Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap

Dosya


Dosya

Özel Kütüphaneler 1 // Bodrum Mimarlık Kitaplığı




Toplam oy: 375

Belirli aralıklarla açıklanan her istatistikle birlikte Türkiye’deki okuma oranı düşüklüğünden, kitap okumaya ayırdığımız vaktin azlığından, kütüphane sayısının yetersizliğinden ve kütüphane kullanımının bir türlü yaygınlaşamadığından şikayet ediyoruz. “Haklı” bir şikayet bu elbette ve biraz da moral bozucu. Ama bir taraftan da, hiç moralini bozmayan ve hatta tüm bu “olumsuzlukların” üzerine üzerine giden girişimler –ne mutlu ki– halen var; mesela özel kütüphaneler. Peki onları ne kadar tanıyoruz? SabitFikir’in bu sayısından itibaren her ay, özgün fotoğraflar eşliğinde, bir özel kütüphanenin tanıtımına yer vereceğiz bu sayfalarda; ve bu kapsamda ilk “konuğumuz” Bodrum Mimarlık Kitaplığı.

 

 

Bodrum denince aklımıza ilk olarak neler geliyor? Geride bıraktığımız yaz aylarında Bodrum’u bir kez daha ziyaret ettiğimizde neler yaptık? Bir sonraki Bodrum seyahatinde, mutlaka uğramanızı önereceğimiz “özel” bir adres var: Türkkuyusu Cad. No: 60 Bodrum / Muğla.

 

19 Temmuz 2015’te açılan Bodrum Mimarlık Kitaplığı mimarlık, tarih, sanat, şehircilik, arkeoloji, mühendislik ve kültürel araştırmalarla; yakın ve uzak coğrafyalarla ilgili çalışmalar yapan herkesin yararlanabileceği önemli bir kitaplık. Üstelik yalnızca Bodrumlulara ya da üyelere değil, herkese açık; diğer bir deyişle, Bodrum’u ziyaret edip canı kitap okumak isteyen herkesin yararlanabileceği bir merkez durumunda. Yıl boyunca hafta içi her gün saat 14:00-18:00 arası açık. Ayrıca, araştırmacıların özellikle iletişime geçmesi durumunda randevuyla da çalışma olanakları yaratılabiliyor.

Ödünç kitap almak mümkün değil belki bilgisayar desteği ve fotokopi hizmeti alınabiliyor. Üstelik yalnızca kitaplar değil; mimarlık çizimleri, konferans ve belgesel videoları ile hatırı sayılır bir fotoğraf koleksiyonuna da sahip Bodrum Mimarlık Kitaplığı.


Üstelik bütün bunlar, kitaplığın günlük ve diğer giderleri mimar, mimarlık eleştirmeni, teorisyen ve öğretim görevlisi Suha Özkan’ın emeklilik geliriyle karşılanıyor.


Bir mimarlık kitaplığından söz ettiğimiz için elbette kitaplık binası da dikkatimizi çekiyor. Hikayesini Suha Özkan’a sorduk:

 

“2012 yılında Bodrum’a yerleşip, kitaplara, eski bir taş mandalina ambarı gibi yapı sanatı açısından değerli olmayan –ama anlamlı– bir yapı ortamı ararken, kent merkezinde bulduğum bu ev yepyeni bir hedef ortaya çıkardı. Yapı 20. yüzyıl dönümünde, Belediye Başkanı olarak görev yapmış Sarıağaoğlu Ali Efendi konağı olarak bilinmekteydi. Uzun yıllar terk edilmiş ve bakımsız durumda olsa da Bodrum’da ancak varlıklı kesimim yaptırabildiği kiremit çatı nedeni ile çok tahrip olmamıştı. Dış duvarlara dokunmadık. İç duvarların özellikle çepeçevre olanların sıvalarını sıyırıp özgün taş örgüyü ortaya çıkardık. Yapıda 7 bölüm var. Girişte yer alan iki büyükçe odanın biri 30-40 kişilik Toplantı Salonu. Öteki odada yönetim masası var. Mimar monografileri, mimarlık antolojileri, mimarlık kuramı, tekil yapılar, öğrenci tezleri ve projeleri bu odada bulunmakta. İnildiğinde yeni eklememiz var. Burada tuvaletler ve çay salonu yer almakta. Tepeden ışık alan hoş ve dingin bir ortam gerçekleştirdik.

 

 

Üst katta 4 oda bulunuyor. Bunlardan biri, sevgili dostum Doğan Hasol'la onurlandırılmıştır. Hasol bütün meslek yaşamım boyunca, onlarca yıl bana bütün eserlerini ve ürünlerini yollayagelmişti. Yayımladığı Türkiye'nin en uzun soluklu dergisi YAPI adına Süreli Yayınlar Odası'nı Doğan Hasol'a, teşekkürlerimizle, adadık. Öteki 3 odadan biri medya ve yeni mimarlık sunuşlarının ve değerli belgelerin bulunduğu yer. Karşısındaki oda mimarlık tarihi, kent monografileri, yöre mimarlığı ve sanat kitaplarını barındırmaktadır.”

 

 

Kitaplığı ziyaret ettiğinizde Suha Özkan’la sohbet etme imkanı da bulabilirsiniz. Ayrıca, kitaplığın etkinlik organizasyonlarını gönüllü olarak üstlenen Güven Erten de sizlere yardımcı olacaktır. Kendisi de doktora çalışmasındaki araştırmalarının bir bölümünü kitaplıkta yaptığı için, yönlendirme konusunda en doğru kılavuz olacaktır.

 

 

 

 

 


 

 

 

Fotoğraflar: Pelin Ulca

Yorumlar

Yorum Gönder

Yeni yorum gönder

Diğer Dosya Yazıları

Günlük yaşantıdaki kurallar çoğu zaman, yazılan eserler için de geçerlidir. Zorla gerçekleşen, kendine biçilen rolden fazlası istenen veya aşırıya kaçan her şey güzelliğini yitirir. Şair Eyyüp Akyüz, son kitabı Eskiden Buralar’da, adeta bu bilginin ışığında şiirlerini uzun tutmadan bitiriyor ve akılda kalan mısraları bize yadigâr kalıyor.

 

-Kimsin?

-Anneannemin torunuyum.

 

Divan Edebiyatı, sahibi meçhul bir kavram. Her halükârda 20. yüzyılın başında ortaya çıktığı konusunda bir tartışma yok. İskoçyalı oryantalist Elias John Wilkinson Gibb’in 1900 yılında yayınlanan Osmanlı Şiiri Tarihi kitabında bu kavrama hiç yer verilmez. Hepsi batılılaşma döneminde düşünülen isim alternatiflerinden biridir “Divan Edebiyatı”.

Arap coğrafyasında üretilen roman, öykü ve şiirler son yıllarda edebiyat gündeminde karşılık buluyor. Avrupa başta olmak üzere Batı’da düzenlenen büyük ve uluslararası kitap fuarlarındaki temsiliyetin güçlenmesi, en yeni eserlerin prestijli birçok ödüle değer görülmesinin bu ilgideki payı büyük elbette. Batı’nın doğuyu gördüğü “egzotik göz”le romantize edilemeyecek bir yükseliş bu.

Yirminci yüzyıl başlarında İngiltere genelinde Müslümanlara yönelik hasmane tavırlar öne çıkarken, İslam’ı seçenlerin sayısında da gözle görülür bir artış söz konusudur. İslam’la müşerref olan bu şahsiyetler, yeri geldiğinde İslam dünyasının savunucuları olarak da önemli faaliyetlerde bulunmuşlardır.

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.