Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap

Haber

Haber

SabitFikir'in ağustos sayısı çıktı: Yayıncılığın gizli kahramanları



Toplam oy: 544

“Bir butik yayıncıyı, yaşadığı içten coşkuyla hemen ayırt edebilirsiniz. Türkiye gibi bir ülkede, o heyecanı taşıması, bir tiyatrocunun tiyatro, sinemacının sinema yapma, şairin şiir yazma arzusundan farklı değildir hiç. Ama bir yandan da, okur tarafından görülen, bilinen biri de olmaz; kitabını bastığı yazar kitaplarını imzalarken, o ya bir dosyanın içine gömülmüştür ya da depoda kitap taşıyordur. Barthes’ın yazma arzusunun kökenine dair yaptığı tespitleri yayımlama arzusu için de düşünebiliriz. Bu arzu, tıpkı yazma arzusu gibi, okumaktan duyulan hazzın neden olduğu sevinç ve umuttan alır gücünü.”

 

SabitFikir’in Ağustos 2015 tarihli 54. sayısının dosya başlığı, “Yayıncılığın Gizli Kahramanları”... Bülent Usta, Türkiye’deki diğer her şey gibi, hakkında bir kavram karmaşası bulunan butik yayıncılığı mercek altına alarak, “Butik yayıncı kimdir? Türkiye’de butik yayıncılık ne durumda?” sorularına yanıt arıyor:

 

“Kitaptan Avrupa ülkelerinin tümünden daha yüksek vergi alan, sansür davalarıyla uğraştıran, kitapçıların ve edebiyat dergilerinin birer birer kapandığı bir ülkede, butik yayıncılığın devam etmesi bir mucizeyse, bu mucizenin sürekliliği için kafa kafaya verip çareler düşünmemiz şart.”

 

SabitFikir orta sayfalarının vazgeçilmezi Kararsız Okur infografiği de, her zamanki gibi, kapak konusunu destekliyor. Oylum Yılmaz’ın hazırladığı ve Sedat Girgin’in resimlediği Kararsız Okur, bu ay kararlı bir şekilde butik yayınevlerinin en harika kitapları arasında dolaşıyor. Kendisine edebiyattan, sanattan, felsefeden, mimariden, söyleşilerden, müzikten nadide bir buket yapıyor.

 

Ayşe Çavdar ise bu sayıda, EdebiyatDışı'na belli bir alanda yayın yapan "tematik" yayınevleri gibi, belli bir alana ilgi duyan okurlara/araştırmacılara hizmet veren tematik kütüphanelerden birini konuk ediyor. Salt Araştırma’dan Sezin Romi, "Burayı tarif etmek için kütüphane, arşiv gibi tabirler yeterli değil. Çünkü günümüzde araştırmanın daha geniş bir evreni var," diyor.

 

Güncel meseleler ve güvenilir kitap eleştirileri için…

 

 

Ethem Onur Bilgiç

 

 

SabitFikir’in bu sayısının Çizgi Roman sayfaları her zamankinden de renkli. Hakan Bıçakcı, Dövüş Kulübü 2’nin yayınlanması vesilesiyle, üzerinden epey zaman geçen Dövüş Kulübü romanına dönüyor, Chuck Palahniuk’un deyimiyle, “kaseti başa sarıyor.” Yankı Enki, korku edebiyatının klasik damarını içinde barındıran en önemli canavar anlatılarından biri sayılabilecek Hellboy’u ele alırken, Fisun Yalçınkaya Stefan Zweig'ın Son Günleri'ni inceliyor: “Uzun uzun yazmış, dolu dolu yaşamış bir adam ve onun yazdıklarıyla satır satır uğraşmış, kısacık yaşamış bir kadının hikayesi bu...”

 

Ceyhan Usanmaz ise beş kişilik bir ekiple birlikte, son birkaç yıl içinde Türkiye'de hızla yayılan gerçek kaçış oyunlarından birine, Agatha’nın Anahtarı’na dahil oluyor. İstanbul’daki sayısız seçenek arasından, özellikle bu oyunun ilgisini çekmesinin nedeni, Ahmet Ümit’in aynı adlı kısa öyküsünden esinlenilmesi.

 

SabitFikir’in bu sayısında ayrıca Sami Baydar, Aziz Hatman, Jack Kerouac, Mario Vargas Llosa, Mete Ercis, Alejandro Zambra, Elie Wiesel, Elias Canetti, David Duchovny, Deborah Levy ve Edna O’Brien’ın eserlerini güvenilir eleştirmenler küçük İskender, A. Ömer Türkeş, Ali Bulunmaz, Nazan Maksudyan, Osman Çakmakçı, Oylum Yılmaz, Emre Bayın, Hayati Roman, Gökçe Gündüç, Melisa Kesmez ve Burcu Bayer yorumluyor.

 

F. Cihan Akkartal, Televizyon yazısında, “en iyi yazılmış sezonu”nun reytingleri, aldığı olumlu eleştiriler ile coşkulu yorumları karşılayamayınca, sonunun geldiği anlaşılan Hannibal’ı değerlendiriyor. Fakat Hannibal’ın karnı acıkınca hangi sofraya oturacağı belli olmaz elbette; zira ufukta bir Hannibal uzun metrajı görünüyor.

 

Müzik yazılarına şarkıcı, şarkı yazarı, “multi-enstrümantalist”, yapımcı, aranjör, aktör ve ressam David Bowie ile devam eden Hilmi Tezgör, Simon Critchley’in David Bowie’sinin sizi bir oturuşta Bowie hayranı yapabileceğini belirtiyor. Dünyadan sayfalarında da Mert Tanaydın, metropol insanına ne yapacağını şaşırtan şu yaz sıcaklarında, dünya yayın piyasasında öne çıkan "yaz okuması" önerilerini derliyor.

 

SabitFikir'in kapak illüstrasyonu Geray Gençer’e ait. Ancak çizimler bununla sınırlı değil; dikkatli gözler, iç sayfalarda çok sayıda yetenekli ve genç çizerle de karşılaşıyor. 

 

SabitFikir'i nereden bulacağız?

 

 

Serpil Yıldız

 

 

Yayın yönetmenliğini Ceyhan Usanmaz'ın yaptığı SabitFikir’i tüm D&R’lardan satın alabilirsiniz; idefix paketleriyle ise ücretsiz. SabitFikir’in içeriğini ve daha fazlasını www.sabitfikir.com adresinde bulmak mümkün.

 

Editörden

 

Ceyhan Usanmaz

 

“Bir yıl önce ‘biraz birikimleri’, ailelerinin desteği ve çektikleri krediyle Balkan ve Akdeniz ezgileri eşliğinde herkesin kitabını okuyup kahvesini yudumlayabileceği şirin bir kafe hayallerini gerçekleştirmek için yola çıkan Selin Gülse (25) ve Tansel Saygın (28), kendilerini hayal kırıklığına uğratan gerçekler hakkında konuştu. Her şeyin ‘Amelie tadında’ gideceğini sanarak bu işe başladıklarını söyleyen genç çift...” Bu cümleler, “Şirin Bir Kafe Hayaliyle Yola Çıkan Çift, Toptancı, Zabıta, Tesisatçı ve Stopaj Gerçeğiyle Karşı Karşıya” başlıklı bir haber metninden alıntı. Az çok üslubundan da anlaşılacağı gibi, evet bir Zaytung haberi bu ama her şakanın altında bir gerçek yatar, sözü kulaklarımızda çınlıyorken sanki bir kez daha düşünmekte ve belki de ciddiye almakta fayda var! 

 

(Yazının tamamı için tıklayınız.)

 

Dosya yazısından

 

Bülent Usta

 

Türkiye’de her şeyde olduğu gibi, yayıncılıkta da ekonomik, bürokratik, kültürel, siyasi pek çok sorundan bahsetmek mümkün; ama bu sorunlar, yayıncılar dahil kimin umurunda. Sanırım burada herkes şikayet etmekten ve dinlemekten yorulmuş; bir şeylerin değişmesi için küçük de olsa bir şeyler yapmak, çözümler üzerine düşünmek gerek. “Butik yayıncılığın” önemi, tam da bu “bir şeyler yapma” ihtiyacıyla örtüşüyor. Sadece onunla da değil, “birey” olmayla, “heterodoks” yaklaşımlarla, edebiyatın ve sanatın geçirdiği dönüşüm ve başka dünya arayışlarıyla, piyasa ekonomisinin tektipleştiriciliği ve tüketim algısıyla ve Adorno’nun “canavar” diye nitelediği kitle kültürüne karşı oluşan tepkilerle, teknolojik gelişmelerin yayıncılığı kolaylaştırmasıyla, internetin toplumsal ve kültürel hayatta edindiği yerle ve daha pek çok şeyle ilişkili…

 

 

Türkiye’de pek çok konuda olduğu gibi, butik yayıncılıkla ilgili de bir kavram karmaşası var. Seksten ve uyuşturucudan bahseden her kitabın, çok satıp satmamasına, biçem açısından anaakımla uyumlu olup olmamasına bakmadan “yeraltı” kavramıyla karşılanması gibi… Örneğin Chuck Palahniuk gibi yazarların yeraltı edebiyatı yaptığı iddia edilebiliyor. Daha yakınlarda çoksatar kitaplar yayımlayan, ticari kaygılarına uygun bir yayıncılık anlayışını benimsemiş bir yayınevinin sahibi, anaakım medyaya verdiği bir röportajda kendisini butik yayıncı olarak tanımlarken, gerçekte butik yayıncılık yapan bir başka yayınevinin sahibi de bu kavramı kullanmayı reddedebiliyor. Her küçük yayınevi, butik yayıncı olmadığı gibi, kendisini butik olarak tanımlayanların da gerçekte butik yayıncılıkla bir ilgisi olmayabiliyor. 

 

(...)

 

Sezin Romi ile söyleşi

 

Ayşe Çavdar

 

Salt Araştırma nasıl bir yer? Tam olarak ne işe yarıyor? 

 

Salt Araştırma Merkezi bir kültür kurumu. Salt Araştırma da bu merkezin bir parçası. Biz burayı tarif ederken kütüphane, arşiv gibi tabirleri kullanmıyoruz. Çünkü günümüzde araştırmanın daha geniş bir evreni var. Artık kitap, arşiv, yayın gibi formlarla sınırlı değil. Dijital teknolojilerin de çok büyük etkisi var bunda. Salt Araştırma herkese açık bir mekan. İnsanlar salı gününden cumartesi güne kadar, 10:00 ile 20:00 saatleri arasında bu mekanın olanaklarından yararlanabilirler. İçerik olarak sanat, mimarlık ve tasarıma, sosyal ve ekonomik tarihe odaklanıyoruz. Bu alanlarda kaynak bulma konusunda kullanıcıların ciddi sıkıntıları vardı. Tüm verileri toplu olarak bir yerde bulamıyordunuz. İşte biz farklı kişiler ve kurumlarla işbirliği yaparak ulaşılabilir kaynakları çeşitlendiriyoruz. Daha sonra bunları sergilerle, e-yayıncılıkla, kamuya açık toplantılarla kamusallaştırmaya çalışıyoruz. Yani bu kaynakları Salt Araştırma’da kalıcı hale getirerek herkesin erişimine sürekli olarak açık tutuyoruz.

 

(...)

Yorumlar

Yorum Gönder

Yeni yorum gönder

Diğer Haber Yazıları

İstanbul Uluslararası Edebiyat Festivali (İTEF) İtalya Özel programıyla sanatseverlerin karşısına çıkıyor. 23-27 Ağustos 2021 tarihleri arasında ekranlara gelecek olan etkinlikler sayesinde İtalya'ya ve İtalyan edebiyatına uzanan yeni bir yol açılacak.

 

 

Sanat Kritik’in yeni podcast serisi, Seval Şahin’in editörlüğünde dinleyicilerle buluşuyor. “Yaz Sıcağında Bir Esinti” başlıklı serinin ilki 120. doğum yıldönümü vesilesiyle Ahmet Hamdi Tanpınar’a ayrıldı. Dergâh Yayınları’nın desteğiyle hayata geçen projeye farklı alanlardan birçok yazar, şair, sanatçı ve akademisyen katıldı.

Kültür Sanat Şehir dergisi Z, 5. kez okur karşısında. Zeytinburnu Belediyesi tarafından yayımlanan tematik dergi, “kütüphane” konusunu mercek altına alıyor. 508 sayfa boyunca insanlık tarihinin bilinen en eski dönemlerinden günümüze kadar farklı kültürlerde kütüphanenin seyri, kütüphanenin unsurları, kütüphaneciler, kütüphane sahipleri ve kütüphane literatürü inceleniyor. 

Türk edebiyatının usta ismi Sait Faik Abasıyanık'ın hatırasını yaşatmak amacıyla her yıl bir öykücüye verilen "Sait Faik Hikâye Armağanı" bu kez Şermin Yaşar'ın oldu.

 

Sosyal medya paylaşımları, konuşmalar, anketler, veriler gösteriyor ki pandemi günlerinde evde geçen zamanın ciddi bir kısmını kitaba ayırdık. Türkiye ve dünya genelinde İNSAMER'in yaptığı araştırma kitap yayımı ve okuma oranlarındaki artışa odaklanıyor. Kitapyurdu ve Idefix sitelerinden alınan veriler de korona istatistiklerine katkı sunuyor.

 

 

 

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.