Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap

Haber

Haber

Roman karakterleri hakkında komplo teorileri!



Toplam oy: 1142

Malum, bir romanı bitirdikten sonra, kitabı rafa kaldırmakla iş bitmez. Akılda kalan soru işaretleri, alternatif sonlar, muallakta kalan karakterler kafamızda yaşamaya devam eder. İşte Flavorwire, bu soru işaretlerinden hayli kabul görenleri derlemiş: Nick Carraway aslında eşcinsel miydi? Aslında Hogwarts Harry Potter'ın kafasında mıydı? Peki Odysseus eve gitmeyi istemiyor olabilir miydi? "Acaba?" dedirten komplo teorilerini bir de siz gözden geçirin.

 

 

 

 

 

 

 

 

Nick Carraway eşcinsel mi?

 

 

 

F. Scott Fitzgerald'ın Muhteşem Gatsby romanının anlatıcısı Nick Carraway'in eşcinsel olduğuna dair teoriyi destekleyen birkaç nokta var. Carraway'in erkek karakterleri fiziksel olarak daha dikkatli ve tutkulu betimlemesine dikkat çekiliyor. Bay McKee ile olan görüşmesinin ise bir "randevu" olduğu düşünülüyor. Gatsby'e sırılsıklam aşık bir anlatıcı olduğunu düşününce ise, romanı tekrar ele almak gerekiyor.

 

 

 

 


 

 

 

 

 

 

 

Winnie the Pooh karakterleri akıl hastası mı?

 

 

2000 yılında Kanada Medikal Birliği Dergisi'nde yayımlanan bir makalaye göre, Winnie the Pooh'taki karakterler çeşitli akıl hastalıklarından muzdarip. O masum dünyanın altında, dikkat edilmemiş ve tedavi edilmemiş hastalıklar olduğunu iddia eden yazıda, Pooh'nun dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğuna, Piglet'in ise yaygın anksiyete bozukluğuna sahip olduğu söyleniyor. Hep üzgün ve umutsuz gördüğümüz Eeyore'un depresyonda olduğu, Owl'un disleksik olduğu, Tigger'da hiperaktivite olduğu ve dürtülerini kontrol edemediği ayrıca belirtilmiş. Arkadaşları Christopher Robin'in ise ileride cinsel kimliğiyle ilgili problemler yaşayacağı iddia edilmiş.

 

 

 

 


 

 

 

 

 

 

 

 

Holden Caulfield da eşcinsel mi?

 

 

 

 

Çavdar Tarlasında Çocuklar'ın anti-kahramanı Holden Caulfield'in erkek arkadaşlarına fiziksel olarak daha çok dikkat etmesi, bir kadınla seks yapma düşüncesinin bile kafasını karıştırdığı hatta bazen tiksindirdiği, Bay Antolini ile arasında geçenlerin belirsizliği gibi noktalar yüzünden eşcinsel olduğu düşünülüyor. Gerçi tüm bu anlatılanlar 16 yaşındaki bir ergenin kafa karışıklığı da olabilir.

 

 

 

 

 


 

 

 

 

 

 

 

Odysseus aslında eve gitmek istemiyor muydu?

 

 

Truva Savaşı bittikten sonra, Odysseus'un vatanı Ithaca'ya dönmesi neden 10 yıl sürüyor? Bir teoriye göre, bunun nedeni Ithaca'daki eski, sıkıcı hayatına geri dönmek istememesi. Getirilen bu yorum yeni bir şey değil; Alfred, Lord Tennyson bu bakış açısından bir şiir bile yazmış.

 

 

 

 

 


 

 

 

 

 


Hogwarts sadece Harry Potter'ın kafasında mı vardı?

 

 

 

Harry Potter ve Felsefe Taşı'nın ilk sayfalarını hatırlayın: Privet Drive 4 Numara'da merdiven altında yaşayan, teyzesi, eniştesi ve kuzeni tarafından sürekli psikolojik ve fiziksel işkenceye maruz kalan o içine kapanık çocuğu. Bazılarına göre, şiddet görmüş bir çocuk olarak (seri boyunca Harry 6 defa revire gönderiliyor) kafasında bu sihirli dünyayı yaratan Harry, hayatın gerçeklerinden kaçıp buraya sığınmış.

 

 

 

 

 

 


 

 

 

 

 

 

 

 
Dorothy bir cadı mıydı?

 

 

L. Frank Baum'un Oz Büyücüsü kitabının genelde politik bir hiciv olduğu söylenir, fakat pek göze çarpmayan bir diğer eleştiri de, Dorothy'nin aslında bir cadı olduğu. Biraz dikkatli düşününce, kendisini Oz'a götüren anaforu oluşturan da Dorothy, korkuluğa ve bir metal zırha can veren de yine Dorothy. Vahşi hayvanlarla iletişim kurabildiği ve Kansas'taki evine "ışınlandığı" düşünülürse, bu teori pek de fena değil.

 

 

 

 


 

 

 

 

 

 

 

 

 

Sherlock Holmes ve Dr. Watson birbirlerine aşık mıydı?

 

 

 

Birbirlerine aşık olup olmadıkları bir türlü anlaşılamayan ikili hakkındaki bu teori, televizyon adaptasyonlarındaki yakışıklı aktörler sayesinde iyice kuvvetleniyor, hatta dallanıp budaklanıyor: Bazısı, ikisinden birinin eşcinsel olduğunu ve Holmes'un Watson'ı sürekli taciz ettiğini söylüyor.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

DA

Yorumlar

Yorum Gönder

Yeni yorum gönder

Diğer Haber Yazıları

İstanbul Uluslararası Edebiyat Festivali (İTEF) İtalya Özel programıyla sanatseverlerin karşısına çıkıyor. 23-27 Ağustos 2021 tarihleri arasında ekranlara gelecek olan etkinlikler sayesinde İtalya'ya ve İtalyan edebiyatına uzanan yeni bir yol açılacak.

 

 

Sanat Kritik’in yeni podcast serisi, Seval Şahin’in editörlüğünde dinleyicilerle buluşuyor. “Yaz Sıcağında Bir Esinti” başlıklı serinin ilki 120. doğum yıldönümü vesilesiyle Ahmet Hamdi Tanpınar’a ayrıldı. Dergâh Yayınları’nın desteğiyle hayata geçen projeye farklı alanlardan birçok yazar, şair, sanatçı ve akademisyen katıldı.

Kültür Sanat Şehir dergisi Z, 5. kez okur karşısında. Zeytinburnu Belediyesi tarafından yayımlanan tematik dergi, “kütüphane” konusunu mercek altına alıyor. 508 sayfa boyunca insanlık tarihinin bilinen en eski dönemlerinden günümüze kadar farklı kültürlerde kütüphanenin seyri, kütüphanenin unsurları, kütüphaneciler, kütüphane sahipleri ve kütüphane literatürü inceleniyor. 

Türk edebiyatının usta ismi Sait Faik Abasıyanık'ın hatırasını yaşatmak amacıyla her yıl bir öykücüye verilen "Sait Faik Hikâye Armağanı" bu kez Şermin Yaşar'ın oldu.

 

Sosyal medya paylaşımları, konuşmalar, anketler, veriler gösteriyor ki pandemi günlerinde evde geçen zamanın ciddi bir kısmını kitaba ayırdık. Türkiye ve dünya genelinde İNSAMER'in yaptığı araştırma kitap yayımı ve okuma oranlarındaki artışa odaklanıyor. Kitapyurdu ve Idefix sitelerinden alınan veriler de korona istatistiklerine katkı sunuyor.

 

 

 

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.