Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap

Haber

Haber

Düşünce özgürlüğü bülteni (6 Nisan 2012)



Toplam oy: 965

Bu haftanın düşünce özgürlüğü bülteni:

 

12 Eylül davası başladı


12 Eylül 1980 askeri darbesine ilişkin davanın ilk duruşması görüldü. Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesi duruşmaya katılmamak için rapor gönderen sanık Kenan Evren ile Tahsin Şahinkaya’nın sağlık durumunun İstanbul'daki Adli Tıp’a sorulmasını kararlaştırdı.

 

 

Duruşmada Kenan Evren'in avukatı Bülent Hayri Acar savunma yaptı. Acar davanın yok hükmünde sayılması yönünde karar verilmesini talep etti; “12 Eylül 1980-83 arası Anayasa'nın teminatında. Bu anayasayı yargılayamazsınız. Bu mahkeme yetkisiz” dedi. Mahkeme heyeti yetkisizlik itirazını ve davanın düşürülmesi talebini reddetti. Savunmaya itiraz eden müdahil avukat davanın uluslararası sözleşmelere uygun olduğunu vurgulayarak insanlık suçunu tanımlayan yasalara referans verdi. Duruşmada müdahil avukatlar Evren ve Şahinkaya'nın tutuklanmasını talep etti.

 

Dava sürerken Ankara Adliyesi’nin önü miting alanına dönüştü. Pankartlarda 12 Eylül’ün işkenceci polislerinin isimleri ile o dönemde yaşamını yitirenlerin fotoğrafları bulunduruldu. Adliye önünde toplananlar, “12 Eylül'ü Unutmadık, Affetmiyoruz” ve “Paşalar da Maşalar da Yargılanacaklar” yazılı pankartlar ile 12 Eylül darbesi döneminde, işkence gören ve hayatını kaybedenlerin fotoğrafları taşıdı.

 

 

 


 

 

KCK iddianamesi kabul edildi

 


İstanbul Özel Yetkili 15. Ağır Ceza Mahkemesi, 147'si tutuklu 193 sanık hakkında hazırlanan KCK iddianamesini kabul etti. İddianamede, akademisyen Büşra Ersanlı’nın ‘örgüt yöneticisi olmak’ iddiasıyla 18 yıldan 38 yıla, yayıncı Ragıp Zarakolu’nun da ‘hiyerarşisi içerisinde yer almamakla birlikte bilerek ve isteyerek terör örgütüne yardım ettiği’ iddiasıyla 7.5 yıldan 15 yıla kadar hapisle cezalandırılması talep ediliyor. Ersanlı, siyaset akademilerinin organizasyonunu sağlamakla, Roj TV’yle yakın ilişkide olmakla suçlanıyor. Ersanlı’nın 12 Haziran genel seçimlerinde BDP’nin çalışmalarında fiilen görev aldığı, bağımsız adayların propagandasını üstlendiği anlatılıyor.

 

İddianamede BDP’nin siyaset akademilerinin Öcalan’ın projesi olduğu ve ‘terör’ü halk tabanına yaymak için kurulduğu savunulurken akademilerin BDP’nin tüzel kişiliği altında açılması da iki kurum arasındaki ‘organsal bağ’ olarak yorumlandı. Savcı, partinin hukuksal durumunun takdiri için iddianame örneğinin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderileceğini belirtti; “İncelemelerde terör örgütü PKK/KCK’nın yasadışı faaliyetleriyle, BDP’nin faaliyetlerinin birçok noktada iç içe girdiği, bu beraberliğin organsal bir birlikteliğe dönüştüğü anlaşılmıştır” dedi.

 

 


 

 

Şerafettin Halis’e 15 yıl hapis

 


Özel Yetkili Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesi Tunceli eski Milletvekili Şerafettin Halis’i 7 ayrı konuşması sebebiyle 15 yıl 7 ay hapse mahkum etti. Halis ‘terör örgütü PKK/KCK propagandası’ suçlamasıyla yargılanıyordu.  Mahkeme heyeti cezalarda indirime gitmedi. Avukat Hasan Doğan, verilen cezaların birçoğunun Halis'in milletvekili olduğu dönemde, Tunceli ve Elazığ'daki Newroz programlarında, festivallerde ve halk toplantılarında yaptığı konuşmalar olduğunu belirtti.

 



Eylemci öldürene beraat

 


Anayasa Mahkemesi’nin 2009 yılında Demokratik Toplum Partisi’ni (DTP) kapatması üzerine Muş’un Bulanık ilçesinde protesto gösterileri düzenlenmişti. İlçede esnaflık yapan Turan ve Metin Bilen kardeşlerin otomobilleri ve işyerlerinin tahrip edildiği iddiasıyla göstericilere kalaşnikof tüfekle ateş açması üzerine Kemal Kayacan ile Necmi Oral hayatını kaybetmiş, 7 kişi de yaralanmıştı. Ankara 9. Ağır Ceza Mahkemesi, Bilen kardeşlerin beraatine karar verdi. 4 Eylül’de görülen karar duruşmasında mahkeme, iki kardeşin, eylemcilerin saldırıları üzerine ‘meşru müdafaa hakkı’nı kullandıklarına hükmetti. Ayrıca suçta kullanılan ruhsatlı silahların Turan Bilen’e iade edilmesine karar verildi.

 

 


 

Öcalan’ın doğum günü yasaklandı!

 

 

İçişleri Bakanlığı Abdullah Öcalan'ın doğum günü kutlamalarına yasak getirdi. 31 Mart-8 Nisan tarihleri arasında her türlü etkinliğin yasaklandığı yazılı bir açıklama ile duyuruldu. Açıklamada, doğum günü kutlaması adı altında ‘bölücü örgüt propagandası ve örgüte taban kazandırma faaliyeti’ yapıldığı ifade edildi. Alınan karar sonrası polis ve jandarma, Şanlıurfa’nın giriş ve çıkış noktaları ile kent merkezinde 30 uygulama noktası oluşturdu. Bu  noktalarda kente gelen tüm araç ve vatandaşların kimlik kontrolünden geçirilmesine başlandı. Güvenlik güçlerinin özellikle 3 Nisan’dan itibaren Öcalan’ın doğum günü kutlaması için kente gelecek olanlara izin vermeyeceği bildirildi.

 

Halfeti’nin Ömerli Köyü’nde dünyaya gelen PKK lideri Abdullah Öcalan’ın doğum günü kutlamasına 2004 yılından itibaren her yıl 4 Nisan’da başlanıyordu. 5 yıl boyunca kutlamalara izin verilmedi. 2009 yılında 2 kişinin ölümüne yol açan olayların ardından 2010 ve 2011 yıllarında kutlamaya izin verildi ve binlerce kişi Ömerli Köyü’ne giderek Öcalan’ın doğduğu evi ziyaret etti.




 

 

Sivas katliamı davasına protesto eylemi


Kadıköy Meydanı'nda binlerce kişi 1993 yılında 37 kişinin yakılarak öldürüldüğü Sivas katliamı davasının 19 yıl sonra zamanaşımı nedeniyle düşmesini protesto etti. "Sivas’ın ışığı sönmeyecek”, "Davamız mahşere kalmayacak" , "Katil devlet hesap verecek" , "Sivas onurdur onuruna sahip çık"  ve "İnsanlık suçuna zamanaşımı olmaz" sloganları atan topluluk, katliamda hayatını kaybedenlerin fotoğraflarını taşıdı.

 

Türkiye’nin çeşitli bölgelerinde Alevilere yönelik “kaynağı tespit edilemeyen” tehditler ise sürüyor. Adıyaman'da Karapınar mahallesindeki Alevilerin evine işaret konmasının üzerinden 1 ay geçmeden, benzer bir olay Erzincan'da yaşandı. Milliyet gazetesinin haberine göre, Ezincan’da Alevi vatandaşların yaşadığı ve il merkezine bağlı olan Avcılar köyünde önceki gece kimliği bilinmeyen şahıslar köy okulunun duvarına “Pis Aleviler hepinizi yakacağız” yazdı. Bazı evlere ise üç hilalli işaretler konuldu.

 


 



Savcıdan dini hüküm!

 


Radikal gazetesinden Ezgi Başaran Kocaeli F Tipi cezaevinde tutuklu bulunan Bülent Ö.’nün, din ve vicdan özgürlüğü çerçevesinde bir Alevi dedesiyle görüşme talebinin reddedilmesini haberleştirdi. Başaran’ın aktardığına göre talebine olumsuz cevap alan Bülent Ö., hem Kocaeli İnfaz Hakimliği’ne, hem de Adalet Bakanlığı’na birer dilekçe gönderdi; “İnancımın önderi ve sürdürücüsü olan Alevi dedesiyle görüşmek istiyorum.” diyerek itirazda bulundu.  İki ay sonra Bülent Ö.’ye biri Cumhuriyet savcısından, diğeri de savcının kararına temel oluşturan Diyanet İşleri Başkanlığı’ndan iki kağıt geldi. Cumhuriyet savcısından gelen kağıtta Aleviliğin İslam içerisinde değerlendirildiği Diyanet İşleri Başkanlığı’nın görüşüne dayanılarak temellendiriliyor, diğer kağıtta ise Diyanet’in temellendirme gerekçeleri yer alıyordu.  Bu gerekçelere dayanılarak Ö.’nün Sünni İslam’da kabul edilmeyen bir din adamını isteme talebi reddedildi.

 

Ezgi Başaran da yazısında Bülent Ö.’nün kimseye “Alevilik bir din midir?” diye sormadığını Anayasal hak olarak dini inancının gerektirdiği bir din adamıyla görüşmek istediğini vurguluyor.

 




 

 

Diğer çocuklardan farklıydı, kreşten atıldı


Özge-Der ve İnsan Hakları Gündemi Derneği Ankara’da ortaklaşa Çocuk Hakları Açısından Ayrımcılıkla Mücadele Paneli düzenledi. Panelistlerden Uluslararası Çocuk Merkezi Direktörü (UÇM) Adem Arkadaş, kendilerine yapılan bir başvuruyu anlattı. Arkadaş’ın belirttiğine göre 5 yaşındaki bir erkek çocuğun ‘diğer çocuklardan farklı olarak’ sürekli bez bebekle oynuyor diye kreşten atıldı. İsminin açıklanmasını istemeyen aile, hem UÇM’ye hem de Kaos Gl’ye başvurarak hukuki yardım talebinde bulundu. Panelde çocuğun kreşten atılmasına giden süreç şu sözlerle aktarıldı:

 

“Diğer çocukların ebeveynleri toplanarak, kreş yönetimine başvurdu. Çocuğumuzun ‘farklı’ olduğunu, kendi çocuklarının ‘etkileneceğini’ iddia ederek çocuğumuzun uzaklaştırılmasını istedi. Şikâyetler sonucu çocuğumuz kreşten atıldı”.

 

 


 

 

Boykotçu liseli okuldan atıldı


İsmail Erez Endüstri Meslek Lisesi öğrencileri 7 Mart’ta yiyecek fiyatlarını yüksek bularak kantin boykotu başlatmış, evden getirdikleri yiyeceklerle ‘paylaşma masaları’ kurmuştu. Okul idaresi bu eyleme sert tepki göstermiş, müdür sivil polislerle beraber sınıfa girip kurulan sofraları kaldırtmıştı. Daha sonra, “Lisemizde 9 saat boyunca yemek ihtiyacımızı karşılayamıyoruz. Kantin fiyatları pahalı olduğu için çoğu zaman karnımızı doyuramıyoruz” yazılı bildirileri dağıtan 17 öğrenci hakkında disiplin soruşturması başlatılmıştı.

 


İlçe Öğrenci Disiplin Kurulu, Milli Eğitim Bakanlığı Ödül ve Disiplin Yönetmeliği’ne dayanarak Yalçın’ın okuldan uzaklaştırmasına karar verdi. Dayanak yapılan yönetmelik maddesi, “Okul müdürlüğünden izin almadan okul hakkında bilgi vermek amacıyla basın toplantısı yapmak, bildiri yayımlamak, dağıtmak; konferans, temsil, tören, açık oturum, forum ve benzeri etkinlikler düzenlemek ve etkin rol almak” fiillerini düzenliyor.

 

 

 




 

Rektör beğenmediği öğretim görevlilerini okuldan atmış


Tunceli Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Durmuş Boztuğ, üniversitede yapılacak bir yerleşke için düzenlenen temel atma töreninde yaptığı konuşmada, 4/B kapsamında istihdam edilen bazı öğretim görevlilerini ‘ortak yaşam kültürü geliştiremedikleri’ için görev süreleri bitiminde gönderdiğini açıkladı. Rektörün dediğine göre, öğretim görevlileri rektöre “Burası Dersim, burada herkes solcu olsun, burada herkes Dersim Alevisi olsun, herkes Kürt olsun, herkes bizim gibi olsun” demiş; rektör de kendilerini “Burada herkes olacak, siz olmayacaksınız” şeklinde yanıtlamış.

 

4/B statüsünde çalışan sözleşmeli kamu emekçileri, kadrolularla aynı işi yapmalarına rağmen farklı bir statüde bulunuyor. Bu statü, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 4/B maddesinde geçici işlerde çalıştırılacak personel olarak tanımlanıyor.  4/B’li pek çok öğretim görevlisinin güvencesiz statüsü, akademik özgürlüklerinin önünde de bir engel teşkil ediyor. 

 

 


 

Baran ve Ali Deniz tahliye edilmedi  


İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi, iki yıl önce Ümraniye’de DTP’nin kapatılmasına karşı düzenlenen basın açıklamasına katılmak üzereyken gözaltına alınıp tutuklanan üniversite öğrencileri Ali Deniz ve Baran Nayır’ı tahliye etmedi. Davadan önce mahkeme salonunun önünde toplanan Milyonlar Adalet İstiyor grubu, akademisyenler, öğrenciler ve siyasi parti temsilcileri“Baran ve Ali Deniz’e özgürlük” eylemi yaptı. Eylemde basın açıklamasını okuyan Cansu Akkılıç, iki öğrencinin iddianamede molotof kokteyli atmakla suçlandıklarını ancak parmak izi raporlarında ve CD izleme tutanaklarında hiçbir belirtinin bulunmadığını ifade etti. Akkılıç, tutuklamayı öğrencileri yıldırma ve muhalefetin sesini kısma çabası olarak değerlendirdi.

 

 

 

 

 


 

 

Akademisyenlerden “Öğrencime dokunma” kampanyası


Bir grup akademisyen yüzlerce öğrencinin ciddiyeti tartışılır delillere dayanılarak uzun süreler tutuklu kalmasına karşı “Öğrencime Dokunma” kampanyası başlattıklarını açıkladı. İmzaya açılan metinde öğrencilerin davalarda mahkum olmasalar bile okul yönetimleri tarafından cezalandırıldıklarına dikkat çekiliyor. Kampanyanın yürütüldüğü siteye ulaşmak için tıklayınız.



 

 

 





 

Grup Yorum üyesi tahliye edilmedi

 


Grup Yorum elemanı Seçkin Aydoğan ve 5 sanığın "terör örgütü üyesi olmak" ve "örgüt propagandası yapmak" gibi suçlardan yargılandığı davanın ilk duruşması Özel yetkili İstanbul 15. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü.  Aydoğan iddianamede delil olan fotoğraftaki yüzü kapalı kişinin kendisi olmadığını ve taş attığına dair bir belge olmadığını ifade etti. Mahkeme heyeti aleyhlerindeki tek delil ceplerindeki limon olan tutuklu sanıklar Hazal Kaya ve Eser Morsümbül'ün tahliyesine karar verdi. Seçkin Aydoğan ile birlikte diğer 4 sanığın ‘delil durumu’ ve ‘kuvvetli suç şüphesi’ nedeniyle tutukluluk halinin devamına karar verildi. Heyet, dava konusu eylemle ilgili fotoğrafların, sanıkların yer alıp almadığının tespiti için Adli Tıp Kurumu'na gönderilmesine hükmetti. Duruşma öncesi Grup Yorum adına açıklama yapan İbrahim Gökçek, grup üyesi Aydoğan’ın hapishanede saldırıya uğradığını hatırlatarak şunları söyledi:

 

 

"Konserimizi düzenleyen arkadaşlarımıza 11 yıl hapis cezası vermeleri, bilgisayarında Yorum şarkılarının sözlerini bulunduranlara cezalar yağdırmaları, Cemo'yu dinleyenleri suç işlemiş gibi göstermeleri, afişlerimizi duvarlardan sökmeleri hepsi tahammülsüzlük ürünüdür."

 

Özel yetkili İstanbul Cumhuriyet Savcısı Hüseyin Kaplan'ın hazırladığı iddianameye göre, Aydoğan ve diğer sanıklar, 13 Aralık 2011'de Taksim Meydanı'nda yapılan “Yürüyüş çalışanları serbest bırakılsın” eyleminde örgüt sloganı atmak, ‘2911 Sayılı Toplantı ve Yürüyüş Kanunu'na Muhalefet’, terör örgütü propagandası yapmak, görevli memura mukavemet ve ‘silahlı terör örgütüne üye olmak’ suçlamalarıyla yargılanıyor.

 

 


 

 

 

Facebook’a büyük gözaltı

 


Başbakan Tayyip Erdoğan’ın avukatlarının geçen yıl yaptığı şikayetler üzerine sosyal paylaşım sitesi Facebook’ta Erdoğan’a hakaret eden ve küçük düşürücü görüntüler yayınlayan kişiler hakkında soruşturma açıldı. Konu hakkında inceleme başlatan Üsküdar Cumhuriyet Savcılığı’nın “Bu sayfaları ve kişileri belirleyin” talimatı üzerine Bilişim Polisi harekete geçti. Hakaret içeren yazı ve görüntüler tek tek saptandı, 3 bin profil hakkında yasal işlem başlatıldı. Bu sayfaların sahte olup olmadığını da araştıran polis, IP adresleri üzerinden adreslerini tespit ettiği kişilerin ifadelerini aldı. İstanbul’da oturanlar emniyete çağrılırken, diğer illerdeki kişiler için savcılığa yazı gönderildi. Soruşturma kapsamında birçok kişinin Facebook profilinin kapatıldığı, bazı kişilere de kapatma uyarısı yapıldığı öğrenildi. Bu yöndeki soruşturmanın daha uzun süre devam edeceği belirtildi. Suçlanan kişilere dava açıldığı takdirde 2 yıla kadar hapisleri istenebilecek.

 


Bu haftanın ifade özgürlüğü duruşmaları


 

Sanık: 1- Rasime Şebnem Korur 2- Adnan Demir

Mahkeme ve duruşma tarihi: Kadıköy 4. Asliye Ceza Mahkemesi, 10 Nisan 2012, Saat: 11:15



Açıklama: Bu dava Şebnem Korur Fincancı'nın www.taraf.com adlı sitede yayınlanan röportajda söyledikleri nedeniyle açıldı. Fincancı'nın röportajını sorumlu olduğu web sitesinde yayınlayan Adnan Demir de ilgili davada yargılanmaktadır.


Geçen haftanın ifade özgürlüğü duruşmaları:


 

· Ali Suat Ertosun’un, 19 Aralık 2000 tarihinde yapılan cezaevi katliamlarının yıldönümü olan 19 Aralık 2009’da ÇHD adına yapmış olduğu basın açıklamasında kendisine hakaret ettiği gerekçesiyle Selçuk Kozağaçlı’ya açtığı tazminat davası Ankara 21. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görüldü. Aynı gerekçeyle (kamu görevlisine hakaret) hakkında bir de ceza davası açılan Kozağaçlı bu davadan sözlerinin ‘ağır eleştiri’ kapsamında olduğu gerekçesiyle beraat etmişti. Ceza davasının temyiz sonuçlarının beklenmesi için duruşma 18 Temmuz 2012, saat 09:30’a ertelendi.

 

 

· Radikal gazetesinde yayınlanan "Ergenekon'da aşk oyunu" -"Ergenekon savcısı hakimi de dinledi" başlıklı haberler nedeniyle gazeteci İsmail Saymaz ve Hasan Çakkalkurt’a açılan dava İstanbul  2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Haberler, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Köksal Şengün ile Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Başkanvekili Kadir Özbek'in teknik takibe takıldığını gündeme getirmişti. Mahkeme sanıkların beraatine karar verdi.

 

 

 

 

Yorumlar

Yorum Gönder

Yeni yorum gönder

Diğer Haber Yazıları

İstanbul Uluslararası Edebiyat Festivali (İTEF) İtalya Özel programıyla sanatseverlerin karşısına çıkıyor. 23-27 Ağustos 2021 tarihleri arasında ekranlara gelecek olan etkinlikler sayesinde İtalya'ya ve İtalyan edebiyatına uzanan yeni bir yol açılacak.

 

 

Sanat Kritik’in yeni podcast serisi, Seval Şahin’in editörlüğünde dinleyicilerle buluşuyor. “Yaz Sıcağında Bir Esinti” başlıklı serinin ilki 120. doğum yıldönümü vesilesiyle Ahmet Hamdi Tanpınar’a ayrıldı. Dergâh Yayınları’nın desteğiyle hayata geçen projeye farklı alanlardan birçok yazar, şair, sanatçı ve akademisyen katıldı.

Kültür Sanat Şehir dergisi Z, 5. kez okur karşısında. Zeytinburnu Belediyesi tarafından yayımlanan tematik dergi, “kütüphane” konusunu mercek altına alıyor. 508 sayfa boyunca insanlık tarihinin bilinen en eski dönemlerinden günümüze kadar farklı kültürlerde kütüphanenin seyri, kütüphanenin unsurları, kütüphaneciler, kütüphane sahipleri ve kütüphane literatürü inceleniyor. 

Türk edebiyatının usta ismi Sait Faik Abasıyanık'ın hatırasını yaşatmak amacıyla her yıl bir öykücüye verilen "Sait Faik Hikâye Armağanı" bu kez Şermin Yaşar'ın oldu.

 

Sosyal medya paylaşımları, konuşmalar, anketler, veriler gösteriyor ki pandemi günlerinde evde geçen zamanın ciddi bir kısmını kitaba ayırdık. Türkiye ve dünya genelinde İNSAMER'in yaptığı araştırma kitap yayımı ve okuma oranlarındaki artışa odaklanıyor. Kitapyurdu ve Idefix sitelerinden alınan veriler de korona istatistiklerine katkı sunuyor.

 

 

 

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.