"Pi'nin Yaşamı" adlı romanı ve romanın Ang Lee yönetiminde sinemaya uyarlanan filmiyle milyonlarca kişiye ulaşan Kanadalı yazar Yann Martel, 5 Aralık Perşembe günü, "Müşteri Çağında Pazarlama Zirvesi" kapsamında konuşma yapmak üzere ikinci kez İstanbul'a geldi.
Martel'in 25 yıl evvelki ilk yolculuğu İstanbul'dan başlayıp, Doğubayazıt'ta tamamlanmıştı. Bu ikinci ziyaretse biraz ilki sayesinde oldu. Çünkü Martel, sırt çantasıyla gezdiği İstanbul'u öyle çok sevmişti ki, "Life of Pi'nin Oscar Yolculuğu" başlıklı konuşma için davet geldiğinde zevkle kabul etti.
Yazar olmaya nasıl karar verdi?
Sorulan ilk soru bu olunca, Martel de anlatmaya, "Yazmaya başlamak gibi bilinçli bir karar vermedim" diyerek başladı ve şöyle devam etti: "Önceleri zaman geçirmek için berbat kısa hikayeler ve oyunlar yazıyordum. Ama cümlelerle ve karakterlerle oynamaya bayılıyordum. Bu yüzden devam ettim. Yazdıkça daha iyi yazmaya başladım."
Hollywood araba gibi hikaye satın alıyor
Hollywood'un satın aldığı romanlara istediğini yaptığını, onları istediği gibi değiştirdiğini belirten Martel, "Tıpkı sizin araba alıp onunla istediğinizi yapmanız gibi" dedikten sonra romanla film arasındaki farkı şöyle açıkladı:
"Hollywood sürekli hikaye peşinde koşar ve gişe yapacağını düşündüğü hikayeleri satın alır. Benim kitabımı filme uyarlamak istediklerini öğrendiğimde bunun zorlu bir süreç olacağını biliyordum. Çünkü kitapta basit gibi görünen hikayenin filme aktarılması çok zor. Her şeyden önce bir çocuk ve kaplanı aynı filikaya koymanız gerekiyor. Öte yandan kitap ve film, iki farklı dili konuşan mecralar. Kitapta geminin battığını üç kelimeyle anlatmış, bunun duygusal etkisine sayfalar ayırmıştım. Filmdeyse tam tersi oldu. Geminin batışı uzun ve etkileyici betimlemelerle anlatıldı çünkü görsel olarak güzel ve duygu bunu görmekten doğuyor. "
Filmi çekmek üzere önce M. Night Shyamalan ile görüşüldüğünü fakat Shyamalan o sırada başka bir filmle meşgul olduğu için Ang Lee ile anlaşıldığını anlatan Martel, Lee'nin daha önce uyarladığı hiçbir öykünün yazarıyla görüşmediğini fakat kendisiyle görüşmek istediğini söyledi. Ardından kitapla filmin farkını anlatmayı sürdürdü:
"Kitapta, teknede insanlarla mahsur kalınan hikaye ile hayvanlarla kalınan hikaye yan yana yürüyor. Filmdeyse insanlı hikaye sona doğru, bir anda ortaya çıkıyor. Kitapta iki hikaye de inandırıcı ve hangisine inanacağınız size kalmış."
Filmi yine de güzel bulduğunu vurgulayan Martel, "Kitap ve film birbirini tamamlıyor. Önce kitabı okuyup sonra filmi izlemelisiniz" diyor.
Pi'nin Yaşamı, hikaye anlatıcılığıyla ilgili
"Pi'nin Yaşamı'nı mantıklı düşünmekten yorulduğum için yazdım" diyen Martel, romana ilişkin şunları söyledi:
"Kitaptaki iki hikaye de acıyı yadsımıyor. Her iki durumda da ailesini kaybetti. Ama hayvanlı hikayenin gerçek olduğuna inanırsa kendisine 'Oradan canlı çıkmayı başardın, ailen olmadan yaşamayı da başarabilirsin' diyebilir. Hikaye anlatıcılığı subjektiftir. Pi'nin Yaşamı kendinize anlatmayı seçtiğiniz hikayelerle, hikaye anlatıcılığıyla ilgili."
Yann Martel kimdir?
Yann Martel, 2002 Man Booker Ödülü kazanan Pi'nin Yaşamı romanının yayımlanmasıyla dünya çapında üne kavuştu. 44 ülkede yayımlanan kitap yedi milyon kopyadan fazla satarak uluslararası çok satanlar listesine girdi. Yönetmen Ang Lee 2012'de romanı sinemaya uyarladı ve film 11 dalda Akademi Ödülü'ne aday gösterildi.
Yeni yorum gönder