Özgür Gündem bir ay kapatıldı
Özgür Gündem gazetesine bir ay kapatma cezası verildi. 24 Mart gecesi gazetenin basımının yapıldığı Gün Matbaası'na baskın yapan polisler, gazetenin çıkacak sayısına el koydu. Gazete, fotoğraftaki kapakla, “Çözüm de belli muhatap da” manşetiyle çıkacaktı. 14. Ağır Ceza Mahkemesi kararını gazetenin 24 Mart tarihli sayısının 1, 8, 9, 10 ve 11. sayfalarında yer alan haber, yorum ve fotoğrafların ‘örgüt propagandası’ yaptığı iddiasına dayandırdı.
Gazetenin kapatılmasını Taraf, Cumhuriyet, Evrensel ve Birgün dışındaki gazeteler haberleştirmedi. Gazetecilere Özgürlük Platformu (GÖP), Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS), Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD) ve Tutuklu Gazetecilerle Dayanışma Platformu (TGDP) karara tepki gösterdi. New York merkezli CPJ de (Gazeteciler Koruma Cemiyeti) “Gazetenin basılması ve kapatılmasıyla dehşete düştük” açıklaması yaptı.
30 Mayıs 1992'de yayın hayatına başlayan gazetenin 30'u muhabir olmak üzere 76 çalışanı öldürüldü. Gazete 14 Nisan 1994'te kapatılmış, ardından Özgür Ülke gazetesi yayına başlamıştı. Bu gazetenin de üç bürosu 3 Aralık 1994'te bombalandı; Ersin Yıldız yaşamını yitirirken 21 çalışanı da yaralandı. Özgür Gündem gazetesi, 17 yıl aradan sonra 4 Nisan 2011'de yeniden yayın hayatına başladı. Bianet'in Medya Gözlem Raporu'na göre, bugün itibarıyla hapisteki 104 gazetecinin 12'si Özgür Gündem çalışanı veya eski çalışanı. Özgür Gündem gazetesinin yeniden yasaklanmasının ardından da Günlük gazetesi yayınlanmaya başladı.
Adalet Bakanlığı karara ilişkin yazılı açıklamasında 3. Yargı Paketi’nin yayın organlarının kapatılmasına son vereceğini bildirdi. Gazetenin avukatları da karara gerekçe olan haber veya yazıların belirtilmediğini, yalnızca sayfa numaralarının belirtildiğini söyleyerek mahkemeye itiraz dilekçesi verdi. 30 Mart günü gazete üzerindeki yasak kaldırıldı.
Atılım gazetesi toplatıldı
Adana 7. Ağır Ceza Mahkemesi, haftalık yayın yapan Atılım gazetesinin “Newroz, isyan, özgürlük” manşetiyle çıkan son nüshasında yer alan haber ve fotoğraflarla ‘yasadışı örgüt propagandası’ yapıldığını iddia ederek gazetenin 24 Mart tarihli sayısının tüm nüshalarına el konulmasına karar verdi. Gazetenin 3 Mart 2012 ve 10 Mart 2012 tarihli 2 ve 3. sayıları da Marksist Leninist Komünist Parti'nin (MLKP) propagandasını yapmak ve "silahlı eylemleri ve yöntemleri teşvik etmek" gerekçesiyle toplatılmıştı.
“İlan edilmemiş sıkıyönetim”
Kamu Emekçiler Sendikaları Konfederasyonu’na (KESK) bağlı Eğitim-Sen, hükümetin 4+4+4 kademeli eğitim tasarısını protesto için 28- 29 Mart günlerinde grev kararı almıştı. Polis, Ankara’ya gelmek üzere yola çıkan araçların şehirlerinden çıkmasına izin vermedi. KESK Yönetim Kurulu konuya ilişkin açıklama yaparak “Türkiye ilan edilmemiş sıkıyönetimi yaşıyor” değerlendirilmesi yaptı. 85 kişinin gözaltına alındığını açıkladı.
Ankara ve İzmir’de yapılan eylemlere polis biber gazı, cop ve tazyikli su ile müdahale etti. Müdahale görüntülerini izlemek için tıklayınız.
Fenerbahçe kutlamasına polis müdahalesi
Avrupa şampiyonu olarak Türkiye’ye gelen Fenerbahçe Universal Kadın Voleybol takımı havaalanında taraftarlarca karşılandı. Saat 03:00’te kutlamaya gelen yüzlerce taraftara polis sert biçimde müdahale etti. Polis tarafından itilen 12 yaşındaki kızın bacağı kırıldı. Takım oyuncusu Naz Aydemir Twitter hesabından olayları doğrularken, polisin attığı biber gazlarının dumanı otobüsün içine girdiği için takımın güçlükle nefes aldığını belirtti.
Şık: Tutuklanmamla sorunlar görünürleşti
376 gün tutukluluğun ardından tahliye edilen Ahmet Şık, Brüksel'de Avrupa Parlamentosu (AP) Liberal Demokrat Grubu'nda konuşma yaptı. Şık, Başbakan Erdoğan’ın Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi’ndeki konuşmasında kitabını bombaya benzettiğini hatırlattı. “Beni ‘terörist’, düşüncelerimi ifade etmeye çalıştığım kitabımı da ‘terör örgütü propagandası’ olarak niteleyenler umarım bugün biraz da olsa utanıyorlardır” dedi.
Türkiye’deki yargı mekanizmasının gazeteciler ve toplumun geneli üzerinde ifade özgürlüğünü kısıtlayacak bir baskı aracına dönüştürüldüğünü anlatan Şık, parasız eğitim isteyen öğrencilerden, yaylasına yapılacak hidroelektrik santralini engellemek isteyen köylülere kadar herkesin bu baskıdan payını aldığını ifade etti. Ahmet Şık tutuklanmasını “Evet, bir yıl dört duvar arasında kaldım ama bu sorunları görünür hale getirmesi açısından tutuklanmam hayırlı oldu”, sözleriyle değerlendirdi. Şık, Türkiye’de tutuklu gazetecilerden daha büyük olan sorunun “tutuklu olmadığı halde tutuklu olan gazeteciler” olduğunu söyleyerek gazetecilerin ya otosansür uyguladığını ya da işinden olduğunu belirtti. İşlerinden olan Ruşen Çakır, Nuray Mert, Çiğdem Anad ve Mehmet Altan’ı örnek gösterdi.
Çocukları öldürüldü, 33 bin TL ödeyecekler
26 Eylül 1999’da Ankara Ulucanlar Merkez Kapalı Cezaevi’ne düzenlenen operasyonda 10 tutuklu ve hükümlü öldürülmüş; katliamın 1. yıldönümünde Ankara’da protesto gösterisi yapılmıştı. Gösteriye katılan 42 kişiye ‘2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet’ ve ‘polise mukavemet’ iddiasıyla dava açıldı; dava beraatle sonuçlandı. Ancak İçişleri Bakanlığı gösteride yaralandığını savunan polislere ödediği 6 bin 930 TL’lik tazminatın tahsili için ailelere dava açtı. Ankara 13. Sulh Hukuk Mahkemesi İçişleri Bakanlığı’nı haklı buldu. Ailelerin, ana alacak ve faiz, avukatlık ücreti ve yargılama gideriyle birlikte, 33 bin 766 TL 45 kuruş ödemesine hükmetti.
Evler işaretlenirken kameralar kararmış
Adıyaman’da Alevilerin evlerinin önüne işaret konmasına ilişkin İçişleri Bakanı ve Vali “çocukların işi” olduğu değerlendirmesi yapmıştı. AKDER, MAZLUM-DER, İHH, Yüzleşme Derneği, Başkent Kadın Platformu, İLK-DER ve Gökkuşağı Derneği konu hakkında hazırladıkları raporu açıklandı. Raporda, evlerin işaretlendiği esnada Emniyet’in güvenlik kamerasından sonuç çıkmaması ve evlerden birinin girişindeki kameranın da o gece kapalı olması şüpheli bulundu. Ayrıca olayın provokasyona açık olduğu, geceleri Alevi halkın nöbet tuttuğu tespitleri yapıldı; yetkili makamların failleri ortaya çıkarma sorumluluğu vurgulandı.
Hanefi Avcı’ya 1 yıl 3 ay hapis
Tutuklu Emniyet Müdürü Hanefi Avcı, “Haliç'te Yaşayan Simonlar: Dün Devlet Bugün Cemaat” adlı kitabı sebebiyle mahkum edildi. Ankara 2. Asliye Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmada Avcı, kitapta ismi geçen Osman Hilmi Özdil'e ‘iftirada bulunduğu’ için 1 yıl, ‘hakaret ettiği’ gerekçesiyle de 3 ay 15 gün hapis cezasına çarptırıldı. Mahkeme, 3 ay 15 günlük cezayı 2 bin 100 lira adli para cezasına çevirdi. Ancak, bu cezalara ilişkin hükmün açıklanması geri bırakıldı. Avcı'nın avukatı Fidel Okan, kararla ilgili bir ağır ceza mahkemesine itirazda bulunacaklarını bildirdi.
Grup Yorum üyesine cezaevinde saldırı
Grup Yorum yazılı açıklama yaparak, Tekirdağ 1 No'lu F Tipi Hapishanesi'nde tutuklu üyeleri Seçkin Aydoğan'ın, Eser Morsümbül ve Onur isminde iki tutsakla beraber saldırıya uğradığını belirtti. Açıklamada saldırı sonrası kimsenin sağlık durumu hakkında bilgi alınamadığı söylendi; olaydan hapishane müdürü, diğer görevliler ve gardiyanlar sorumlu tutuldu.
16 Aralık'ta tutuklanan Aydoğan, Taksim Meydanı'nda yapılan “Yürüyüş çalışanları serbest bırakılsın” protestosuyla basın açıklamasına katıldığı ve ‘örgüt sloganı attığı’ gerekçesiyle, 2911 Sayılı Toplantı ve Yürüyüş Kanunu'na muhalefet, Terörle Mücadele Kanunu, 7/2. maddesindeki örgüt propagandası ve Türk Ceza Kanunu 314. maddesindeki örgüt üyeliği suçlamalarıyla yargılanıyor. Bir sonraki duruşması Çağlayan Adliyesi 15. Ağır Ceza Mahkemesi'nde 2 Nisan'da görülecek.
‘Pembe Tezkere’ belgeseli
Emre Azizlerli'nin çektiği, BBC World’ün yayınladığı “Pembe Tezkere” (The Pink Certificate) adlı belgeselde Türkiye’de eşcinsellerin askerlikten muaf tutuldukları, ancak küçük düşürücü biçimde eşcinsel olduğunu kanıtlamak zorunda oldukları belirtildi. Çeşitli gün ve saatlerde yayınlanacak olan belgeselde eşcinsellerin bu konudaki deneyimlerine yer ayrılıyor. Gerçek ismi gizlenen, belgeselde Gökhan adını kullanan bir eşcinsel, “açık bir şekilde bir başka erkekle cinsel ilişkiye girdiği yüzlerin belirgin olduğu bir fotoğraf istendiğini ve fotoğrafta kendisinin pasif partner olarak görünmek zorunda olduğunu” söylüyor.
“Ateistten kimseye fayda gelmez”
AK Parti Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar 4+4+4 kademeli eğitim sistemine geçişi Başbakan’ın daha önceden dile getirdiği ‘dindar nesil yetiştirme’ temennisine bağladı. Ulupınar, Çaycuma ilçesinde katıldığı cami açılışında şöyle konuştu:
“Dindar bir nesilden kime zarar gelir? Vatana, memlekete, dinine, kendisine, ailesine faydası olur. Ateist, dinsiz bir gençten hiç kimseye fayda gelmez. Kafamızı gözümüzü de yarsalar, bıçak da sallasalar, kurşun da atsalar bu hafta ‘4+4+4’ geçecek.”
Yeni yorum gönder