AYM'den iki ihlal kararı
Anayasa Mahkemesi (AYM) Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink'in ailesinin yaptığı başvuruda "etkili soruşturma yapılmadığı" ve Ergenekon davası sanıklarının "uzun tutuklulukları" gerekçesiyle hak ihlali kararı verdi.
Söz konusu başvuru Dink'in avukatlarına yürütülen soruşturma hakkında bilgi verilmemesi ve kamu görevlilerinin soruşturulmaması üzerine yapılmıştı. Oy birliği ile alınan karar sonucunda daha önce haklarındaki soruşturma "kovuşturmaya yer olmadığı" gerekçesiyle kapatılan Ergun Güngör, Celalettin Cerrah, Ahmet İlhan Güler ve altı polisin yargılanması gündeme gelebilecek.
Diğer yandan Ergenekon davası sanıkları Veli Küçük, Dursun Çiçek ve Levent Ersöz'ün yaptıkları bireysel başvuruları da değerlendiren AYM "uzun tutukluluk" gerekçesiyle ihlal kararı verdi.
(18 Temmuz 2014 / antenna)
Yargıtay: "Protesto eylemleri demokratik bir haktır"
Yargıtay, eylem yaptıkları gerekçesiyle işten atılan işçilerin davasında uluslar arası sözleşmelere vurgu yaparak demokratik hakkın kullanımı niteliğindeki protesto eylemlerinin "toplu eylem hakkı" kapsamında olduğunu belirtti.
Kararda, AHİS ve Uluslararası Çalışma Örgütü Sözleşmesi gibi hak ve özgürlükleri düzenleyen anlaşmalara Türkiye tarafından onaylanmamış olsa bile uyulmaması gibi bir sonucun çıkarılamayacağı ifade edildi.
Yargıtay, barışçıl nitelik taşıyan protesto eylemlerinin yasadışı eylem olarak nitelenemeyeceği ve demokratik haklarını kullanan işçilerin işe iadesine karar verdi.
(18 Temmuz 2014 / cumhuriyet.com.tr)
Gezi eylemlerine 7 bin 990 soruşturma
Taksim Dayanışması'nın Gezi Parkı eylemleri sırasında ve sonrasında Türkiye genelinde yaşanan hak ihlalleriyle ilgili hazırladığı rapora göre protesto gösterilerine katılan 7 bin 990 kişi hakkında soruşturma başlatıldı.
Mart 2013- Mart 2014 dönemini kapsayan rapora göre Gezi Parkı protestolarıyla ilgili Türkiye genelinde 5 bin 235 kişinin yargılandığı 82 ayrı davada 189 kişi tutuklandı, 15 kişi ceza aldı. 38 Twitter kullanıcısı hakkında ise paylaşımları nedeniyle soruşturma açıldı.
Söz konusu dönemde polis şiddeti, biber gazının etkisi ile öldürülen, gözünü kaybeden, gözaltında işkence görenlerle ilgili 12 polise dava açılırken sadece Ali İsmail Korkmaz davasında bir polis tutuklu yargılanıyor.
(19 Temmuz 2014 / cumhuriyet.com.tr)
"Basın İlan Kurumu'nun cezaları bir sansür uygulamasıdır"
Basın Konseyi, Basın İlan Kurumu'nun uyguladığı resmi ilan kesme cezalarına tepki gösterdi. Yapılan açıklamada söz konusu cezaların muhalif gazeteleri susturmak için bir silah olarak kullanıldığı, basın ve ifade özgürlüğünü hedef alan bir müdahale olduğu vurgulandı.
Açıklamada Basın İlan Kurumu'nun gazetelerin ekonomik baskılar karşısında görevlerini bağımsız yapabilmeleri için oluşturulmuş ve eşitlik ilkesine göre faaliyet göstermesi öngörülen bir kamu kuruluşu olduğu belirtildi. Zamanla siyasi iktidarların sansür aracı haline dönüşen kurumun, yetkilerini keyfi kullanmasına son verilmesi talep edildi.
(21 Temmuz 2014 / taraf.com.tr)
Türkiye AİHM'de gaz kapsülüyle ölümden mahkûm oldu
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), 2006 yılında Diyarbakır'da biber gazı kapsülüyle başından vurularak yaşamını yitiren Tarık Ataykaya'yla ilgili davada Türkiye'yi mahkûm etti.
AİHM, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 2. maddesindeki yaşam hakkının ihlal edildiğine karar vererek Türkiye'nin Ataykaya'nın ailesine 65 bin Euro manevi tazminat, 5 bin Euro da mahkeme masrafı ödemesine hükmetti.
Ayrıca kararda polisin direkt olarak kişiyi hedef aldığı kesin olduğu halde bir uzman görüşüne başvurulmadığı ve polislerin cezasız kalması adına tespit yapılamadığı da vurgulandı.
(22 Temmuz 2014/ imctv.com.tr)
Salih Mirzabeyoğlu tahliye edildi
İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, İslami Büyük Doğu Akıncıları Cephesi (İBDA/C) örgütünün lideri olmak suçlamasıyla 16 yıldır cezaevinde olan ve Salih Mirzabeyoğlu olarak tanınan İzzet Erdiş tahliye edildi.
Avukatları aracılığıyla yaptığı yeniden yargılama talebi kabul edilen Mirzabeyoğlu hakkında mahkeme tutuklu kaldığı ve infazda geçirdiği sürenin uzun olması ve ileride telafisi güç mağduriyetlere yol açacağı ihtimalini dikkate alarak tahliyesine karar verdi.
62 yaşındaki Mirzabeyoğlu, İBDA/C davasında idam cezasına çarptırılmış, idam cezasının kaldırılmasının ardından verilen hüküm müebbet hapis cezasına çevrilmişti.
(23 Temmuz 2014 / hurriyet.com.tr)
Uğur Kurt soruşturması kapatılmak isteniyor
Okmeydanı'nda polisin açtığı ateş sonucunda hayatını kaybeden Uğur Kurt'un ölümüne ilişkin soruşturmayı yürüten Savcı Hasan Yılmaz'ın İstanbul Valiliği'ne gönderdiği izin yazısında, şüpheli polis S.K.'nin peşinen "beraat ettirildiği" ortaya çıktı.
Savcı Yılmaz, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (AİHS) "yaşam hakkı ihlali" başlıklı ikinci maddesini şüpheli polisin yararına yorumladığı ve ayrıca yasal düzenlemelerde yer alan "meşru müdafaa" hükümlerine dayanarak şüpheliyi suçsuz gördüğü anlaşıldı.
Savcı Yılmaz, polis S.K.'nin meşru müdafaa koşulları altında tetiğine bastığını öne sürürken TCK'nin 25. maddesinde düzenlenen ‘meşru müdafaa' maddesine atıfta bulundu. Söz konusu maddede "haksız bir saldırıyı o anda hâl ve koşullara göre orantılı biçimde defetmek zorunluluğu ile işlenen fiillerden dolayı faile ceza verilmez" ifadesi yer alıyor.
(23 Temmuz 2014 / radikal.com.tr)
12 Eylül davasının gerekçeli kararı açıklandı
Ankara 10. Ağır Ceza Mahkemesi, dönemin Genelkurmay Başkanı, emekli Orgeneral Kenan Evren ile dönemin Hava Kuvvetleri Komutanı emekli Orgeneral Tahsin Şahinkaya'nın "müebbet hapis cezasına" çarptırıldığı 12 Eylül davasının gerekçeli kararını açıkladı.
Mahkeme heyeti, sanıkların egemenlik hakkını anayasa ve yasaları hiçe sayarak gasp ettikleri ve o dönemki gelişmeleri bahane ederek siyasete yön vermeye çalıştıkları vurgularken, ‘işkence' iddialarıyla ilgili hiç bir somut ifadeye yer vermemesi dikkat çekti.
360 sayfalık gerekçeli kararda "işkence" sözcüğü tam 575 kez kullanılırken, darbe döneminde gözaltında ve cezaevlerinde yaşanan ölümler, işkenceler, kayıplarla ilgili ayrıca açılmış bir kamu davası bulunmamasından kaynaklı bu eylemlere yönelik herhangi bir değerlendirme yapılmadığı belirtildi.
(23 Temmuz 2014 / gercekgundem.com.tr)
Gazetecilere mektup yollamak sakıncalı bulundu
Kandıra 1 Nolu F Tipi Cezaevi'nde tutuklu bulunan Zafer Hakur'un gazetecilere gönderdiği mektup "basın yolu ile dayanışmaya ve haberleşmeye yönelik ibareler bulunduğundan" cezaevi yönetimi tarafından sakıncalı bulundu.
Hakur, davalarını anlatmak ve duruşmaya çağrı yapmak için gazetecilere mektup yazdığını ancak idarenin aldığı karar nedeniyle mektupların sahiplerine ulaştırılmadığını ifade etti.
"1 Mayıs'a katılmak", "uyuşturucu karşıtı eylemlere katılmak" gibi suçlamalarla tutuklanan Hakur, 14 Ağustos tarihinde Anadolu 7. Ağır Ceza Mahkemesi'nde hâkim karşısına çıkacak.
(23 Temmuz 2014 / bianet)
Gazetecilere Özgürlük Platformu'ndan "24 Temmuz" açıklaması
Gazetecilere Özgürlük Platformu, yaptığı açıklamada 1946 yılında Türkiye Gazeteciler Cemiyeti tarafından "Basın Bayramı" ilan edilen 24 Temmuz'un medyanın özgür olmadığı mevcut şartlarda ‘bayram' olarak kutlanmasının mümkün olmadığını belirtti.
Platform gazeteciler ve medyanın var olabilmek için özgürlüğe, halkın da haber alabilmek için özgür bir medyaya şiddetle ihtiyaç duyduğu bir dönemden geçildiğini ifade etti.
Açıklamada cezaevindeki gazetecilere, medya üzerindeki iktidar baskısına, basın çalışanlarına dönük polis şiddetine ve sansür uygulamalarına dikkat çekildi.
(24 Temmuz 2014 / t24.com.tr)
* Kaynak: Antenna
Yeni yorum gönder