Özellikle son beş yılda, uluslararası yayıncıların Türk edebiyatının klasik ve çağdaş eserlerine yönelik ilgisi artmış durumda. Uluslararası okur, Türk edebiyatıyla daha çok haşır neşir olmaya başladı. En azından merak unsuru hareketlenmiş durumda.
Peki, bütün bunların ışığında, Türk edebiyatının yurt dışında kendine has bir “imge” yaratabildiği iddia edilebilir mi gerçekten de? Yurt dışındaki kitabevlerinin raflarından Türk yazarlar eksik olmuyor mu? Uluslararası bir “çoksatar” yaratabildik mi mesela? Çevrilen kitapların sayısı ve görünürlüğü nispeten artmasına rağmen, Türk edebiyatı yurt dışında neden bir “patlama” yapmıyor? Yabancı yayınlardaki eleştiri yazılarında yazarlarımız ve onların kitaplarından nasıl bahsediliyor, bahsediliyor mu? İşte SabitFikir’in Ekim 2017 tarihli 80. sayısında Can Semercioğlu, dosya yazısıyla “edebiyatımızın yurt dışı yolculuğu”nda odaklanıyor ve edebiyatımızın yurt dışındaki macerasını mercek altına alıyor.
SabitFikir orta sayfalarının vazgeçilmezi KararsızOkur infografiği de, her zamanki gibi kapak konusunu destekliyor. Murat Can Aşlak’ın hazırladığı ve Onur Atay’ın resimlediği KararsızOkur bu kez tersten bir bakış açısıyla “öteki” toprakları yuvaya taşıyan edebiyatçılarımızı bir araya getiriyor.
Bu aydan itibaren yeni bir köşe de SabitFikir sayfalarından okurlara merhaba diyor: Özel kütüphaneler. Bu sayıdan itibaren her ay, özgün fotoğraflar eşliğinde, bir özel kütüphanenin tanıtımına yer vereceğiz; ve bu kapsamda da ilk “konuğumuz” Bodrum Mimarlık Kitaplığı.
Güncel meseleler ve güvenilir kitap eleştirileri için…
Güncel sayfalarında Zeynep Şen, daha piyasaya çıkmadan büyük bir heyecan dalgası yaratan Dan Brown’ın yeni romanı Başlangıç’ı masaya yatırırken; Müzik sayfalarında ise Hilmi Tezgör 20. yüzyılın başlarındaki New Orleans’a götürüyor bizleri.
Dünyadan sayfalarında Mert Tanaydın Paul Auster’ın bugüne kadar yazdığı en dev yapıt olan 4 3 2 1’ini ele alırken; BirKlasik sayfalarında A. Ömer Türkeş, gerçekçilik akımının öncülerinden Giovanni Verga’yı konuk ediyor. Seval Şahin ise, DündenYarına’da Melih Cevdet Anday’ın edebiyat yazıları arasında geziniyor. BaşkaDünyalar’da Yankı Enki de, H. P. Lovecraft’ı merkeze alıyor.
GrafikRoman sayfalarında ise Levent Cantek, Gipi’yi tanıtıyor: “Daha iyi hikayeler bulabiliriz ama hikayesiyle bu kadar uyumlu, bu denli göz alıcı bir çizgiye az rastlarız. Gipi’yle çizerlerimizin, grafik roman okurlarının tanışması gerekiyor.”
SabitFikir’in bu sayısında ayrıca Ersi Sotiropoulos, Jeffrey Moore, Hakan Bıçakcı, Lois Sepahban, Federico Axat, Valeria Luiselli, Ursula K. Le Guin, İvan S. Turgenyev, George R. R. Martin, Elio M. Garcia Jr., Linda Antonsson, Haruki Murakami ve Miroslav Penkov’un eserlerini güvenilir eleştirmenler Ali Bulunmaz, Gökçe Gündüç, Seda Ateş, Tuğçe Isıyel, Irmak Şahinoğlu, Melisa Kesmez, Kahraman Çayırlı, Yılmaz Şener, Alican Saygı Ortanca, Burcu Bayer ve Müge Karahan yorumluyor.
SabitFikir'in kapak illüstrasyonu Christopher Çolak’a ait. Ancak çizimler bununla sınırlı değil; iç sayfalarda dikkatli gözler, çok sayıda yetenekli ve genç çizerle de karşılaşıyor.
Editörden
Ceyhan Usanmaz
Sevdiğimiz, yakından takip ettiğimiz yazarların dünyanın diğer dillerine de çevrildikleri haberini sosyal medya hesaplarından paylaştığımızda, SabitFikir’in hep en çok ilgi gören haberlerinden oluyor. Peki ya sonra; yani çevrilen kitapların yurt dışındaki yolculukları nasıl sürüyor? İşte Can Semercioğlu’nun bu sayıdaki dosya yazısı, “edebiyatımızın yurt dışı yolculuğu”nda odaklanıyor ve şu soruların peşine düşüyor: “Türk edebiyatının yurt dışında kendisine has bir ‘imge’ yaratabildiği iddia edilebilir mi? Yurt dışındaki kitabevlerinin raflarından Türk yazarlar eksik olmuyor mu? Uluslararası bir “çoksatar” yaratabildik mi? Çevrilen kitapların sayısı ve görünürlüğü nispeten artmasına rağmen, Türk edebiyatı yurt dışında neden bir ‘patlama’ yapmıyor? Yabancı yayınlardaki eleştiri yazılarında yazarlarımız ve onların kitaplarından nasıl bahsediliyor, bahsediliyor mu?”
(Yazının tamamını okumak için tıklayınız.)
Dosya yazısından
Can Semercioğlu
Türk edebiyatının artık
yurt dışında da bir adı var. Hiç kuşkusuz. Bir anlamda okuyarak büyüdüğümüz, edebiyatımızın kültleri haline gelen kitaplar uluslararası okuyucunun da elinde. Her ne kadar çoğunlukla İngilizceye çevrilmiş olsalar da, Almanca ve Fransızcada da yakından tanınan yazarlarımıza rastlamak mümkün; kitapların bir bölümü de Doğu dillerinde kendine okuyucu bulmayı başarıyor. Son dönemde ise, yurt dışında Türk edebiyatına ait kitapların görünürlüğündeki artış özellikle ivme kazanmaya başladı. Sabahattin Ali’nin Kürk Mantolu Madonna’sından Oğuz Atay’ın ellerden düşmeyen Tutunamayanlar’ına kadar İngilizceye çevrilen ya da yakın zaman içinde çevrilecek kitapların haberleri Türkiye’de de heyecanla karşılanıyor, sosyal medya hesaplarından paylaşılıyor – ki hakkında böylesi haberlerin çıktığı kitapların çoğu, yurt içinde de çoksatar olmuş kitaplar.
Peki, bütün bunların ışığında, Türk edebiyatının yurt dışında kendine has bir “imge” yaratabildiği iddia edilebilir mi gerçekten de?
Görseller: Christopher Çolak, Muhammed Ali Üzen, Eren Su Kibele Yarman
Yeni yorum gönder