'yi mahkûm etti. Söz konusu başvurulardan ilki zorunlu askerlik hizmeti sırasında psikolojik tedavi gören ve 1 Mart 2005'te silahla yaralanarak hayatını kaybeden Ferit Aktepe dosyası. AİHM Aktepe'nin davasında Türkiye'yi "yaşam hakkını ihlalden" toplamda 23 bin 365 Euro tazminat ödemeye mahkûm etti.

 

Karara bağlanan ikinci başvuru ise vicdani retlerini açıklayarak zorunlu askerlik yapmayı reddeden, bu sebeple askeri üniforma giymemek ve emre itaatsizlik ile suçlanarak hapse konulan dört Yehova Şahidi'nin dosyası. AİHM bu başvurudaki kararında Türkiye'yi Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (AİHS) "Düşünce, vicdan ve din özgürlüğünü" düzenleyen 9. maddesi ile adil yargılanmanın düzenlendiği 6. maddesi uyarınca suçlu buldu. Ayrıca hapsedilme ve sorgu koşulları nedeniyle de sözleşmenin 3. maddesindeki işkence ve kötü muamele yasağının da ihlal edildiğine karar verilirken Türkiye toplamda 57 bin 650 Euro tazminata mahkûm oldu.

 

Mahkeme ayrıca 1999 yılında gözaltında işkence gören ve avukatı olmadan ifadesi alınan Yüksel Yiğitdoğan'ın davasında da Türkiye'yi suçlu buldu. Gözaltında kaldığı yedi gün boyunca maruz kaldığı muamele ile ilgili yaptığı suç duyuruları ve şikayetleri takipsizlikle sonuçlanınca Yiğitdoğan konuyu AİHM'e taşımıştı. AİHM, Türkiye'nin kötü muamele ve işkence iddialarıyla ilgili etkin soruşturma yapmadığını ve gözaltı sırasında yasal yardım sağlanmayarak adil yargılanma hakkını ihlal ettiğine hükmetti. Türkiye Yiğitdoğan'a 16 bin Euro manevi tazminat, 2 bin Euro da mahkeme masrafı ödemeye mahkum oldu.

 

(3 Haziran 2014 / bianet)

 

 


 

 

Sevan Nişanyan: "Tecrite son verin"

 

Kendi arazisine "kaçak yapı" inşaatıyla suçlanarak ruhsatsız ev yaptığı gerekçesiyle İzmir Aliağa Şakran 1 No'lu Cezaevi'nde bulunan dilbilimci, yazar Sevan Nişanyan, "can güvenliği" bahanesiyle günlerdir tecrit altında tutuluyor.

 

"Hayali bir can güvenliği gerekçesiyle" kendisine tecrit uygulandığını söyleyen Nişanyan Cezaevi Müdürlüğü'ne bir dilekçe vererek uygulamanın kaldırılmasını talep etti. Nişanyan dilekçesinde, "Diğer mahkûmlarla irtibatımı önlemeye, spor ve kurs gibi sosyal etkinliklere katılmamı yasaklamaya yönelik aşırı, abartılı ve taciz edici uygulamalara son verilmesini istiyorum," dedi.

 

Diğer yandan Sevan Nişanyan'a Özgürlük ve Adalet Uluslararası Komitesi de; Amnesty International, International PEN, Transparency International gibi uluslararası insan hakları, yazar ve gazeteci örgütlerine mektup yazarak; Nişanyan'ın durumu için seslerini yükseltmelerini istedi.

 

(4 Haziran 2014 / Taraf)

 

 


 

 

Af Örgütü'nden Hakan Yaman için kampanya

 

Uluslararası Af Örgütü, Gezi direnişi sırasında polis şiddetine maruz kalarak ciddi şekilde yaralanan Hakan Yaman için başlattığı kampanyayla, bağımsız ve tarafsız soruşturma talebinde bulundu.

 

Af Örgütü'nün başlattığı imza kampanyasıyla Adalet Bakanlığı'na hitaben yazılan metinde Yaman'ın yaşadıkları detaylı olarak anlatılırken tedavi süreci ve ameliyatları halen devam eden Yaman'ın cinayete teşebbüsten dava açtığı ancak soruşturmanın hala tamamlanmadığı ifade edildi. Ayrıca olayın münferit bir polis şiddeti vakası olmadığının altı çizildi.

 

Kampanya kapsamında dünya çapında Yaman'a mektuplar yazılıyor ve konu hakkındaki talepler Adalet Bakanlığı'na iletiliyor.

 

(4 Haziran 2014 / bianet)

 

 


 

 

Yargı basın özgürlüğü diyor, RTÜK ceza kesiyor

 

Yolsuzluk soruşturmalarını takiben internete sızan telefon görüşmelerini yayınlamak yargı makamlarınca "basın özgürlüğü" kapsamında değerlendirilirken Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) söz konusu kayıtlarla ilgili yayın organlarına ceza kesmeye devam ediyor.

 

Gülen Cemaati'ne yakınlığıyla bilinen STV kanalının Başbakan Erdoğan ve Erdoğan Demirören arasında geçtiği iddia edilen bant kayıtlarını yayınlaması nedeniyle 66 bin 213 lira para cezasına çarptırıldı. Kanal daha önce de aynı kayıtları yayınlamaktan uyarı cezası almıştı.

 

RTÜK söz konusu cezaya gerekçe olarak "hukukun üstünlüğü, adalet ve tarafsızlık ilkelerine aykırılık, insan onuruna ve özel hayatın gizliliğini ihlal, kişi ya da kuruluşları eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü, aşağılayıcı veya iftira niteliğinde yayın yapılmasını" gösterdi.

 

(4 Haziran 2014 / diken.com.tr)

 

 


 

 

Rize'de HES'e karşı çıkan köylüler yargılanıyor

 

Rize İkizdere ilçesinin Şimşirli köyünde hidroelektrik santral (HES) yapılmasını çeşitli eylemlerle protesto eden 39 köylünün "görevden alıkoyma" ile "özel mülkiyetin ihlali" suçlamasıyla yargılandığı davanın ilk duruşması görüldü.

 

HES'e karşı çıkan köylüler ağustos ayında köyde bir araya gelerek HES şantiyesi yakınına kadar yürümüş, kara yolunu trafiğe kapatarak inşaatı protesto etmişti. HES firması yetkililerinin şikâyeti üzerine eyleme katılanlar hakkında dava açılırken CHP milletvekilleri Melda Onur ve Candan Yüceer de mahkeme öncesi Rize Adliyesi önüne gelerek köylülere destek verdi.

 

Yüceer gazetecilere yaptığı açıklamada "Devletin, hükümetin, sorumluların artık suçluyu bırakıp mağdurları korumasını istiyorum. Bugün burada yargılanan köylülerin tek yaptığı, doğasına, toprağına, suyuna sahip çıkması, başka bir şey yapmadılar. Derelerin akması, toprağın kirlenmemesi için uğraştılar," dedi.

 

(5 Haziran 2014 / Cumhuriyet)

 

 


 

 

Başbakan'a yumurta atmanın cezası 7 bin 80 TL

 

Başbakan Tayyip Erdoğan'ın konvoyuna yumurta attığı iddiasıyla yargılanan 42 yaşındaki öğretmen Seçil Esmanur Erdem'e para cezası verildi.

 

Erdem, Başbakan Erdoğan'ın geçtiğimiz yıl Kasım ayında Trabzon ziyareti sırasında koruma araçlarından birinin ön kısmına isabet eden yumurtayı çevrede bulunan bir binadan attığı iddiasıyla gözaltına alınmıştı.

 

Hakkında "kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret" suçlamasıyla iki yıla kadar hapis cezasıyla dava açılan Erdem yargılandığı Trabzon 2. Sulh Ceza Mahkemesi tarafından 7 bin 80 TL para cezasına çarptırıldı. Ceza ertelenirken Erdem'in avukatı Arda Giray karara itiraz edeceklerini ifade etti.

 

(5 Haziran 2014 / diken.com.tr)

 

 


 

 

Yargıtay'dan liseli gence verilen müebbette onama

 

Yargıtay, bir polisin yaralanması olayıyla ilgili liseli Gülsüm Koç'a gizli tanık ifadesiyle verilen müebbet ve 24 yıl hapis cezasını onadı.

 

Bingöl'de 15 Mayıs 2011 tarihinde düzenlenen ve 1 polisin yaralandığı silahlı saldırıya katıldığı iddiasıyla Diyarbakır 4'üncü Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılanan ve ömür boyu hapis cezasına çarptırılan Koç'un avukatları sadece gizli tanık ifadesiyle verilen cezanın yasal dayanağının olmadığı gerekçesiyle kararın temyizi için Yargıtay'a başvurmuştu.

 

(5 Haziran 2014 / Radikal)

 

 


 

 

BM Gezi için inceleme başlattı

 

Gezi eylemlerinde yaşanan polis şiddeti konusunda etkin soruşturma yürütülmemesi üzerine Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Konseyi devreye girdi.

 

İnsan Hakları Konseyi, Türkiye'den yapılan sekiz şikayet üzerine başlattığı incelemede Adalet Bakanlığı'ndan orantısız güç kullanımı, işkence ve kötü muamele yapıldığı iddialarına ilişkin soruşturmaların hakkında bilgi istedi. Konsey ayrıca ölüm olayları başta olmak üzere, Gezi eylemlerine ilişkin açılan davaların iddianamelerinin ve mahkeme kararlarının da gönderilmesini istedi.

 

Türkiye'nin 2010 yılından beri üye olduğu Konsey insan haklarını sistemli ya da kapsamlı biçimde ihlal eden ülkeler hakkında üyeliği askıya alma gibi yaptırımlar uygulayabiliyor.

 

(6 Haziran 2014 / Cumhuriyet)

 

 


 

 

Karakolda dövülen kadına 8, döven polislere 1 yıl ceza

 

İzmir Karabağlar Polis Merkezi'nde Fevziye Cengiz isimli kadını dövdükleri görüntülerle ortaya çıkan polislerin ‘işkence' iddiasıyla yargılandıkları davada skandal yaşandı.

 

İzmir 6. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki davada mütalaasını veren savcı Göksel Er, işkenceden yargılanan polislere 1,5 aydan 1 yıl 1 aya kadar hapis cezası isterken, mağdur Cengiz hakkında ise polislere hakaret ettiği ve direndiği gerekçesiyle 2 yıl 1 aydan 8 yıl 9 aya kadar hapis cezası istedi.

 

Savcı Er, görüntülere yansıyan dayağı işkence olarak tanımlamazken bunun gerekçesini "Sanık polislerin işkence kastı ile değil, kendilerine hakaret edilmesinden duydukları kızgınlıkla bu suçu işlemişlerdir" ifadesiyle açıkladı.

 

(6 Haziran 2014 / Radikal)

 

 


 

 

Savcılık: "Basın yöneticileri eleştirmekle görevlidir"

 

Can Dündar'ın Cumhuriyet gazetesindeki köşesinde yayımlanan "Erdoğan yargılanacaktır" başlıklı yazısı hakkındaki soruşturmada savcılık "Yazının eleştiri sınırları çerçevesinde olduğu ve kovuşturmaya yer olmadığı" kararı verdi.

 

Başbakan'ın "Şahsıma yönelik ağır hakaret ve saldırıda bulunuldu" diyerek şikayetçi olduğu söz konusu yazıyla ilgili savcılık kararında "Basın, halkı aydınlatmak ve yöneticileri eleştirmekle görevlidir" vurgusu yapılırken "Toplumun gözü önünde olan tanınmış kişilerin eleştirilmesinin sınırları, normal bir bireye kıyasla daha geniş olduğu" ifade edildi.

 

Savcılık kararını değerlendiren Dündar "Sansürcü iktidarlar için ibret niteliğinde, ifade hürriyetinin önünü açan, evrensel hukuktan damıtılmış haklar ve dersler olan bir karar." dedi.

 

(6 Haziran 2014 / diken.com.tr)

 

 


 

 

Lice'de asker müdahalesi: 2 ölü

 

Diyarbakır'ın Lice ilçesinde yapılmak istenen karakola karşı protesto gösterisi yapan eylemcilere askerlerin müdahalesi sonucu iki yurttaş yaşamını kaybetti.

 

Yaşamını yitiren yurttaşlardan Ramazan Baran'ın otopsisinde sırt ve bel bölgesinden vücuduna giriş yapan iki adet ateşli silah mermisinin ölümüne sebep olduğu belirtildi.

 

Konu ile ilgili Genelkurmay'dan yapılan açıklamada eylemciler için "terörist" ifadesi kullanılırken İçişleri Bakanlığı da konunun kapsamlı bir şekilde soruşturulması için mülkiye müfettişlerinin görevlendirildiğini açıkladı. Ayrıca Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı'nın başlattığı soruşturma kapsamında olay sırasında görev yapan askerlerin silahlarına incelenmek üzere el konuldu.

 

Olayla ilgili Lice'de incelemelerde bulunmak için bulunan CHP heyetinden Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu Lice'de 15 gündür devam eden bir gerginlik olduğunu, maalesef bu gerginliğin bu sonuca ulaşabileceği görülmesine rağmen önlenmediğinin anlaşıldığını söyledi. Ateşli silah kullanılmasaydı iki yurttaşın ölmeyeceğini belirten Tanrıkulu, "Ateşli silah kullanılmış, hatta bir sivilin düştüğü görüldükten sonra ateşe devam edilmiş," dedi.

 

Diğer yandan ülke genelinde iki yurttaşın ölümüyle sonuçlanan olaylar protesto edilirken birçok merkezde polisin bu eylemlere de müdahale ettiği görüldü. İstanbul Bağcılar' da ise BDP'nin çağrısıyla yapılan gösteriye katılanlara üzerinde İŞİD bayrağı bulunan tişört giyen bir kişinin bıçakla saldırması dikkat çekti.

 

(9 Haziran 2014 / Antenna)

 

 


 

 

Azeri avukat hukuk mücadelesini kazandı

 

Havaalanında tartıştığı polise "oğlan" dediği için gözaltına alınıp darp edilen Azeri insan hakları savunucusu avukat İntigam Aliyev İçişleri Bakanlığı'na karşı başlattığı hukuk mücadelesini kazandı.

 

Atatürk Havalimanı'nda bir polis memuru ile yaşadığı tartışmanın ardından "kamu görelisine hakaret" iddiasıyla gözaltına alınan, kamerasız bir odada 3 dakika 38 saniye dövülen ve sınır dışı edilerek 1 yıl Türkiye'ye giriş yasağı verilen avukat Aliyev Azerice "oğlan"ın "erkek ve adam" anlamına geldiğini söyleyerek polislerden şikâyetçi olmuştu.

 

İçişleri Bakanlığı davayı kazanan Aliyev'e 7 bin 500 TL manevi ve 600 TL maddi tazminat ödemeye mahkûm oldu.

 

(9 Haziran 2014 / Radikal)

 

 


 

 

Başbakan'a el hareketine hapis cezası

 

İzmir'deki mitingde Başbakan Erdoğan'a el hareketi yaptığı gerekçesiyle hakkında dava açılan Kamuran Bedir'in "kamu görevlisine karşı görevinden dolayı hakaret" suçundan 2 yıla kadar hapis cezası istendi.

 

O gün miting alanına girmediğini söyleyen Bedir, "Oturduğum kafeteryadan biraz ileride bulunan arkadaşıma elimle yanıma gelmesini işaret ettim. Otobüs içerisinde çevreyi selamlayarak yanımızdan Başbakan geçiyordu. Bir süre sonra iki takım elbiseli kişi içeriye girdi, direkt yanıma gelip beni kolumdan tutarak dışarıya çıkardılar" dedi. Başbakanlık korumaları tarafından tehdit edildiğini ifade eden Bedir daha sonra ise hakkında gözaltı işlemi yapılması için Alsancak Polis Merkezi'ne teslim edilmişti.

 

Başbakan Erdoğan'ın ‘mağdur' olarak yer aldığı davanın 7'nci Sulh Ceza Mahkemesi'nde görüleceği öğrenildi.

 

(9 Haziran 2014 / Vatan)

 

 


 

 

12 Eylül Davası'nda avukatlar hakkında soruşturma

 

Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya'nın yargılandığı 12 Eylül davasının mağdur avukatları hakkında soruşturma açıldı.

 

Söz konusu soruşturma Bülent Gürkut isimli bir kişinin darbeci generallere "çete ve işkenceci" denilmesinden şikâyetçi olması üzerine Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Bakanlık Muhabere Bürosu tarafından yürütülüyor.

 

Doğrudan avukatlar hakkında inceleme yetkisi bulunmayan savcılık bakanlıktan inceleme için onay isterken Gürkut'un avukatlara hakaretlerde bulunduğu ve gayri ciddi şekilde kaleme alınmış dilekçesinin işleme konulması dikkat çekti.

 

(9 Haziran 2014 / Evrensel)

 

 


 

 

"Paralel yapı" iddiasını soran avukata soruşturma

 

Başbakan'ın yargıyı Gülen Cemaati üyesi hâkim ve savcıların ele geçirdiği yönündeki suçlaması ve eski Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin'in bir Yargıtay üyesinin elindeki dava dosyasını Fethullah Gülen'e gönderdiği şeklindeki iddiasını, KCK Davası'na taşıyan iki avukat mahkemelik oldu.

 

İstanbul 15. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılaması yapılan KCK Davası'nın, 14 Ocak 2014'teki duruşmasında, avukatlarla mahkeme heyeti arasında gerginlik yaşanmış, avukatlar Fırat Epözdemir ile Nazan Yaman heyete yargıdaki paralel yapı iddialarını sormuştu. Bunun üzerine avukatlar hakkında ‘mahkeme heyetine hakaret' ettikleri iddiasıyla Adalet Bakanlığı'nın izni ile soruşturma açıldı.

 

Mahkemede ifade ettiklerinin Adalet Eski Bakanı Şahin'e ait görüşler olduğunu ve konu ile ilgili Başbakan ve Bakanlardan da benzer açıklamalar geldiğini vurgulayan avukat Epözdemir, "Konuşma içeriği, bir bütün halinde incelendiğinde bir suç unsuru içermediği açıkça görülüyor" dedi.

 

(9 Haziran 2014 / Radikal)

 

 


 

 

Af Örgütü: "Türkiye'de barışçıl eylemler riskli"

 

Uluslararası Af Örgütü'nün hazırladığı ikinci Gezi Parkı raporu; Türkiye'de barışçıl eylemlere katılmanın işkenceye, plastik mermiye, biber gazına maruz kalmak, gözaltına alınmak ve yargılanmak gibi riskler taşıdığını ortaya koydu.

 

Barışçıl eylemlerin engellenmesine dikkat çekilen raporda baskının yalnızca göstericilerin şiddet kullanılarak dağıtılmasından ibaret kalmadığı, bu tutumun yargılama aşamasında da sürdüğü belirtilen raporda "Af Örgütü'nün incelediği vakalar bu haliyle sadece barışçıl toplanma hakkını değil, aynı zamanda örgütlenme özgürlüğü ve geniş anlamda ifade özgürlüğü kapsamındaki eylemlerde bulunmayı da tehdit ediyor" denildi.

 

Af Örgütü ayrıca Gezi Parkı gösterilerinde meydana gelen devlet şiddetine dair soruşturmalarda ilerleme kaydedilemediğini, polisin delilleri yok ettiğini, adil yargılamaya gölge düşüren sorunlar olduğunu vurguladı.

 

Raporun tamamı için tıklayınız.

 

(10 Haziran 2014 / Radikal)

 

 


 


6 yaşındaki çocuğun gözüne gaz bombası

 

Şırnak'ın Cizre ilçesinde Lice'deki olayları protesto gösterisine müdahale eden polisin kullandığı biber gazı kapsülü evinin penceresinde duran 6 yaşındaki V.A.'nın gözüne isabet etti.

 

Hastaneye kaldırılan V.A.'nın annesi Kader A. gazetecilere yaptığı açıklamada "Biber gazı pencere kenarında bulunan oğlumun yüzüne geldi. Hastaneye kaldırdığımızda sol gözünden yaralandığını anladık. Oğlumun gözünde görme kaybı oluşabilirmiş" dedi.

 

Cizre'de geçen hafta da 13 yaşında bir çocuk polisin attığı gaz bombasıyla yaralanmıştı.

 

(10 Haziran 2014 / bianet)

 

 


 

 

Diyarbakır cezaevi katliamına 5'şer yıl ceza

 

Diyarbakır E Tipi Kapalı Cezaevi'nde 24 Eylül 1996 yılında 10 kişinin yaşamını yitirdiği olaylar ilgili aralarında polis, asker ve gardiyanların da bulunduğu 89 kişi hakkında açılan dava karara bağlandı.

 

Diyarbakır 3. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davada mağdur avukatı Mesut Beştaş, savcılık mütalaasının suç işlemiş kamu görevlilerinin özel olarak korunmasına hizmet eden bir görüş olduğunu belirtirken sanık avukatı Hakkı Kurtuluş ise savunmasında "Müdahale amacı isyandan vazgeçilmesi içindir. Kamu görevlileri verilen emri yerine getirmiştir. Emir bakandan gelmiştir" dedi.

 

Kararını açıklayan mahkeme heyeti altmış iki sanık hakkında 'faili belli olmayacak şekilde, zaruretin tayin ettiği hududa tecavüz etmek suretiyle öldürmek' suçundan 18'er yıl hapis cezası verdi. Ancak cezalar sanıkların eylemlerini gerçekleştirirken zaruretin gerektirdiği sınırları aştıklarının kabulünü ve iyi hali göz önüne alarak 5 yıla indirdi.

 

(10 Haziran 2014 / Evrensel)

 

 


 

 

Yargıtay Selek'e verilen müebbet kararını bozdu

 

Mısır Çarşısı patlamasıyla ilgili davada 16 yıldır yargılanan Pınar Selek'in temyiz duruşmasının görüldüğü Yargıtay 9. Ceza Dairesi, mahkemenin ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının usulen bozulmasına karar verdi.

 

Daha önce üç kez beraat eden Selek ile ilgili Yargıtay'ın bozma kararında; ceza genel kurulu kararlarına karşı başsavcılığın itirazı olmadığı sürece, yerel mahkemece direnme kararı verilemeyeceği vurgulanırken yerel mahkemenin direnme kararının hukuki yanılgı sonucu verildiğinin belirlendiğini kaydetti.

 

Kararı değerlendiren Selek'in kardeşi avukat Seyda Selek "Tabii ki bozulacaktı çünkü yok hükmünde bir karar vardı ortada. Bir nihai karar, ara karar diye değerlendirilip müebbette çevrilmişti. Sonuç olarak Yargıtay'ın bozması doğru bir karar ama sürecin kendisinde adalet yok" dedi. Konu ile ilgili avukat Tora Pekin de yerel mahkemenin direnmesi üzerine Yargıtay'ın verdiği beraat kararının, ara karar olmadığını belirtti.

 

(11 Haziran 2014 / bianet)

 

 


 

 

Savcılık: "1 Mayıs bayramdır, izin gerekmez"

 

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı 1 Mayıs gösterilerinde gözaltına alınan 43 çocuk hakkındaki soruşturmada ‘kovuşturmaya yer olmadığı' kararı verdi.

 

Savcılık, 1 Mayıs'ın bayram olduğunu, toplantı ve gösteri için izin gerekmediğini ve katılmanın da bir hak olduğunu vurguladı. Ayrıca savcılık kararında polis fezlekesinde 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu'nu ihlal suçlamasıyla gözaltına alınan çocuklar hakkında hangi davranışları ile gösteri yürüyüşlerine aykırı davrandıklarının anlaşılmadığını belirtti.

 

(11 Haziran 2014 / Radikal)

 

 


 

 

Başbakan'ın temsili karnesine soruşturma

 

Berkin Elvan için Antalya'da yapılan protesto gösterisinde Başbakan Erdoğan için hazırladıkları temsili karneyi taşıyan iki lise öğrencisi hakkında soruşturma açıldı.

 

11'inci sınıf öğrencisi G.A ve K.D.Y., okulların yarı yıl tatiline girdiği 24 Ocak 2014 günü gerçekleştirilen basın açıklamasında taşıdıkları Recep Tayyip Erdoğan'ın temsili karnesi şeklindeki pankart nedeniyle 'Türk Milleti, Cumhuriyeti ve TBMM'yi alenen aşağılama' ile suçlanıyorlar.

 

Antalya Cumhuriyet Başsavcılığı Çocuk Bürosu tarafından yürütülen soruşturma kapsamında iki liseli savcılığa ifade verdi.

 

(11 Haziran 2014 / Cumhuriyet)

 

 


 

 

Kaynak: Antenna

 

 

Yorumlar

Yorum Gönder

Yeni yorum gönder

Diğer Haber Yazıları

İstanbul Uluslararası Edebiyat Festivali (İTEF) İtalya Özel programıyla sanatseverlerin karşısına çıkıyor. 23-27 Ağustos 2021 tarihleri arasında ekranlara gelecek olan etkinlikler sayesinde İtalya'ya ve İtalyan edebiyatına uzanan yeni bir yol açılacak.

 

 

Sanat Kritik’in yeni podcast serisi, Seval Şahin’in editörlüğünde dinleyicilerle buluşuyor. “Yaz Sıcağında Bir Esinti” başlıklı serinin ilki 120. doğum yıldönümü vesilesiyle Ahmet Hamdi Tanpınar’a ayrıldı. Dergâh Yayınları’nın desteğiyle hayata geçen projeye farklı alanlardan birçok yazar, şair, sanatçı ve akademisyen katıldı.

Kültür Sanat Şehir dergisi Z, 5. kez okur karşısında. Zeytinburnu Belediyesi tarafından yayımlanan tematik dergi, “kütüphane” konusunu mercek altına alıyor. 508 sayfa boyunca insanlık tarihinin bilinen en eski dönemlerinden günümüze kadar farklı kültürlerde kütüphanenin seyri, kütüphanenin unsurları, kütüphaneciler, kütüphane sahipleri ve kütüphane literatürü inceleniyor. 

Türk edebiyatının usta ismi Sait Faik Abasıyanık'ın hatırasını yaşatmak amacıyla her yıl bir öykücüye verilen "Sait Faik Hikâye Armağanı" bu kez Şermin Yaşar'ın oldu.

 

Sosyal medya paylaşımları, konuşmalar, anketler, veriler gösteriyor ki pandemi günlerinde evde geçen zamanın ciddi bir kısmını kitaba ayırdık. Türkiye ve dünya genelinde İNSAMER'in yaptığı araştırma kitap yayımı ve okuma oranlarındaki artışa odaklanıyor. Kitapyurdu ve Idefix sitelerinden alınan veriler de korona istatistiklerine katkı sunuyor.

 

 

 

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.