Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap

Haber

Haber

SabitFikir'in nisan sayısı çıktı: Otosansürü nasıl yazmalı?



Toplam oy: 467

"Deneyimi yazmak ve anlamak için deneyimden uzaklaşmak, mesafe almak mı daha uygun bir yaklaşımdır, yoksa deneyimin tam içinden konuşmak, tam da deneyim anının ruh haline girmek mi? Otosansür bir direniş stratejisine dönüşebilir mi? Otosansür, daha güçlü bir konuşma biçimine dönüştürülebilir mi?"

 

Sabitfikir.com'un matbu versiyonu olan SabitFikir dergisinin Nisan 2014 tarihli 38. sayısının dosya konusunda Süreyyya Evren, yakın zaman önce yayımlanan kimi kitaplardan yola çıkarak ve yine yakın zaman önce yaşananlardan hareketle “Otosansürü nasıl yazmalı?” sorusunun cevabını arıyor. Ayrıca bugün Türkiye’de sansürü nerelerde, hangi alanlarda gördüğümüzü irdeliyor.


“Otosansür bireysel midir, toplumsal mı? Düşleri otosansürler durdurabilir mi? Otosansürlenmiş rüyalar çağında mı yaşıyoruz?”

 

SabitFikir orta sayfalarının vazgeçilmezi halini alan Kararsız Okur infografiği de, her zamanki gibi, kapak konusunu destekliyor. Türkiye’de ve dünyada yasaktan, toplatılmaktan, sansürlenmekten nasibi almış kitapları sıralıyor. Yasaklılardan yasaklılar beğenmek için, okları izleyin! Kararsız Okur'u Oylum Yılmaz hazırladı ve Sedat Girgin resimledi.

 

Ayşe Çavdar da bu sayıda EdebiyatDışı’na, 5 Ne? 1 Kim? isimli kitabında “kötüye gidişten” politikacıları ya da patronları değil, asıl olarak gazetecileri de sorumlu tutan Mustafa Alp Dağıstanlı’yı konuk ediyor...

 

Güncel meseleler ve güvenilir kitap eleştirileri için…

 

Ahmet İltaş

 

SabitFikir’in bu sayısında Hasan Cömert, 5-20 Nisan tarihlerinde iki yüzü aşkın filmin gösterileceği 33. İstanbul Film Festivali’ndeki yazar hikayelerini ele alan filmlere değiniyor. Ferhat Uludere’nin merceğinde de Kurt Seyit ve Şura dizisi var. Fisun Yalçınkaya ise, Game of Thrones’un 6 Nisan’da başlayacak dördüncü sezonu öncesinde hafıza tazelemek için bir fırsat olarak nitelendirdiği çizgi romanları tanıtıyor.

 

Fikri Sabit’in gündeminde de Mo Yan var. Fikri Sabit, Nobel Ödüllü Çinli yazar Mo Yan’ın -yakın zaman önce gerçekleştirdiği Türkiye ziyaretinde- sansürün kimi zaman halkların yararına (da) olabileceğini belirtmesinden yola çıkarak “edebiyat ve vicdan” meselesini öne sürüyor. Elif Tanrıyar, Kelebek Etkisi’nde edebiyat salonları ve hanımefendilerini ele alırken; Mert Tanaydın da Dünyadan sayfalarında kağıtların üretimi ve tüketimi esnasında nelerin olduğunu, nasıl süreçlerden geçildiğini, çevreyle, insan yaşamıyla ve teknolojiyle ilişkilerini anlatan iki kitabı değerlendiriyor. 

 

Kemal Varol, Lydia Millet, Chuck Palahniuk, Yervant Odyan, Ben Lerner, Will Self, Ben Fountain ve Paolo Giardano’nun yeni yayımlanan eserlerini güvenilir eleştirmenler Nazan Maksudyan, Melisa Kesmez, Burcu Arman, A. Ömer Türkeş, küçük İskender, Hayati Roman, Sevin Okyay ve Nilay Kaya yorumluyor. Ceyhan Usanmaz Karşılaştırmalı Eleştiri’de iki “deney kitabı”nı ele alırken, Oylum Yılmaz’ın ŞahaneBirKitap sayfalarına taşıdığı kitap da, Wool Serisi’nin ilk kitabı olan Silo...

 

Ahmet Mümtaz Taylan, Keşfet bölümünde SabitFikir okurlarına kendi el yazısıyla İhsan Oktay Anar’ın Gâliz Kahraman’ını önerirken, Karne sayfalarında bu ay Libris Lipum ile Bila Perva’nın notları bıraz kıt gibi!

 

SabitFikir'in kapak illüstrasyonu, ödüllü tasarımcı Geray Gençer’e ait. Ancak çizimler bununla sınırlı değil; iç sayfalarda dikkatli gözler, çok sayıda yetenekli ve genç çizerle de karşılaşıyor.

 

SabitFikir'i nereden bulacağız?

 

Uğur Altun

 

Yayın yönetmenliğini Elif Bereketli'nin yaptığı SabitFikir’i tüm D&R’lardan satın alabilirsiniz. SabitFikir, Idefix paketleriyle ise ücretsiz. SabitFikir’in içeriğini ve daha fazlasını www.sabitfikir.com adresinde bulmak mümkün.

 

Dosya yazısından

 

L. Al-Zubaidi, M. Cassel ve N. C. Roderick'in Devrimleri Yazmak: Tunus'tan Suriye’ye Arap İsyanından Sesler kitabı (çev. Nesrin Demiryontan, Metis Yayınları) pek çok açıdan ilginç ve ufuk açıcı bir kitap ama özellikle “Devrimi nasıl yazmalı” sorusuna bir yanıt arayışında olmasından alınabilecek ilhamlar var gibi görünüyor. Kitabı tavsiye ettiğim herkese, "İsmine bakma, süper kitap," demek durumunda kalıyorum. İsmi, “Devrimler Nasıl Yazılmalı” ya da “Devrimleri Nasıl Yazmalı” da olabilirmiş diye düşündürüyor. 

 

Kitabın önerdiği yanıt –kabaca– kişisel hikayelerin teorilerle, değerlendirmelerle, tarihsel bilgiler ve anlatılarla birlikte harmanlanmış, iç içe ve hiyerarşisiz bir şekilde verilmesi. “Kişisel olan politiktir”in politikanın yazılmasına da sızmasını içeren bir bakış. Öte yandan kitap bir genç kızın baş ağrısı hakkında da denebilir. Mısırlı genç Esma'nın baş ağrısı ya da çimlere uzanıp bir devrim hakkında blog metni yazan yazarlar hakkında bir araba kişisel hikaye içeriyor. Böylesi bir üslubun en büyük avantajı, okurun kendisini olayların içinde hissetmesini sağlaması; üstelik rastlantı eseri kendini olayların ortasında bulan bir turist anlamında olayların içinde değil, gerçek bir katılımcının ruh hali anlamında olayların içinde.

 

Aktivizm tüm dünyada birbirine yaklaştı. Birbiriyle konuşuyor. Nasıl biz ulus olarak daha fazla birbirimizle konuşuyorsak, çeşitli medyumlar aracılığıyla bugün uluslar da daha fazla birbiriyle konuşuyor. Bu konuşma chat'leşme şeklinde değil elbet ama “poma”laşma şeklinde mesela – “poma” gibi “buluş”ların başka ülkelere transfer olması anlamında. Peki sansürün ve otosansürün günümüzdeki hikayesini nasıl yazmalı? Kişisel hikayelerimizle nasıl kesişiyor sansür ve otosansür? En çok kılcal damara sahip platform olan internete yönelik total sansür denemelerinin anlamı ne ve sonuçları ne olacak?

 

...

 

Mustafa Alp Dağıstanlı ile söyleşi


Ne diyor kitapta adı geçen insanlar? Kızmışlar mı?

 

Kulağıma bir şey gelmedi. Kimse arayıp bir şey demedi. Böyle olacağını tahmin ediyordum aslında. Ses çıkarmazlar çünkü bir tartışma çıkmasını istemezler. Toplum olarak genellikle, her şeyin biz hiçbir bedel ödemeden düzelmesini isteriz. Burada da böyle.


Bu da sansürün bir çeşidi olabilir mi?

 

Bu klasik bir sansür yöntemi. Sessizliğin perdesiyle örtmek istiyor herkes. Sosyal medya olmasaydı, mesela yirmi yıl önce yazsaydım bu kitabı, kimsenin haberi bile olmayacaktı.

 

...

Yorumlar

Yorum Gönder

Yeni yorum gönder

Diğer Haber Yazıları

İstanbul Uluslararası Edebiyat Festivali (İTEF) İtalya Özel programıyla sanatseverlerin karşısına çıkıyor. 23-27 Ağustos 2021 tarihleri arasında ekranlara gelecek olan etkinlikler sayesinde İtalya'ya ve İtalyan edebiyatına uzanan yeni bir yol açılacak.

 

 

Sanat Kritik’in yeni podcast serisi, Seval Şahin’in editörlüğünde dinleyicilerle buluşuyor. “Yaz Sıcağında Bir Esinti” başlıklı serinin ilki 120. doğum yıldönümü vesilesiyle Ahmet Hamdi Tanpınar’a ayrıldı. Dergâh Yayınları’nın desteğiyle hayata geçen projeye farklı alanlardan birçok yazar, şair, sanatçı ve akademisyen katıldı.

Kültür Sanat Şehir dergisi Z, 5. kez okur karşısında. Zeytinburnu Belediyesi tarafından yayımlanan tematik dergi, “kütüphane” konusunu mercek altına alıyor. 508 sayfa boyunca insanlık tarihinin bilinen en eski dönemlerinden günümüze kadar farklı kültürlerde kütüphanenin seyri, kütüphanenin unsurları, kütüphaneciler, kütüphane sahipleri ve kütüphane literatürü inceleniyor. 

Türk edebiyatının usta ismi Sait Faik Abasıyanık'ın hatırasını yaşatmak amacıyla her yıl bir öykücüye verilen "Sait Faik Hikâye Armağanı" bu kez Şermin Yaşar'ın oldu.

 

Sosyal medya paylaşımları, konuşmalar, anketler, veriler gösteriyor ki pandemi günlerinde evde geçen zamanın ciddi bir kısmını kitaba ayırdık. Türkiye ve dünya genelinde İNSAMER'in yaptığı araştırma kitap yayımı ve okuma oranlarındaki artışa odaklanıyor. Kitapyurdu ve Idefix sitelerinden alınan veriler de korona istatistiklerine katkı sunuyor.

 

 

 

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.