Hapisteki yazar, şair, çevirmen, yayıncılar
15 Kasım 2013'te PEN Türkiye Merkezi, Türkiye Yazarlar Sendikası ve Türkiye Yayıncılar Birliği yaptıkları ortak basın açıklamasında Türkiye'de 73 yazar, gazeteci ve çevirmenin hapiste, birçok yazar, gazeteci, çevirmen ve yayıncının hapsedilme tehlikesi altında olduğunu belirtti, düşünce ve ifade özgürlüğünü kısıtlayan yasaların değiştirilmesini talep etti. Yasal reform paketiyle son aylardaki tahliyeler sonucunda hapisteki yazar, çevirmen ve yayıncıların sayısı hızla düştü. Mayıs ayı itibarıyla hapiste PEN Türkiye Merkezi üyesi yazar kalmadı ancak tahliye edilen yazarların çoğunun davaları sürüyor ve haklarındaki mahkumiyet kararları geçerliliğini koruyor.
Karikatürlere açılan davalar
Aydın, Didim'de 1 Eylül Dünya Barış Günü kapsamında 31 Ağustos'ta reklam panolarına asılan ve Gezi Parkı direnişini konu alan karikatürler, asıldıkları günün gecesinde toplatıldı ve "Başbakana hakaret edildiği" iddiasıyla davalık oldu. Carlos Latuff (Brezilya), Erdoğan Karayel (Almanya), Marco De Angelis (İtalya), Murat Ahmeti (Kosova) ile Türkiye'den Köksal Çiftçi, Kürşat Zaman, Mehmet Gölebatmaz, Menekşe Çam, Muammer Olcay, Sait Munzur'un karikatürleri, AKP Didim İlçe Teşkilatı'nın şikayeti üzerine asıldıkları asıldıkları günün gece yarısı savcılığın talimatıyla polis tarafından toplatıldı. Serginin organizatörü olan karikatürist Mehmet Gölebatmaz, Didim Gezi Platformu'nun üç üyesi ve reklam panolarını kiralayan şirket yetkilisi hakkında başlatılan soruşturma sonucunda Gölebatmaz hakkında TCK'nin 125/1'nci "devlet büyüklerine hakaret" maddesine dayanılarak, bir yıldan az olmamak üzere hapis cezası istemiyle dava açıldı. Didim Sulh Ceza Mahkemesinde 22 Kasım'da başlayan dava üç duruşmanın ardından bilirkişi incelemesi yapılmak üzere 30 Mayıs'a ertelendi.
Yayınlara sansür, yasaklama, toplatma ve soruşturmalar
Üniversite öğrencileri tarafından İstanbul'da yayınlanan Devrimci Yol'da Devrimci Gençlik adlı derginin 2013'ün haziranında çıkan ilk sayısı için Adana 1 No'lu Hâkimliği "yasadışı örgüt propagandası yapıldığı" gerekçesiyle toplatma kararı verdi.
2013'ün temmuz ayında Şırnak, Beytüşşebap'ta düzenlenen Berxbir Festivali'ne giden Azadiya Welat gazetesi çalışanlarından Sabri Adanır ve Harun Olaş yolda gözaltına alındı. İki saat gözaltında tutulan gazetecilerin yanında bulunan 1000 adet Demokratik Ulus gazetesine yasadışı olduğu gerekçesiyle el konuldu.
Azadiya Welat dağıtımcısı Ömer Baran Şırnak, 2013'ün kasım ayında Cizre'de dağıtım yaptığı sırada "örgüt propagandası yaptığı" iddiasıyla gözaltına alındı. Baran'ın yanında bulunan 100 Azadiya Welat, 40 Özgür Gündem ile 70 Demokratik Ulus gazetesine el konuldu.
Hapishanelerde yayın yasakları
Bafra T Tipi Cezaevi'nde bulunan Enver Özkartal'ın Demokratik Siyaset ve Özgür Toplum adını verdiği kitabının taslak metninin 13 sayfası Bafra T Tipi Cezaevi'nin Eğitim Kurulu Başkanlığı tarafından 9 Temmuz 2013 tarihinde yasaklandı. Yasaklamaya dair cezaevi tutanağında, "PKK'nin şehir yapılanması olan KCK'nin ayrıntılı tarifinin yapıldığı, KCK'nin şehir yapılanması için önerilerin sunulduğu, KCK'nin şehir kadrolarının nasıl olması gerektiğinin belirtildiği, PKK adına geçmişte ve günümüzde faaliyet gösterenlerin adları zikredilerek övüldüğü" gerekçe gösterildi. Tutanakta, kitapta geçen, "Resmi modernitenin temel devlet formu ile başlayıp devlet olmayan siyasi yönetim biçimi olarak tanımlamak mümkündür" ifadesi örnek verildi. Özkartal'ın temmuz ve ağustosta İnfaz Hakimliği ve mahkemeye yaptığı itirazlar, kararın "Adalet Bakanlığı Ceza İnfaz Kurumları Kütüphane ve Kitaplık Yönergesinin ‘kuruma kabul edilmeyecek yayınlar' başlıklı maddesine uygun olduğu", belgede KCK'nin nasıl yapılanması gerektiği konusunda açıklamalar bulunduğu, kitabın yayınlanmaması gerektiği gerekçeleriyle reddedildi. Özkartal yasağa tepki göstererek, kitabının demokratik çözüm sürecine katkı sunmayı öngören bir çalışma olduğunu, davayı AYM'ye taşıyacağını söyledi.
2013'ün ekim ayında, Muş Cezaevi yönetimince mahkûmlara "7 kitap sınırlaması" uygulandığı, "fazla" kitapların toplatıldığı ve yazı yazma haklarının kısıtlandığı öğrenildi. BDP Muş Milletvekili Demir Çelik konuyla ilgili Adalet Bakanı Sadullah Ergin'e soru önergesi verdi.
Halk Cephesi'ne yönelik operasyonda dergi dağıtma, bilet satma, gösteriye katılma gibi gerekçelerle 2012'de tutuklanan Gülçin Bulut ve Yurdagül Gümüş adlı tutuklulara arkadaşlarının getirdiği Birleşelim, Savaşalım, Kazanalım ve Büyük Direniş 122 Şehit adlı kitaplar 2013'ün ocak ayında cezaevi kurulunca onaylanarak teslim edildi. 10 ay sonra Antalya'dan Alanya'ya nakledilen tutukluların kitapları bu kez "yasak" oldukları gerekçesiyle alıkonuldu. Haklarında tutulan tutanaklar Terörle Mücadele ve Cumhuriyet Savcılıklarına gönderildi, haklarında "yasak yayın bulundurdukları" ve iki kişilik odada kaldıkları halde "örgüt propagandası yaptıkları" iddialarıyla Antalya Savcılığı tarafından soruşturma açıldı. 8 Ekim 2013'te tahliye edilmelerinin ardından ifadeleri alındı.Terörle Mücadele Savcısı takipsizlik kararı verirken, Cumhuriyet Savcısı 20 Ocak 2014 tarihli kararında Kabahatler Kanunu'ndan 185'er TL para cezası kesti.
Sincan İnfaz Hâkimliği, mahkûmlara gönderilen bir kitabın bazı bölümlerini sakıncalı bulunca parçalanıp ayıklandıktan sonra teslim edilmesine karar verdi. Sincan 1 No'lu F Tipi Cezaevi'nde kalan 14 mahkûma yakınlarının gönderdiği Bütün Acıların Hesabını Sormak İçin Sınıf Kini isimli kitap cezaevi Eğitim Kurulunca incelendi. Kitap hakkında toplatma ve yasaklama kararı olmadığı ancak bazı sayfalarında Yürüyüş Dergisi'nden ve diğer "yasaklı" yayınlardan alıntı olduğu belirlenerek kitaba el kondu. Mahkûmların itirazı üzerine Sincan İnfaz Hâkimliği 2013'ün ekim ayında kitabın parçalanarak yasak bölümün ayıklandıktan sonra mahkûmlara verilmesine karar verdi.
MLKP davasından 30 yıl hapse mahkum edilen, cezasının 1,5 yılını tek kişilik hücrede tecrit halinde geçirmesine karar verilen, Kandıra 2 No'lu F Tipi Cezaevi'nde 2004'ten beri tutuklu bulunan Sami Özbil'e, hücre hapsinin başladığı 2013 ekiminden itibaren kitap ve kağıt sayılı veriliyor, defter kullanımı ve gazete, dergi okuması ise yasak. Soluk Soluğa, Kan Kurumaz ve Şafakta Yankılanan adlı romanları, Harman ve Yeraltı Suları adlı şiir kitapları bulunan, Korsakoff ve Crohn hastalıkları olan Özbil kararın değişmemesi durumunda hücre hapsi süresince kitap yazamayacak.
İzmir Şakran T Tipi Kapalı Cezaevi'nde kalan Abdullah Yılmaz'ın kaleme aldığı, cezaevi yönetiminin onayıyla baskıya gönderilip Doz Yayıncılık tarafından yayınlanan anı kitabı Wêneyek Veşartî'nin (Gizli Fotoğraf) ailesi tarafından cezaevine gönderilen örneğine yönetimce el konarak kitabın Yılmaz'a teslim edilmediği 2014'ün ocak ayında öğrenildi. 17 yıldır hükümlü olarak cezaevinde bulunan Yılmaz'ın daha önce Rêça li ser berfê (Kar Üzerindeki İz) isimli hikaye kitabı, Jan û Jîn (Acı ve Yaşam), Derba Xencerê (Hançerin Darbı) ve Pirtûka Jiyanê (Yaşam Kitabı) isimli romanları yayınlanmıştı.
Eğitim-öğretim kurumlarında kitap sansürleri ve soruşturmalar
Okullarda ve üniversitelerde geçtiğimiz dönem de dikkat çeken kitap sansürleri ve eğitimcilerin öğrencilerine önerdikleri, derslerinde faydalandıkları kitaplardan dolayı soruşturulmasıyla ilgili vahim örneklere yenileri eklendi. Yardımcı ders kitabı kullanmak öğrencinin kitapla ilişkisini güçlendirmek ve dersin içeriğini zenginleştirmek gibi katkıları hiçe sayılarak, "veliye zorla mali yük getirmek" olarak yorumlandı, öğretmenler bu nedenle suçlandı, okullara gönderilen genelgelerle yardımcı kitaplar fiilen yasaklandı. Dünya bilim tarihinin kaçınılmaz ana başlıklarından biri olan "evrim" konusu ülkemizde halen en hararetle sansürlenen, tartışılmaktan kaçınılan konulardan biri ve bu haliyle evrimi okullarda işlemek de büyük cesaret gerektiriyor. Bu cesareti gösteren öğretmenler soruşturmalarla yıldırılmaya devam ediliyor. Milli tarihin sınırlarını zorlayan "Ermeni meselesi" gibi konuları araştırmanın da halen bedel ödettirilebilecek bir seçim olduğu bu konudaki fişleme uygulamalarından anlaşılıyor.
Yardımcı ders kitaplarının okutulmasına engel
Milli Eğitim Bakanlığı, velilere ek maddi külfet getirdiği gerekçesiyle okullara, Bakanlığın ücretsiz dağıttığı ders kitapları dışındaki tüm yardımcı kitapların kullanımını yasakladı. MEB Müsteşar Yardımcısı Yusuf Büyük imzasıyla yayımlanan 21.10.2013 tarih ve 2994840 sayılı genelgede öğretmenlere, "Dağıtılan kitaplar dışında kitap aldırmayın" talimatı verildi. Ders kitap ve gereçleriyle ilgili mevzuatın yeniden düzenlendiği, geliştirilen veya güncellenen öğretim programları temelinde hazırlanan ders kitabı, öğrenci çalışma kitabı ve öğretmen kılavuz kitaplarının eğitimde niteliği artırmaya hizmet edecek şekilde hazırlandığı belirtilen genelgede, "Ortaöğretim Genel Müdürlüğünün 17/09/2012 tarihli ve 23124 sayılı yazılar ve konuyla ilgili Bakanlığımızca daha önceden yapılan duyumlara rağmen okullarımızda yardımcı materyallerin sınıf içerisinde kullanıldığı, materyallerden ödev verildiği ve dolayısıyla velilerin de eğitim materyallerini almaya mecbur kaldıkları Bakanlığımıza ulaşan duyumlardan anlaşılmaktadır," denilerek, bu kitapların velilere aldırılmaması, yönetici ve öğretmenlerimizin valilikçe bilgilendirilmeleri istendi. Sektör temsilcileri ve öğretmenler ise bu tür genelgelerle öğretmenler üzerinde baskı oluştuğu ve öğrencilerin zengin kaynaklardan öğrenme olanağının ortadan kalktığı görüşünde.
Şırnak'ta okullarda Zambak ve Zirve Yayınları'na ait yardımcı kitapları okutan ve öneren öğretmenlerin isim listesi istendi. Silopi İlçe Milli Eğitim Müdürlüğünün okul müdürlerine gönderdiği 30 Nisan 2014 tarihli mesajda söz konusu yayınları aldıran ve kullanan personelin hızla araştırılıp müdürlüğe bildirilmesi istendi. İlçe Milli Eğitim Müdürü Mehmet Şirin Arslan, talebin İl Teftiş Kurulu Başkanı aracılığıyla bakanlıktan geldiğini, kendilerinin sadece bilgi notunu ilettiklerini, uygulamanın sadece Silopi'de değil Şırnak genelinde yapıldığını söyledi. Uygulama sektör temsilcilerince öğretmenleri baskılayan, öğrencilere ve çocuk edebiyatına zarar verecek bir fişleme olarak değerlendirildi.
Kitap okuyan öğretim üyelerine soruşturma
20 Haziran 2013'te Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi'nde öğretim üyelerinin özlük haklarının verilmemesi, baskıcı veya yanlı bulunan tutumlara tepki olarak öğretim üyeleri Prof. Talat Koç, Doç. Ekrem Tufan, Doç. Murat Gümüş, Doç. Ahmet Kamil Tunçel ve Öğretim Görevlisi Ömer Faruk Kırnıç öğrencileriyle birlikte rektörlük binası önünde "Duran Adam" eylemi yaparak kitap okumuştu. Eylemde isimleri alınan öğretim üyeleri hakkında kasım ayında üniversite yönetimince soruşturma açıldı. Rektörlüğün eyleme gerekçe gösterilen uygulamaları sonucunda çeşitli öğretim üyelerine meslekten çıkarma, kademe ilerlemesinin durdurulması, maaş kesimi gibi cezalar verildiği öğrenildi.
Okulda evrimden bahsetmek yasak
Bartın İl Milli Eğitim Müdürlüğü, Bartın Sabri Çavuşoğlu Fen Lisesi coğrafya öğretmeni ve yazar Mustafa Şahin hakkında, derste öğrencilerine Türkiye İş Bankası Yayınları'ndan çıkan Dünyanın En Güzel Tarihi, Hayvanların En Güzel Tarihi, Bitkilerin En Güzel Tarihi adlı kitapları tavsiye ettiği için soruşturma başlattı. Alo 147 ihbar hattına başvurup "önerdiği kitaplardan dini duygularının rencide olduğunu" iddia eden isimsiz bir telefon sonrası okula gelen Bartın Milli Eğitim Denetmeni ve Milli Eğitim Müdür Yardımcısı, 9 ve 10. sınıflardan toplayıp sorguladıkları dörder öğrenciye, "Öğretmen size siyasi düşüncelerini empoze ediyor, değil mi?", "Evrim kuramını anlatıyor mu?" gibi yönlendirici sorular sordu. Sorulara itiraz edip cevaplamak istemeyen bazı öğrencilere baskı yapıldığı belirtildi. Müfettişler öğretmene de, "Kendi fikrini empoze etmek için alanı ile ilgili olmayan müfredat dışı öğrencilere kitap aldırdınız mı?", "Öğrencilere din dışı bilgiler aktardınız mı?", "Evrimi anlatan Türkiye İş Bankası Yayınları'ndan bir kitabı aldırdınız mı?" gibi sorular yöneltti.
Adana, Seyhan'daki 19 Mayıs Lisesi din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmeni Zeki Coşkunsu hakkında da, "Kur'an'daki ayetleri referans alarak evrimi açıklayan" Biyolojik Adem'in Emerjansı adlı bir kitap yazdığı için "dini değerleri aşağıladığı" iddiasıyla İl Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından soruşturma başlatıldı. Okula gelen Milli Eğitim müfettişleri, kitabında Coşkunsu ile ilgili olarak öğrencilerine, "Size kitap sattı mı? Dini değerleri aşağıladı mı?" gibi sorular yöneltti. Coşkunsu kitabında Kur'an'ın doğal bilimler, matematik, mantık gibi bilimleri onayladığını belirterek, "çamurdan heykel gibi yaratılan insanı", "paraşütle dünyaya gönderilen insanı" değil, "milyonlarca yılda tek hücreden başlayarak günümüz insanına kadar devam eden evrim süreci"ni savunuyor.
HDP İstanbul Milletvekili Levent Tüzel 24 Nisan 2014'te mecliste bir soru önergesi vererek Coşkunsu ve Şahin ile 2013'ün ocak ayında İzmir, Buca'da müfredatta yer alan "Mutasyon ve Evrim Teorisi" dersini anlatan fen bilgisi öğretmeni hakkındaki soruşturmalara değinerek, "dini değerleri aşağılama fiillerinin neler olduğu ve bu fiillerin karşılığı disiplin cezalarının hangi mevzuatta tanımlandığı"nı sordu. Tüzel benzeri konular gerekçe gösterilerek öğretmenlerin soruşturmalar ve disiplin cezalarıyla baskı altına alınmasının Milli Eğitim Bakanlığının Darwin teorisine, bilime, bilimsel düşünceye savaş açtığının göstergesi olduğu belirtti.
Ermeni meselesini inceleyen öğrencilerin fişlenmesi
Türk Tarih Kurumu'nun (TTK), Yüksek Öğretim Kurumu (YÖK) aracılığıyla üniversitelere yazı göndererek, Ermeni meselesi üzerine çalışan yüksek lisans ve doktora öğrencilerinin isimleri, çalışma başlıkları ve iletişim bilgilerini istediği 2013'ün aralık ayında öğrenildi. TTK Başkanı Mehmet Metin Hülagü haberleri yalanlayarak, sosyal bilimler alanında çalışan öğrencilerin bilgilerini TTK'nin Araştırma Bilgi Sistemi'nde yayımlamak üzere istediklerini, aynı konuların çalışılması nedeniyle yaşanan vakit kaybını önlemeyi amaçladıklarını söyledi. Ancak sitedeki sistemin akademisyenlerin kendi bilgilerini kendileri güncellemeleri amacıyla hazırlandığı gözlendi. Yazının YÖK aracılığıyla gönderilmiş olması da tepki çekti.
Kitapların suç delili sayılması
Gezi Park eylemlerine destek verdikleri için "terör örgütü üyeliği" suçlamasıyla 2013'ün haziran ayında tutuklananların evlerinde yapılan aramada çok sayıda kitap ve dergiye "örgütsel doküman" denilerek el kondu. PTT'de memur olarak çalışan Can Deliduman'ın evinden alınan "suç delili" 44 kitap arasında, Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi'nde ders kitabı olarak okutulan, Doç. Dr. Funda Başaran Özdemir'in yazdığı İletişim ve Emperyalizm: Türkiye'de Telekomünikasyonun Ekonomi-Politiği de bulunuyor. Kitap, Osmanlı'dan günümüze telgrafın tarihsel gelişimini anlatıyor. Özdemir, akademik bir çalışma olan kitabın suç delili sayılmasına çok şaşırdığını belirterek, "Emniyet görevlilerinin kitabın başlığındaki ‘emperyalizm' kelimesine takıldıklarını düşünüyorum," dedi.
ODTÜ'de 18 Aralık 2012'de Göktürk 2 Uydusu'nun Çin'den uzaya fırlatılması amacıyla düzenlenen törene katılan Başbakan Tayyip Erdoğan'ı protesto eden 11 öğrenci hakkında "silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte terör örgütü adına suç işlemek" iddiasıyla 2013'ün ekim ayında dava açıldı. İddianamede öğrencilerin evlerinde bulunan Deniz Gezmiş, Mahir Çayan ve İbrahim Kaypakkaya resim ve broşürleri ile sol yayınlar örgüt üyeliğine kanıt olarak gösterildi. Mahir Çayan Teorik Yazılar ve Tekel Direnişi Dersleri 2010 isimli kitapların delil listesinde yer aldığı iddianamede, bu yayınlardan "terör örgütlerinin fikir ve görüşleri doğrultusunda yayın yaptığı değerlendirilen yayınlar (dergi, kitap, gazete vs.), örgütsel faaliyetler ile ilgili dokümanlar, notlar" şeklinde bahsedildi.
İstanbul Mezopotamya Kültür Merkezi'nde çalışan Mülkiye Demir Kılınç'a bir terör örgütü üyesine kitap sattığı iddiasıyla "terör örgütüne yardım" maddesinden dava açılmıştı. 2011'in kasım ayında, telefonla gelen bir sipariş üzerine hazırladığı kitap listesini gelen müşteriye satan Kılınç'a, kitapların "örgüte moral kaynağı" olduğu gerekçesiyle 2,5 yıl hapis cezası çıktı ve karar Yargıtayca onandı. Kılınç'ın satışını yaptığı kitaplar arasında Nâzım Hikmet, Elif Şafak, Şükrü Erbaş, Ahmet Telli, Kazım Karabekir, Yunus Emre, İvan Turgenyev, Michel Foucault, Noam Chomsky'nin eserleri yer alıyor. Dava sürecinde hamile kalan Kılınç ve eşinin, prematüre doğan bebekleri büyüyene kadar cezanın ertelenmesi yönündeki talebiyle ceza önce doğuma kadar, sonra birkaç ay süreyle ertelendi. Yasanın elverdiği uzun süreli bir erteleme kararı verilmediği için Kılınç henüz 5 aylık olan ve özel bakım gerektiren bebekleriyle mayıs ayında hapse girecek. Uzun süreli erteleme için imza kampanyası başlatan ve meclise giderek durumlarını anlatan çiftin mahkemeye yaptıkları başvurular sonucunda bebekler sebebiyle erteleme çıkmadı. Kılınç yüzde 43 bedensel engelini gerekçe göstererek İnfaz Kanunu'nun sağlık nedenlerini düzenleyen 16. maddesi kapsamında infazın bir sene ertelenmesini talep etti. Savcılık Kılınç'a ait sağlık kurulu raporunun Adli Tıp tarafından değerlendirilmesini istedi. İnfaz ya da erteleme kararı Adli Tıp'ın değerlendirmesinin ardından verilecek, karar olumsuz olursa Kılınç haziran ayında bebekleriyle cezaevine girecek.
* Raporun birinci bölümü için tıklayınız.
* Raporun üçüncü bölümü için tıklayınız.
Yeni yorum gönder